Dostunu artır düşmanını azalt

Mesela CHP'de Büyükerşen'i istemeyen, "Ahmet Ataç Büyükşehir'e geçsin de, benim Tepebaşı başkanlık yolum açılsın" diyen birileri çıkar. Veya "Kazım Kurt gitsin de ben aday olayım" diyen birileri olur.

9 Mart 2019 09:42
A
a
Sütiş Eskişehir
"Dostun bin ise azdır, düşmanın bir ise çoktur" demiş atalarımız. Sanırım bu ata sözünü politikacıların kulağına küpe etmesi gerekiyor. Bütün belediye başkan adaylarının, kendi partilerinin içinde rakibi olur. Bunu doğal karşılamak gerekir. Mesela CHP'de Büyükerşen'i istemeyen, "Ahmet Ataç Büyükşehir'e geçsin de, benim Tepebaşı başkanlık yolum açılsın" diyen birileri çıkar. Veya "Kazım Kurt gitsin de ben aday olayım" diyen birileri olur.
Aynı şey AK Parti için de geçerli. Şimdiye kadar AK Partililer kendi içlerinde kavga etseler de, dışarıdan 'Birlik ve beraberlik' görüntüsü vermeyi iyi kötü becerdiler.
Tamam kabul ediyorum biraz attım, pek beceremediler... Fakat yine de birbirleriyle kanlı bıçaklı olmadılar. Bana kalırsa bunu Yılmaz Büyükerşen'e borçlular. Büyükerşen iktidarda olduğu için, içlerinden sivrilen bir isim çıkmadı. Böylece bütün AK Partililer 'Eşitler içinde birinci' olmayı en büyük başarı olarak kabul etti. Hatta bir dönem Bakan olan Sayın Nabi Avcı bile 'AK Parti'nin ağbisi' olmayı başaramadı. Belki de böyle bir hedefi hiç yoktu; bilemeyeceğim. Fakat iyi ki de 'Eskişehir'in ağbisi' olmaya kalkmadı. Çünkü buna teşebbüs bile etse, parti içindeki düşmanları dağlar gibi artardı...
Ancak şimdi AK Partililer bir tehlikeyle karşı karşıyalar. O da seçimleri kazanmak... Eğer içlerinden birisi Büyükşehir, Odunpazarı veya Tepebaşı Belediye başkanı olursa, bütün partiye hükmedebilir. Bu yüzden AK Parti içerisindeki ayak oyunlarının, her zamankinden daha çok olduğunu gözlemliyorum. Siz eğer, "Benim adayım kesin kazanır. Diğer iki aday kaybeder" derseniz, kendi adayınıza en büyük kötülüğü yapmış olursunuz. Zira parti içindeki düşmanlarınızın sayısını çoğaltır, dostlarınızın sayısını da azaltırsınız. Ondan sonra da işte böyle kıvranıp durursunuz.
AK Partililer "Ben Eskişehir'i yöneteceğim. Belediye başkanı olduktan sonra para musluklarını ele geçireceğim. İnsanların sadakatini paramla muhafaza edeceğim. Bundan sonra AK Parti'de ben ne dersem o olacak. Herkes haddini bilsin. Herkes ayağını denk alsın!.." dememeliler. Hakiki niyetleri bu olsa bile, "Ben eşitler arasında birinci olacağım" demeliler. Çünkü düşmanlarının sayısını artırmalarının kendilerine hiç faydası olmaz.

Sazak Eskişehir'in nabzını tuttu

Eskişehir'in Nabzı programında MHP Milletvekili Metin Nurullah Sazak'ı ağırladık. Benim yanım sıra meslektaşlarım Arif Anbar ve Hüseyin Güven'in de sorularını yanıtlayan Sazak'la Türkiye ve Eskişehir gündemine ilişkin pek çok konuyu ele alma fırsatı yakaladık. Milletvekili Sazak, şu sıralar bütün politikacılarda olduğu gibi yoğun bir dönem geçiriyor.
Aynı zamanda Bilecik bölgesinin sorumluluğunu da üstlenen Sazak 10 Mart'ta Söğüt'e giderek seçim çalışmalarına katılacak Genel Başkanları Devlet Bahçeli'nin, aynı gün Eskişehir'e gelerek bir takım temaslarda da bulunacağını ifade etti. Sayın Sazak'ın çalışmalarını – elbette – yakından takip ediyoruz. Fakat kendisiyle ilk kez yüzyüze konuşma fırsatı yakaladık. Son derece sakin, 'Sinirleri alınmış' bir yapısı olduğunu ilk bakışta anlıyorsunuz.
Sazak son olarak AK Partili ve MHP'li politikacıları bir araya getirerek güzel bir birliktelik yemeği organize etmekle dikkatleri çekmişti. Söz konusu yemeğin başarıya ulaştığının altını çizen Sazak, Eskişehir'de MHP'li ve AK Partili politikacılar arasında bir mücadele olmadığını, Cumhur ittifakı üyelerinin Eskişehir'de gayet uyumlu bir şekilde çalıştıklarını belirtti. Tabii ittifakın politikacılar düzeyinde – pek de bir – sorunu olmadığını kabul ediyorum.
Yalnız meslektaşım Arif Anbar'ın 'MHP seçmeninin AK Parti'yi desteklemeye sıcak bakmadığı'na ilişkin tesbitine de katılıyorum. Metin Nurullah Sazak bu konuda münferit çıkışlar olabileceğini, fakat parti olarak Cumhur ittifakına önem verdiklerini belirtti. Elbette MHP'nin nasıl olup da bir dönem hem FETÖ ile içli – dışlı olan hem de terör örgütüyle açılım yapan bir partiyi desteklediği de önemli bir konuydu. Metin Nurullah Sazak geçmişte yapılan hataları unutmadıklarını ancak 15 Temmuz'u bir milat olarak gördüklerini belirtti. Parti olarak sürekli FETÖ ve PKK terör örgütlerine karşı hükumeti uyardıklarını, ancak 15 Temmuz'dan sonra tehlikenin farkına varan AK Parti'yi desteklemenin, milli bir sorumluluk olduğunu ifade etti. Sayın Sazak'ın program boyunca en takdir edilen tutumu, rakip parti yönetimlerini istisna tutarak bütün seçmenleri kucaklamasıydı. Sanırım bu konuda AK Parti'nin üst düzey isimlerinin kendisini örnek alması gerekir.
Elbette yerel sorunlar da ele alındı... Sazak merkezi hükumetle uyumlu belediyeler olmasının önemine değindi. Ancak Alpu Yolu gibi, Kuzey – Güney Çevre Yolu gibi hizmetlerin neden gerçekleştirilemediğine ilişkin yetkililerden hesap sormaya henüz sıra gelmediğini de ifade etti. Sayın Sazak'ın önemle üzerinde durduğu bir mesele de Alpu Termik Santraliydi. MHP olarak ulusal enerji kaynaklarını desteklediklerini belirtti. Fakat bunun tarım arazilerinin tahrip edilmesi pahasına yapılamayacağını belirterek, Alpu Termik Santralinin yapılmasına kesinlikle karşı olduğunu söyledi. Sazak ayrıca Şeker Fabrikası'nın özelleştirilmesinin de son derece hatalı bir karar olacağını vurguladı. Sayın Hüseyin Güven ve Arif Anbarla birlikte yaptığımız Eskişehir'in Nabzı programından keyif aldık. Umarım ES TV izleyicileri için de faydalı bir program olmuştur...
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi