Dost gördüklerim…

Şinasi Kula yazdı

4 Nisan 2017 09:24
A
a
Sütiş Eskişehir
Dünyadaki en pahalı değerdir dostluk.
Ve nadide bir çiçek gibi zor bulunan bir güzelliktir.
Çok sık kullanılan bir kavram olsa da, istisna insanların sahip olabildikleri türden ilişki biçimidir. Akraba çoktur, aynı soyadlı feodal bağlarla oluşan çevreniz çoktur, arkadaş ve tanıdık çoktur. Lakin dost diyebileceğiniz insan sayısı dediğim gibi dünyadaki en pahalı değerden daha değerlidir. Çünkü dost edinmek için olağanüstü emekler, sınırsız bir sevgi, sonsuz bir sabır gerekir karşılıklı. İşte bu büyük zaman dilimi içerisinden damıtılarak geriye kalan güzelliğin adına dostluk deniyor…
Dost görmek, hoş görmektir karşındakini. Hoş gördüğün insanla hoşça paylaşabilmektir hayatın bütününü. Acısına da ortak olmak yeri geldiğinde ve yüreğindeki ızdırabı azaltabilmektir. Umut olabilmektir hatta zor anlarında, “korkma yanında ben varım” türü sözcüklere gerek kalmaksızın yüreğinizi yüreğine katarak bunu hissettirmektir…
Çok dostu olmaz, olamaz insanın. Çok dostu olduğunu sananlar ya da bunu dillendirenler kesinlikle arkadaşlıkla dostluk kavramlarını karıştıranlardır. Hatta ne yazık ki dostluk denen yüce ilişkinin anlamını henüz öğrenememiş olanlardır. En zor ve en mutlu gününüzü sizinle paylaşabilecek koca bir yüreği olandır dost dediğiniz. Sizi alma ağacı görüp alırken, sızınızda-sıkıntınızda lağım faresi gibi sıvışanlar henüz insan olamamışlardır ki dost olabilsinler!
Şu son on yıllık süreçte insani erdemlerin talan edildiğini hepimiz bizzat görüp yaşamaktayız. Hani derler ya bir toplumu çökertmenin en kolay yolu “kültürel tahribattır” diye; inanın çok doğrudur. Çağlar öncesi dönemlerde bunu Truva Atı yerleştirerek yapan egemen güç artık günümüzde toplumları içten çökertmenin yolunu bu biçimde bulmuş. Bir toplumun bireyini kendi değerlerinden uzaklaştırıp kopararak, kendisine yabancılaştırarak kazanıyor artık savaşı.
Farkındasınızdır; yine bu son yıllarda okuyanı-aydını-entelektüeli-akademisyeni aleni biçimde itibarsızlaştırarak cehaleti yüreklendiren bir zihniyet giderek prim yapmakta. İşte böylesi insan kalitesinin özellikle düşürüldüğü bir dönemde, duyarlı insanların dostluğun değerini anlaması hiç de zor değil…
Bir de dost gördükleriniz vardır değerli okurlar. Dostluğa aday insanlar yani. Dost görüp, hoş gördüklerinizdir onlar da. Emeklerinizi takdir edecek kadar sizi yakından takip edip, yeri ve zamanı geldiğinde sizi yüreklendirenler vardır çevrenizde. Kibirden ve kompleksten arınmış, duru tertemiz insanlar. İşte dün bu değerlerden birini tatma, tanıma olanağını verdi zaman bana. “Erkeğin Kahpesi” kitabımın söyleşi ve imza gününde bir kez daha yüz yüze gelebildiğim bu güzel insanın adı Gülseren Çevik’tir. Daha önce yârimle birlikte kentin caddelerinde el ele dolaşırken karşılaştığım sevgi dolu yüreğinin güzelliği dışa vuran bir hanımefendi. Kitap imzaladığım anda bir baktım ki sıra kendisine geldiğinde yüz yüze geliverdik. Gülümseyerek şöyle dedi; Hastaneden kaçtım ve etkinliğinize geldim hocam unutur muyum sizi? Sol kolunda serumun takıldığı aksam yapışık vaziyette duruyordu gerçekten de. Bu koca yürekli hanımefendi bir kanser hastası olarak hastalığını hiçe takan birisi. Gerçekten de yüreğinden fışkıran o sevgi pınarı sayesinde bu hastalığın canına okuyacak kadar inançlı birisi. Yârimin de çok sevgi-saygı duyduğu bu hanımefendiye sarılarak; bir dostu, kardeşi öpercesine alnından öptüm tertemiz duygularımla. Bir insana, bana bundan büyük armağan ne verilebilirdi ki böylesi bir özel günümde? Emeklerimin karşılığını sevgi-saygı sözcükleri ile veren bu güzel insan dost gördüklerimdendi işte…
Tanrım benim ömrümden ömür katsın inşallah size dost gördüğüm Gülseren Çevik. Tüm kalbimle, içtenliğimle diliyorum bunu o yüce sevgiliden.
 
 
OZANCA
 
TÜRKİYE'M
Nisan yağmurudur
Annelerin gözlerinden dökülen
Sessiz bir ağıttır o
Taş parçalanır utancından
Yirmi üçünde şehit gelir
Kardelenler yastadır
Acılarla yoğrulmuş yurdum
İçimiz onulmaz vurgunlardadır
Uyku ağırlığı kirpiklerimize asılmıştır
Ey benim uyuyanım
Uyanda gör, acılar bizim
Sabahlar uzak kalmadan
Sende bir el tut sevginden
Bu topraklar, bu güzelim insanlar
Aldığımız emanetimiz
İçtiğimiz su, soluduğumuz hava
Mübarek bildiğimiz annelerimiz…
Sıcak eller bizim, diller bizim
Nehirler, çaylar, dereler bizim
Çoğalmadan şehitler
Utancımız büyümeden
Dursun bu akan kan
Türkiye’m, bayrağımızın gölgesinde
Son varlığımız, son adresimiz
Son yurdumuz sensin
Sende doğduk, sende büyüdük
Bütün yollar
Senden gelir sana gider
Türkiye’m... Neşet KARAÇALTI
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi