Dört değil bir efsane

Siyasette dünün olmadığını, hatta bugünün bile olmadığını, sadece ve sadece yarının olduğunu sıklıkla dile getiririz. Partiler 31 Mart'ta zorlu bir yarıştan çıktılar. Ancak şimdiden 4 buçuk sene sonra yapılacak genel seçimlerin ve 5 sene sonra yapılacak yerel seçimlerin telaşına düşmüş durumdalar. Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret eden Kılıçdaroğlu'nun hediye ettiği bir tablo, gelecekteki seçim yarışmasının kıyasıya bir rekabet içinde geçeceğini gösterdi.
Tabloda Ekrem İmamoğlu'nun resminin yanında İzmir Belediye Reisi Tunç Soyer ve Ankaralı Mansur Yavaş'ın ve bir Eskişehir Markası olan Yılmaz Büyükerşen'in resmi bulunuyordu. Anlaşılan CHP gelecekte yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için, mevcut belediye başkanlarının çalışmalarına güveniyor. "İşte bizim efsane belediye başkanlarımız" demek hazırlığındalar.
Tabii bu isimlerden 20 senedir Eskişehir'i yöneten Büyükerşen'e 'efsane' diyebilirsiniz. Ancak diğer üç isim henüz yeni göreve geldiler. İmamoğlu, Yavaş ve Soyer eğer ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylıklarını koymak isterlerse, bu işin biletini gösterecekleri belediye performansla almayı hak edecekler. Şimdilik bu isimler arasında bir tek Yılmaz Büyükerşen'in performansını biliyoruz. Öte yandan Büyükerşen'in de 4 buçuk sene sonra yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday gösterileceğini zannetmiyorum. Muhtemelen CHP'liler seçimleri kaybetme ihtimaline karşı 50'li yaşlardaki adayları tercih edeceklerdir. Böylece takip eden 10 yıllar içinde kuvvetli bir aday yaratabilirler. Hazır konu yaş meselesinden açılmışken, biraz da Eskişehir'den bahsedelim isterseniz...

Ahmet Ataç haklı

ES TV ekranlarında kıymetli meslektaşlarım Ali Baş ve Arif Anbar'ın sorularını yanıtlayan Ahmet Ataç, önemli açıklamalarda bulundu. CHP olağanüstü kongre talebi ve beraberinde gelişen mahkeme sürecine değinen Ataç, "Olağanüstü il kongresi çıkışını yapanların ve konuyu mahkemeye taşıyanların arkasında bir takım güçler var" ifadelerinde bulunmuş. Öncelikle milletçe komplo teorilerine pek bir meraklı olduğumuzun altını çizmek isterim.
Dünya üzerinde 'Amerika aya gitmemiş ağbi; bizi kandırmışlar' tartışmalarının en çok yapıldığı ülke, bizim ülkemiz. Dolayısıyla "Arkasında bir takım güçler var" sözü bizim memlekette çok kullanılır. Elbette olağanüstü kongre isteyenlerin arkasında bir takım güçler var. Ancak bunların bir takım 'Karanlık odaklar' olduğunu hiç zannetmiyorum. Biz bu güçlere, "CHP'nin iç dinamikleri" adını veriyoruz. Öte yandan Sayın Ataç'ın delege bazında seçimlere yaptığı eleştirilere sonuna kadar hak veriyorum. 400 civarındaki delegeyi tek tek telefonla arayıp ikna etmek bile mümkün. Ancak 10 – 15 bin arasındaki CHP üyesinin oy kullanması daha isabetli olur. Delege düzeyinde seçim olması, o partide, 'Hiç yoktan iyidir' tarzında bir parti içi demokrasiye işaret eder. Bütün üyelerin oy kullanacağı seçimler ise gerçek anlamda parti içi demokrasidir.

Yaşınız müsait görürsünüz

Yıllar önce 80 yaşını geçen İsmet İnönü'ye gazeteciler sürpriz yapar ve bir doğum günü pastası ikram eder. Bu arada genç bir muhabir, "Paşam inşallah 100'üncü yaşınızı da görürüz" der. İsmet İnönü gazeteciyi şöyle bir tepeden tırnağa süzdükten sonra, "Yaşın müsait evladım; görürsün" cevabını verir.
Siyasette dün ve bugünün olmadığını, sadece yarının olduğunu söylememiş olsaydım, burada söylerdim. Anlaşılan Eskişehir'de bazı politikacılar 'Yılmaz Büyükerşen'den sonra' seçimlerin nasıl olacağı üzerinde kafa patlatıyor. Elbette her politikacı geleceği hakkında planlar yapar. Ancak Büyükerşen'in de içinden, "Yaşınız müsait; benden sonra ne olacağını görürsünüz" dediğine kalıbımı basarım.
Sayın Büyükerşen'in Cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığını koyacağını hiç zannetmiyorum. Fakat bir kere daha Büyükşehir için adaylığını koyar ise, pek çok politikacı planlarını 2029 yılına tehir etmek zorunda kalır. Tabii 2024 seçimlerine şunun şurasında 5 yıl var. Yaşımız da müsait; ne olacağını 2024'te hep birlikte görürüz...