Hocanın biri vaaz veriyormuş:
“Ey cemaat… Rakı ve şarap içmek zinhar haramdır. Yarın ahrette içenlerin boyunlarına içtikleri rakı ve şarap takılacak… Bu günahkarlar günlerce bu durumda mahşer halkına teşhir edilecekler…”
Hocayı dinleyenler arasında bulunan Bektaşi sormuş:
“Hocam boyuna asılan şişler boş mu olacak? Yoksa dolu mu?”
Hoca bir an düşünmüş…
“Boş” dese olmayacak…
Yanıt vermiş:
“Dolu olacak!”
Bunun üzerine Bektaşi gülerek şöyle mırıldanmış:
“Desene hocam orada da işimiz iş…”
--//--
Vatandaşlar akla hayale gelmedik yorumlar yapıp, günlük olaylar üzerine sorular soruyor.
İşte bunlardan biri:
“Bir zamanlar Abdullah Öcalan ve Fethullah Gülen olayı gibi. Reza Zarrab olayı da Türkiye üzerine oynanan yeni bir oyun mu?”
İlginç değil mi?
Brüksel’de bombalar patlıyor.
Avrupa’nın karışması…
Doğrusu akla hesapta olmayan oyunları getiriyor…
Belçika’nın başkenti Brüksel’de bombalar patlayıp insanlar ölürken, PKK’nın çadırlarının açılması nasıl izah edilecek bilemiyor insanlar...
Kafalar karışık gerçekten…
--//--
Gelelim kentsel ve önemli bir konuya…
Tepebaşı Belediyesi’nin açtığı belde evleri çoğaldıkça çoğalıp, Eskişehir’i kucaklamaya başladı…
Kadınlar okula gider gibi bu evlere gidiyorlar.
Hem birlik ve dayanışma çalışmaları yapıp hem de günlük yaşama ilişkin yenilikleri öğreniyorlar.
Belde evlerine giden kadınları Ankara ziyaretinde konuk eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu demiş ki:
“Çok güzel bir olay. Diğer belediyelerimiz de bu olayı örnek almalıdırlar. Belde evlerini yaşama kazandıran Başkanımız Ahmet Ataç ve arkadaşlarına teşekkür ediyorum. Bu evler kadınlarımızın bir araya gelmesi açısından çok yararlıdır.”
Başkan Ahmet Ataç başta olmak üzere, belde evlerine büyük emek veren Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Seyit Yıldızhan’a kolay gelsin diyor, başarılar diliyorum.
Belde evleri başlı başına Tepebaşı adına bir kazanım olmuş ve olmaktadır çünkü...
Tepebaşı Belediyesi bu evlerle halka inmektedir bilinmiş olsun.
--//--
Yazımın sonuna geldim. Ama bir okuruma söz verdiğim için “MHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Ruhsar Demirel’i” yazacağım. Bir zamanlar Eskişehir Milletvekili olan Demirel seçimi kaybedince uğramaz oldu. Okurum diyor ki: “Ruhsar hanım dargın mı, yoksa yorgun mu? Neden ilimize gelip gitmiyor?”
Hemen belirteyim, sordum küsme olayı yokmuş...
Ama neden gelip gitmediğini parti içindeki gelişmelere bağlayan arkadaşları dediler ki:
“Biliyorsunuz MHP’de işler karışık. Biraz beklemek lazım”.
Haklı bir yorum...
Ruhsar Hanım için biraz beklemek gerekecek...
Belirttiğim gibi ortalık karışık çünkü...
Günlerin getirdiği
--Orhan Soydaş ve Nevzat Önder--
AKP’de şimdilik İl Başkanı Dündar Ünlü ön sırada koşuyor. Açılışlarda, önemli arada bir de sıra gelirse Tepebaşı İlçe Başkanı Ertuğrul Dindar ve Odunpazarı İlçe Başkanı Volkan Doğan’ı dinliyoruz. AKP’de şimdilik flaş isimler Harun Karacan için: “Bu olayın temeli parti disiplinine bağlıdır” diyorlar. Bir sohbette konuştuğumuz AKP’lilere belediye başkan adaylarından Orhan Soydaş ile Nevzat Önder’i sorup “Bunlar nerede? Partiden ayrıldılar mı?” dediğimizde şu yanıtı almıştık “Soydaş zaten partiye gelip gitmiyordu. Seçimi kaybettikten sonra hiç gelmez oldu… İstifa edip etmediğini de bilen yok… Nevzat Önder partili olarak gelip gidiyor… Ama onun da eski havası kalmadı. Bir daha aktif politikaya devam eder mi belli değil.” İlginç gerçekten değil mi? Politika hep böyledir. Kazanırsan devam, kazanamazsan tamam havası içinde sürer çalışmalar… AKP’de iki isim Orhan Soydaş ve Nevzat Önder için de yorumlar böyle yapılıyor...
--Tabip Odası’nda yeni aday—
Eskişehir Tabip Odası Başkanlığını iki dönemdir yapan Bülent Nazım Yılmaz ve arkadaşları yerine bir başka isim, Hamit Güçlüer’i aday göstermeye hazırlanıyorlarmış. ‘Yönetmelik gereği iki dönem görev yapan kişi, üçüncü dönem yapamadığı için bu karar alındı’ diyen Tabip Odası üyesi bir okurumuz “Hamit Güçlüer arkadaşımızı tanırız. Tutarlı çizgisi ile şimdiye kadar Tabip Odası’na hep destek olmuştur. Bülent Nazım Yılmaz’ın yerine gelecek arkadaşımıza hepimiz destek olacağız” derken, yazılı bir açıklama yapan yeni başkan adayı Güçlüer de “İş, gelir ve can güvenceli bir çalışma ortamı yaratacağız. Hekimlerin hak gasplarını önlemek için çalışacağız. Bunun için Tabip Odası olarak varız” diyor… Kolay gelsin diyoruz Güçlüer ve arkadaşlarına… Tabip Odası’nın işi gerçekten içinde bulunduğumuz ortam ve uygulanan sistem gereği kolay değil…