İki gün yerel basında yazıldı. Yerel basını takip eden İstanbul basını da, sadece birilerinin olayı çarpıtarak yaptığı basın açıklamasından yola çıkarak, onlarda gazetelerinin sayfalarına taşıdılar.
Öncelikle yapılan bir yanlışı vurgulamak istiyorum. Hadi çocuğun babası düşünmemiş olabilir. Peki, yılların öğretmeni, sendika başkanı da düşünmedi.
Daha nüfus cüzdanındaki ‘dinsiz’ veya ‘İslam’ nedir, ne anlama gelir? Bilmeyen, sadece babasının yönlendirmesi ile karar veren kız öğrencinin basın yoluyla teşhir edilmesine Eğitim-Sen Şube Başkanı Ali Paşa Şanlı nasıl müsaade etti anlamış değilim.
Ali Paşa’ya soruyorum.
Aynı durumda sen olsaydın kendi çocuğunu veya çocuklarını basın yoluyla teşhir eder miydin?
Okullar açıldığında, sınıfındaki veya okulundaki arkadaşları o çocuğa ‘sen dinsiz misin’ diye sorsalar ne cevap verecek.
Her gün arkadaşları tarafından ‘senin dinin ne?’ ‘sen dinsiz misin?’ diye sorsalar, o çocuğun olası bozulan psikolojisinin asıl sorumlusu bence babası değil, Eğitim-Sen Şube Başkanı Ali Paşa Şanlı olacaktır.
Yaşı 18 olmayan, sadece babasının istemesi ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine girmek istemeyen o çocuk, reşit olduğunda belki de babasının nüfus cüzdanından sildirdiği, dini ‘İslam’ yazısını yeniden yazdıracak.
Havacılar İlköğretim Okulu Öğrencisi Nazlı Şirin El’in babası Milli Eğitim Bakanlığı ve Eskişehir Valiliği aleyhine dava açtı. Ankara 1’nci İdare Mahkemesi Esas No: 2010/1042, Karar No: 2011/624 sayılı kararda, adı geçen öğrencinin ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bu içeriği ile zorunlu tutulmasında hukuka uyarlılık bulunmamaktadır’ kararı verdiğinden Nazlı Şirin El, Din Kültürü Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutuluyordu. Milli Eğitim Bakanlığı ve Eskişehir Valiliği Ankara 1’nci İdare Mahkemesinin bu kararına itiraz etti. Danıştay 8’inci dairesi, Esas No: 2011/5904, Karar No: 2011/6141 sayılı kararı ile Ankara 1’nci İdare Mahkemesinin kararını bozdu.
Ali Paşa Şanlı, yaptığı basın toplantısında sadece Ankara 1’nci İdare Mahkemesi’nin ‘Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersinden muaf tutulması’ şeklinde verdiği kararı okurken, Danıştay 8’nci dairesinin, yerel mahkemenin verdiği kararı bozduğundan bahsetmiyor. Böyle olunca insanlar, Valiliğin dolayısıyla İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün mahkeme kararını uygulamadığı düşüncesine kapılıyor.
Geçerli olan Danıştay’ın verdiği karar. Danıştay Havacılar İlköğretim Okulu Öğrencisi Nazlı Şirin El’in,‘Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersi’ne girmesi’ kararı verdi ise demek ki öğrenci bu derse girecek. ‘Girmeyeceğim’ deme gibi lüksü yok.
2011-2012 eğitim-öğretim yılında öğrenci Nazlı Şirin El, 1’nci dönem mahkeme kararı ile ‘muaf’ olduğu için Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden not almamış. Danıştay’ın yerel mahkemenin kararını bozmasına rağmen Nazlı, 2’nci dönem girmesi gereken Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine girmemiş. Bu nedenle de not alamamış. Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğine göre de, ‘girmesi gereken zorunlu derse girmeyen öğrenci sınıf tekrarı yapar’ deniliyor.
Öğrenci girmesi zorunlu olan bir derse girmemesinden dolayı, not almaması nedeniyle sınıf geçirilememiş. Eskişehir Valiliği, Milli Eğitim Bakanlığı’na yazdığı yazıda ‘öğrenci hakkında ne karar verilmeli’ konusunda görüş sormuş. Bu görüşün cevabı gelmeden Milli Eğitim Müdürlüğü haklı olarak, Nazlı’yı sınıf geçiremiyor.
Ali Paşa Şanlı, deneyimli bir öğretmen ve sendikacı. Ancak olayları çarptırmadan, objektif bir şekilde kamuoyunu aydınlatırsa, doğruları söylerse insanların ve meslektaşlarının gözünde daha da büyüyecektir.