Prof. Dr. Alper Çabuk yazdı
O acı günün 18. yıldönümü geçen haftaydı... 18 yıl geçti aradan... Marmara Depreminde hayatını kaybeden onbinler, yıkılan ve ağır hasar gören yüzbinlerce konut ve diğer yapılar yeterince ders almamızı sağladı mı? Korkarım hayır.
…………………….
Herkes büyük İstanbul depreminden bahsediyor. Depremlerin her ne kadar ne zaman olacağı bilemese de, sahada elde edilen bulgulara ya da yazılı kaynaklardan elde edilen bilgilere bağlı olarak geçmişte olan depremlerin periyotlarını kabaca kestirmek mümkündür. İşte bu yüzden İstanbul üzerinde yoğunlaşan büyük bir İstanbul Depremi’nin zamanı ve büyüklüğü tartışması var. Birçok bilim insanı, bu yüzyıl içinde 7’nin üzerinde bir büyüklükte İstanbul’u etkileyecek bir deprem bekliyor. Ama ben bugün bir başka konudan, İzmir’i etkileyecek büyük Ege Depreminden ve Eskişehir depreminden bahsedeceğim. İnsan ömrünün ortalama 70-80 yıl olmasından kaynaklı olsa gerek, geçmiş deyince en fazla birkaç yüzyıl öncesidir bizim dikkatimizi çeken geçmiş. Oysa ki dört küsur milyar yaşında gezegenimiz üzerinde bir çalışma yapıldığında birkaç yüzyıl anlamsız sayılabilecek kadar kısa bir süredir. Bilim insanları, depremlerin periyotlarını tespit ederken ne yazık ki eldeki yazılı kaynakların ancak yakın tarihli geçmişi aydınlatması nedeniyle, genellikle kısa periyotlu depremler konusunda kestirmelerde bulunabilmektedir. Tıpkı en son Eskişehir’i etkileyen 6.4 büyüklüğündeki Çukurhisar depremi gibi. Bilim insanları Eskişehir için bir deprem büyüklüü ve periyodu tespit ederken referans olarak 6.4 büyüklüğü ve yaklaşık Çukurhisar Depremi periyodu olan 150 yılı alıyorlar. Ama geçmişi aydınlatmak ve anlamak geçmiş dönemlere ait yazılı kaynakların yetersizliği nedeniyle çok daha zor, bu bakımdan aslında Eskişehir’de de başımıza ne zaman ne geleceğini tam olarak kestiremiyoruz. Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü Emekli Öğretim Üyesi değerli büyüğümüz Prof.Dr.Berkan Ecevitoğlu bakın 2011 yılında bu olayı nasıl izah ettiğini aktarırken, Taciser hocamızı da rahmetle anmış olalım:
“20 Şubat 1956'da Eskişehir’de 6, 4 büyüklüğünde bir deprem olmuş. Bunun daha eskisinde aletsel dönem dediğimiz zamanda tespit edilmiş bir deprem yok. Onun çok daha eskisinde birkaç bin yıl öncesinden başlayan büyük depremler var. Bunu arazide jeolojik gözlemler yaparak tespit ediyoruz. Bu yeterli olmuyor ve jeofiziğe başvuruyoruz. Yerin görünmeyen altını resimlemeye çalışıyoruz. Çalışmalarımız sonunda Eskişehir’i tehdit eden bir fayın varlığını ortaya çıkarttık. Bu fay yaklaşık 40 kilometre uzunluğunda. 75. Yıl Mahallesi'nden başlıyor, Çukurhisar beldesine kadar gidiyor. Bu fayın son 20 kilometresini 1956'da meydana gelen 6, 4 büyüklüğündeki deprem üretmiş. Fayın tamamının aktif olduğu dönemler de olmuş. Bu fay 7, 2'lik bir deprem üretebilecek uzunlukta. Böyle bir depremin oluştuğunu anlamak için tarihe bakmak gerekiyordu. Bu yüzden arkeolojide çalışan hocalarımızdan yardım aldık. AÜ Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Taciser Sivas ve AÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hakan Sivas bizi Şarhöyük'e götürdü. Burada Frigyalılardan kalma MÖ. 750 yıllarında kurulduğu tahmin edilen bir tapınağın duvarı var. Bu duvar herhangi bir nedenle batıya doğru 30 derecelik eğim kazanmış. Bu eğimi, ancak güçlü bir depremin oluşturabileceğini tespit ettik. Toplam 40 kilometrelik fay hattının yekpare çalışarak 7,2 büyüklüğünde deprem yaratabileceğini kabul ettik. Şu anda Eskişehir’deki deprem periyodu tahminimiz; 6,4'lük depremin 150 yılda bir tekrarladığı, 7,2'lik fayın da 1400 yılda bir tekrarladığıdır. Tapınağın MÖ. 750 yılında yapıldığını hesap edersek, bunun üzerine bir 1400 yıl koyunca MS. 650 yapıyor. İkinciyi koyarsak 2050 yapıyor. Tapınağı esas alırsak 2050 yılında deprem periyotunu yakalayacağız. Eskişehir’de yakın bir gelecekte 7,2'lik bir deprem olabilir. 40 kilometrelik fay birden kırılabilir".
Prof.Dr.Berkan Ecevitoğlu hocamız son yıllarda Ege Depremleri üzerinde yoğun çalışmalar yapıyor ve depremleri izliyor. Öncelikle oradaki volkanik hareketliliği tespit etti ardından son dönemde sıklıkla oradaki depremselliğe dikkat çekti. Nitekim yazın başından bu döneme bölgeyi etkileyen 6 büyüklüğünün üzerinde iki deprem oldu. Geçmiş zaman gösteriyor ki, özellikle bölgedeki arkeolojik kazılar gösteriyor ki, Ege ve Akdeniz kıyılarının bir bölümü görece uzun periyotlu çok büyük depremlerden ve hatta depremlere bağlı tsunamilerden etkilenmiş. Her ne kadar bu periyodu tam olarak bilmesek de, Ege kıyılarımızı özellikle İzmir’i etkileyecek büyük bir deprem söz konusu.
En az İstanbul depreme ne kadar hazır diye sorulduğu kadar, İzmir depreme ne kadar hazır diye sorma vakti çoktan geldi geçti. Bizim de bu soruyu Eskişehir için sormamız gerekiyor. Ayrıca büyük Marmara depreminin ardından İstanbul’daki depreme karşı yapılan hazırlıklar göz önünde bulundurulduğunda, İzmir ve Eskişehir bu konuda ne yazık ki sınıfta kalır.
………………………
Biz ne kadar ders çıkardık o büyük acıdan, acılardan?
...
Üç nokta kadar.
Herkese iyi haftalar dilerim.