* * *
Maç günü geldiğinde ise taraflar artık patlama noktasına gelmiştir. Ufak bir kıvılcım gereklidir. Küfürle başlayan karşılıklı atışmalar çoğunlukla üzücü sonuçlara yol açar. Maçtan sonra günlerce konuşulacak yeni bir gündem daha oluşmuştur…
* * *
Bab-ı Ali spor medyası sanki Türk futbolundaki bu gerilimden, kaos ortamından beslenir hale gelmiştir. Futbolun Türkiye’deki kurucuları olduklarını her fırsatta vurgulayan, 100 yılı geride bırakan asırlık çınarların yöneticileri, futbolcuları tahrik dolu söylem ve eylemleriyle Anadolu’ya da rol model olunca yani futbol terörünü ufak ufak Anadolu’ya ihraç edince Meclis alelacele toplanıp ancak hâlâ ne işe yaradığı tam olarak anlaşılamayan 6222 sayılı “Sporda Şiddeti Önleme Yasası”nı çıkarmak zorunda kaldı…
* * *
Özetle “derbi diye diye” adeta izlenmeye koşullandırılan Anadolu yine futbolun ruhuna yakışmayan hep aynı futbolcuların oynadığı çirkinlik belgesellerinden birini izledi… Tarihinin en pasif, en ürkek Federasyonunun birer ikişer haftalık göstermelik cezaların bu futbol ajitatörlerini daha da cesaretlendirdiğini futbolsevere adeta dayatılan bu İstanbul derbilerinde açık olarak görüyoruz…
Hep aynı isimler…
Futbolseverlerin çok büyük bir bölümü hafta sonu yapılan Fenerbahçe-Beşiktaş maçını izledi. Futbol dünyamızın özellikle 3 Temmuz 2011 tarihinde itibaren hasret kaldığı barış iklimi ne yazık ki hep aynı yöneticiler ve futbolcular tarafından sürekli terörize ediliyor...
Bunların başında genel olarak Emre Belözoğlu, Volkan Demirel, Caner Erkin, Melo gibi sözde hırs zırhına bürünen ve yöneticileri tarafından sürekli sırtları okşanan futbolcular geliyor…
Hele hele her çirkinliğin baş aktörü olan, vukuatları kitaplara sığmayacak kadar çoğalan ve özellikle rakip takımların hocalarına küfür etmesi sıradan olay haline gelen Emre ile saha içindeki her kargaşanın içine balıklama dalan milli kaleci Volkan futbol tarihimize çirkinlik anıtı olarak geçmek için birbirleriyle adeta yarış içindeler…
“Fırat Eyyamus”
Yukarıdaki başlık AKP rüzgârını arkasına alan, iktidar desteğiyle pervasızlıkta sınır tanımayan, ekranların şımarık çocuğu Rasim Ozan Kütahyalı’ya ait…
Açık söyleyeyim Kütahyalı’nın bu yakıştırmasını beğenmedim dersem yalan söylemiş olurum. Çarşamba akşamları ESTV ekranlarından sunduğumuz SPOR PANORAMA programlarında her hafta hakemlerimize zaten özel bir paragraf açıyoruz. Doğrularını ve yanlışlarını açık açık konuşuyoruz…
Futbolumuzun son yıllarda yerlerde sürünmesinin bir nedeninin de düdüklerini adil çalmayan ya da çalamayan hakemlerimiz olduğunu açıkça vurguluyoruz…
Futbolda adalet dağıtmak için sahaya çıkıyor ve gördüğünü çalamıyorsan, eyyamcılığı alışkanlık haline getirdiysen, o büyük gövdenin içinde küçük bir yürek taşıyorsan, en önemlisi ikbal kapılarını aralamak için güçlülerden yana tavır alıyorsan ülke futbolunda huzur bırakmazsın…
Bütün sporlarda olduğu gibi futbolda da adil ve dürüst yönetim başarının ve huzurun vazgeçilmez unsurudur. Çünkü temelinde “büyük emek, özveri ve ter” vardır tıpkı diğer sporlarda olduğu gibi…
Öyleyse bu emeğin ve terin karşılığını adil olarak dağıtmak zorundadır hakemlik müessesesi. Tabi bu adaletin sağlam temeller üzerinde sağlıklı şekilde yükselebilmesi için çeşitli rüzgârların karşısında dik durabilen güçlü bir “TFF” ve güçlü bir “MHK” ye ihtiyaç vardır…
Peki, bu gün için böyle güçlü kurumların varlığından bahsedebilir miyiz?
Asla!
Pazar akşamı Fenerbahçe-Beşiktaş derbisini yöneten “Eyyamus”un pardon “Aydınus”un inanılmayacak kadar hatalarına tanık olduk…
Yalnızca “Aydınus”mu? Tabi ki değil…
Birçoklarının “Aydınus”tan farkı yok…
Ülkenin en iyisi bu isimler olduğuna göre varın siz düşünün futbolumuzda dağıtılan adaleti…
Ömer Toprak’ta kim?
1989 da Almanya’da dünyaya gelmiş gurbetçi bir ailenin çocuğu. Bayer Leverkusen’de forma giyen zaman zaman milli takım kadrosunda yer alan genç bir futbolcu. Fatih Terim tarafından Hollanda maçı kadrosuna davet edilmiş ancak milli formayı reddetmiş…
Sebebi ne olursa olsun tek kelimeyle büyük küstahlık!
Eskiden, bırakın A Milli Takımı, Ümit Milli Takımın, Genç Milli Takımın formasını giyebilmek dahi onurların, şereflerin en büyüğü idi. Her genç futbolcunun rüyasını süslerdi milli forma…
Neredeeen nereye geldik. Bütün kutsal değerlerimiz arka arkaya yok oluyor…
“Beni bağışlayın ama bizi bu hale getirenlere lanetler yağdırıyorum!”
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...