Deniz

Uluslararası Göç Örgütü'nün açıkladığı rakamlara göre bu yılın başından bu yana insan kaçakçıları tarafından Akdeniz üzerinden Avrupa’ya kaçmak için denize açılan botlara bindirilen beşyüzün üzerinde insan hayatını kaybetti. Diğer taraftan 2017'nin ilk çeyreğinde 24 binden fazla göçmen Libya'dan İtalya'ya ulaştı. Bu rakam, 2016 yılının aynı zaman diliminde gözlemlenen kişi sayısından 18 bin fazla. Havaların ısınmasıyla Akdeniz üzerinden kaçak yollarla Avrupa’ya ulaşmak isteyenlerin sayısı ve buna bağlı olarak bu yolda hayatını kaybedenlerin sayısı daha da fazlalaşacak.
 
En son geçen hafta Avrupa'ya gitmek üzere Libya'dan yola çıkan bir göçmen teknesinin Libya açıklarında battığı bildirildi. Gemide bulunanlardan 23 kişinin kurtarıldığı, 97 kişiye ise ulaşılamadığı bildirildi.
 
Her ne kadar uluslararası güçler bu sorunu çözmek için yeterince etkin çaba göstermese de, sivil toplum kuruluşları bu konuda etkili olmaya çalışıyor. Bu çabalardan birisi Alman gençlerin bir araya gelerek kurdukları “Jugend Rettet“ (Gençler Kurtarıyor) arama ve kurtarma girişimi. Libya karasuları sınırındaki uluslararası sularda bulunan ve bağışlarla finanse edilen “Luventa“ adlı gemide bu girişime bağlı 14 genç gönüllü cankurtaran nöbet tutuyor ve kaçak göçmenleri taşıyan teknelerin tehlikede olup olmadığını gözetliyor. Bu gençler, geçtiğimiz Temmuz ayından bu yana 6 bin 600 kişiyi kurtarmayı başarmışlar. Jugend Rettet girişiminin koordinatörü Titus Molkenbur, Deutche Welle ile yaptığı röpörtajında şunları söylüyor:
 
“Libya sahillerinden hareket eden botların hemen hepsi aynı yapıda: Çok uzun ve ince şişme botlar. Duyduğumuz hikayeler de hep aynı: Kıyıda bekleyenler bu botlara binmeye zorlanıyor. Botlarda ancak uluslararası sulara geçebilecek kadar yakıt bulunuyor. Gerçi yeterince yakıt olsa bile bu botlar Libya’dan İtalya’ya ulaşabilecek sağlamlıkta değilller. Yıllardır bu işi yapan insan kaçakçılarının hesabı, birilerinin bu insanları kurtarması üzerine kurulu. Bu son olayda da bizdik yakınlarda bulunan kurtarma ekibi. Maalesef bu kadar çok insanın hayatını kurtaramadık ama Proctiva gemisi ve biz orada olmasaydık kimsenin bu olaydan haberi bile olmayacaktı. En azından Avrupa’nın görmezden gelmemesi için tüm dünyanın dikkatlerini çekmeyi başardık”.
 
Bana çok etkileyici geldi bu girişimin çabası. Düşünün bir kere bu işi yapan insan kaçakçılarının hesabı, birilerinin bu insanları kurtarması üzerine kurulu ve botların içinde sadece botun içindeki yüzlerce kişiyi Libya kıyılarından itibaren 12 millik sınırın ötesine götürebilecek kadar yakıt var. Bir de diğer taraftan şunu düşünün: Sadece yaşam umutlarının tamamen tükenmesi bir insanı ancak o bota bindirebilir.
 
Gerçekten de küresel iklim değişikliklerinin giderek artan olumsuz etkileri, iklim değişikliklerine bağlı artan kuraklık ve dünyanın birçok yerinde azalan tarımsal üretim, bunlara bağlı açlık, temiz su kaynaklarına erişimin azalması, otoriter ve baskıcı rejimler, afetler, artan bölgesel çatışmalar, terör ve benzeri pek çok sebeple bulunduğu topraklarda yaşama imkanı azalmış ya da yok olmuş kişilerden oluşuyor uluslararası insan kaçakçılarının hedef kitlesi. 2015 yılı itibarıyla yukarıda bahsettiğim sebeplerle ülkesini terk etmek zorunda kalmış mülteci sayısı 60 milyonun üzerindeydi; bir başka deyişle Dünya’da yaşayan her 120 kişiden biri mülteci durumundaydı. Bu sayı önümüzdeki yıllarda biraz önce bahsettiğim küresel iklim değişiklikleri, artan kuraklık ve dünyanın birçok yerinde azalan tarımsal üretim, bunlara bağlı açlık, temiz su kaynaklarına erişimin azalması, otoriter ve baskıcı rejimler, afetler, artan bölgesel çatışmalar, terör vb sebeplerle daha da artacak.
 
Ne demiştik:
“Deniz karadan daha güvenli ve daha fazla umut verici olmazsa, kimse çocuğunu o bota bindirmez”.