Yaşamın İçinden
Demokrasiyi anlatmak ve anlamak
Daha önce yazmıştım.
Ardından bir başka arkadaş yazmıştı.
Demokrasi üzerine ilginç bir fıkra vardır.
Okuldan gelen çocuk babasına demiş ki:
“ Babacığım bana demokrasiyi anlatır mısın?”
“Anlatmasına anlatırım ya” demiş babası:
“Ama senin bazı tanımları bilmen lazım. Bak şimdi, benim fabrikam var eve para getiriyorum. Ben kapitalistim. Paranın nasıl harcanacağına annen karar verir. O hükümettir. Hepimiz senin için yaşıyoruz. Sen halksın. Beşikteki, kardeşin gelecek. Hizmetçimiz ise işçi sınıfı.”
Ardından da tembih etmiş:
“Sen bunları öğren. Ben sana demokrasiyi yarın anlatırım.”
--//--
Yatan çocuk gece uyanmış ki, beşikte yatan kardeşi durmadan bağırıyor.
Şöyle biraz oynatacak olmuş.
Durum berbat.
Çocuk altına pislemiş, her yer kokuyor.
Hemen annesinin odasına gitmiş.
Horul horul uyuyan annesini uyandırmaya çalışmış.
Ama olmayınca babasına bakmış.
Baba yatakta yok.
Yan odaya göz atınca babasını hizmetçiyle sarmaş dolaş görerek yatağına çekilmiş.
Ertesi sabah babası seslenmiş:
“Gel evlat sana demokrasiyi anlatayım.”
“Gerek yok babacığım. Ben her şeyi öğrendim” dedikten sonra, şöyle konuşmuş:
“Kapitalistler işçi sınıfını halletti.
Hükümet uyuyor.
Gelecek b.k içinde.
Halk ise endişeli bekliyor.”
---//--
Bu yazıyı Tepebaşı Belediye Başkan Yardımcısı Erdoğan Aydoğmuş, yemekli bir toplantıda okuduktan sonra gülmekten kırılan insanlara şöyle demişti:
“Bu fıkrayı beğendiğim için cebimde taşırım. Gerçekten kapitalizmin varlığından beri değişen bir şey olmamıştır… Aldatıldığını bilen halk, artık hükümetlere kızmıyor. Alan memnun satan memnun hesabı. Geleceğe hiç girmeyelim. Onun kirlenen yalnız altı değil. Tüm bedeni pisliğe bulanmış. Düşünün. Baba demokrasiyi nasıl anlatıyor? Okula giden oğlu neleri ve nasıl görüyor?”
Haklı ve yerinde bir yorum değil mi?
Yorumuna aynen katılmış ve alkışlamıştım Sayın Erdoğan Aydoğmuş’u.
Günlerin Getirdiği
Emniyetin başı sağ olsun
Yaşamının en verimli çağında kanser denilen acımasız hastalığa yenik düşen Eskişehir Emniyet Müdür Naci Kuru’nun cenazesi Pamukova’ya defnedilmek üzere götürüldü. Sabah Eskişehir Emniyet Müdürlüğü önündeki törende eski valimiz, şimdi ki Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar’ı görüp “Sayın valim hoş geldiniz, başınız sağ olsun” dediğimde baktım. Sayın Kılıçlar’ın gözleri yaşlıydı. Eskişehir Emniyeti’nde kimsenin yüzü gülmüyordu. Küçükten büyüğe tüm polisler üzgündü. Şunu gördüm. Rahmetli Naci Kuru meslektaşları tarafından seviliyormuş. Kime sorduysam “Çok iyi bir insandı” yanıtını aldım çünkü. Kendisi ile görevimiz gereği sık sık karşılaşıyorduk. Polis Bayramı’nda arkadaşlarına “Benim yokluğumu belli etmeyin” dediğini duymuştum. Ve resmi kurumların dışında Eskişehir önde gelen insanlarının rahmetli Naci Kuru’yu son yolculuğunda uğurlamak için geldiklerini gördüm.
Güle güle diyorum rahmetli Naci Kuru’ ya. Tanrıdan rahmet ve yakınlarına baş sağlığı diliyorum.
Eski stat Kızılinler’i unutturdu
Kimisi beğenmiyor. Kimisi konuşanları yetersiz buluyor filan. Her ne olursa olsun Eskişehir gündeminde, yenisi değil, stadyumun eskisi öne geçti. Çarşıda pazarda, lokantadai, eski stadın yeri ne olacak diye soran sorana. Sivil toplum örgütleri eski stadın kente kazandırılması için eylem hazırlığına başladılar. Bir zamanlar ortaya atılan her görüşe hükümet sözcüsü gibi karşı çıkan AKP’nin Eskişehir temsilcilerinin nedense son günlerde sesleri çıkmaz oldu. Eski stad için ne olur diyen var, ne de olmaz. Yalnız İl Başkan Yardımcısı Nevzat Önder toplantıya gelip eski stadın 800 gün sonra düşünülmesi gerektiğini söyledi ve Nevzat Önder “Bu konuşmayı partim adına yapıyorum. Daha uzun bir zaman var, çok şey değişebilir” dedi. Öyleyse bekleyeceğiz. Haftaya Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç yeni stadın nasıl olsa temelini atacak ya. Temel atma sırasında, nasıl olsa, eski stadın ne olacağını söyler nasıl olsa. En iyisi biraz beklemek.
Yeri gelmişken. Eskişehir’de tarihi binalar yakılıp yıkılırken aklıma Kızılinler Projesi geldi. Görevden alınan Ertuğrul Günay tanıktır. Nabi Avı, Salih Koca, Kazım Kurt, Ruhsar Demirel, Ülker Can ve Süheyl Batum da tanıktırlar. Bin bir sıkıntı içinde Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyelerinin yaptıkları projeler ne oldu? Bu projelerden sonra Kızılinler’in ihale aşamasına geldiği söylenmişti. Bu da mı yattı yoksa?