Önder Baloğlu yazdı
Eskişehir'in Cumhuriyet tarihi üç temel kurumun üzerinde yatar...
"Hava İkmal, Demiryolu ve Şeker Fabrikası..."
Bu olguyu, şüphesiz başkentin hemen yanında düşünen ve gerçekleştiren "Atatürk..."
Bugün çoğumuzun dedesi-babası bu üç kurumdan geçmiştir...
Sonra yıllar yılları kovalar ve Eskişehir bu üçgenin ayrıntılarına giren okullara kavuşur...
Tayyare için "Astsubay", Demiryolu için "Meslek Çırak" okulu açılır...
Şeker Fabrikası için de "Kooperatif..."
Okullar gitti, sadece Kooperatif kaldı...
"Ya anaları?"
…….
AKP İl Başkanı "Dündar Ünlü" dedi ki:
"TÜLOMSAŞ ve Şeker fabrikaları bundan böyle sembolik üretim yapan turizm alanları olacak..."
Nerden çıktı bu görüş:
"İTÜ'nün yaptığı Nazım İmar Planı böyle diyor. 122 yıllık Tülomsaş ve 83 yıllık Şeker Fabrikası kullanılamayacak..."
Arkadaşımız "Sadi Seda" da güzel kalemi ile dile getirmiş:
"Bu iki büyük sanayi kuruluşu Eskişehir'in kalbi. İTÜ bilmeden hançeri Eskişehir'in kalbine saplıyor. Eskişehirli buna izin vermez. İTÜ bu yanlıştan dönmeli..."
Aynı gün Sonhaber gazetesinde "Kemal Aydoğmuş" da, İl Başkanı Ünlü'nün yanıldığını yazıyor:
"Yorum ve değerlendirme yapabilmek için daha fazla bilgiye ihtiyaç olduğu bir gerçek..."
Kemal'e sorduk, diyor ki:
"Planda, bu iki kurumun da üretim ömürleri sembolik olarak ele alındı... Belki 20-30 yıl sonra sembolik üretime girecekler..."
…….
Bu satırların yazarı da yıllardır bu kurumların elden çıkmaması için çalışır...
Ne demiş Eskişehirli?
"Tayyare, şeker, demiryolu yeter..."
Okullarını bitirdiler, Eskişehir’e yar olan…
“Analarına dokunmayın yeter…”
*********************************************
Basın özgürlüğü raflarda!..
Şaka değil...
“Basın özgürlüğünde 190 ülke arasında 150’nciliğe düştük...
Bir ülkede basın özgürlüğü yoksa demokrasi yok demektir.
"Demokrasi yoksa ne hukuk, ne asayiş kalmıştır..."
Gazeteciler yargılandıkları adliye önünde kurşunlanıyor.
Yandaşlar, hemen adını koyuyor: "Tiyatro, bu bir oyun!"
Çünkü o kadar alışık oldular ki, gazeteciye saldırmak "şan ve ödül" bile getirebiliyor...
Çete oluşturup bir gazeteciye saldıran kişi Spor Bakan Yardımcısı yapılmadı mı?
Ne de olsa…
"Adamın Boynukalın!"
Kurşundan kurtulan "Can Dündar ve Erdem Gül" mahkeme salonuna giriyor, 5’er yıl hapse mahkum oluyor...
Olay iki gazetecinin hapse mahkum edilmesi değil…
"Türkiye'nin dünya ölçeğinde anti demokrasi kampına hapsedilmesidir..."
Nitekim dünya hasını bunu manşetleriyle dile getirdiler...
"EL MUNDO"nunki en çarpıcı olanıydı:
"Türkiye'de gazetecilik, tarihinin en karanlık dönemini yaşıyor..."
******************************************
Günün Şiiri
Ağır
Önce üstün başın eskidi
Ellerin gözün kaşın eskidi
Ne varsa taze bildiğin
Elden ayaktan oldun kardeşim
Kalem parmaktan tırnaktan
Bir canın vardı cıvıl cıvıl
Candan oldun kardeşim
Satırlarla kaldın kitaplar içinde
Hani saç kirpik deri
Öf ne kötü dünyaymış
Bir Orhan Veli varmış
Gel kardeşim Orhan ellerimi al
Benim gözlerimi kullan...
Oktay Rıfat (Varlık-1951)
*********************************************
Günün Sorusu
Davutoğlu'nun Cumhurbaşkanı'na ters düşmemek için gitmesi normalse, Erdoğan neden Ahmet Necdet Sezer'e ters düştüğünde gitmedi?
Akif Kökçe
**********************************************
Gerilim
Biz istikbali artık Ortadoğu çöllerinde arıyoruz. Ama hatırlatalım ki…
Cumhuriyetin çizdiği rotadan bu sapma…
"Yakında karaya oturma riski de taşıyor..."
Melih Aşık
************************************************
Kıssa-dan
Suikastçı herif, "Can Dündar"a, 14. Ağır Ceza Mahkemesi devletin en tepesine ateş etti.
Biri ıskaladı, öteki 12'den vurdu...
Aydın Engin
***********************************************
Cuk
İki saat içinde iki suikaste uğradık, biri silahlı, biri yasal...
Can Dündar
***************************************************
Günün Balı
"Kapatalım ülkeyi..."
Anahtarı da okyanusun en derin yerine atalım…
Haluk Bilginer
****************************************************
Günün İncisi
Usta eserinden, kişi ise dostundan tanınır...
************************************************
Günün Sözü
İnsanın tüm evrende kesin olarak düzeltebileceği tek bir şey vardır, kendisi...
Aldous Huxley
****************************************************
Özdeyiş
Doğrusunu yapmaya zaman yoksa da, yanlışı düzeltmeye vardır.
J. Mesikmen
***************************************************
Artık utanmana gerek yok!
Bir Arap emirinin oğlu Almanya'ya eğitime gider. Bir ayın sonunda da ailesine mektup göndedir:
"Berlin, gerçekten süper bir şehir. İnsanlar da çok sempatik ve burayı sevdim. Ama profesörlerim okula tramvayla gelirken, ben Mercedes'imle gelmekten utanıyorum..."
Birkaç gün sonra çocuk yanıt alır...
Mektupta 2 milyon dolarlık çek ve şu not vardır:
"Artık utanmana gerek yok! Git sen de kendine bir tramvay al..."
***************************************************
Uygulamalı ders
Kardeşi birden ağlamaya başlayınca annesi Oktay'a sordu:
"Ne yaptın da kardeşin ağlıyor oğlum?"
"Hiçbir şey anneciğim" dedi Oktay:
"Sadece pastasını nasıl yiyeceğini uygulamalı olarak gösterdim..."
****************************************************
Güzel günler göreceğiz
Opel otomobilinin yeni reklamında… "Nazım Hikmet'in günler göreceğiz" dizeleri, "Dizel günler göreceğiz" şeklinde değiştirilerek kullanılıyor.
gerçekedebiyat.com internet sitesi, buluş gibi görünen bu çalıntıyı protesto ediyor.
Edebiyatçılar "Yapı Kredi Yayınları"na şu çağrıda bulunuyor:
- "Nazım Hikmet'in oğlunu ve şairin şiirlerinin yayın hakkını tepe tepe kullanan ve kitaplarından alıntıyı bile mahkeme kapılarına taşıyan Yapı Kredi Yayınları’nı şairin onurunu korumak için göreve davet ediyoruz...”
*********************************************************
Baskısı "Guten" mi?
Kıymetli kitap koleksiyoncusu, tozlu ve eski bir sandıkta bulduğu "İncil"i çöpe attığını öğrendiği adamın evine koşmuş... Biraz sıkıştırınca…
"Baskısı Guten mi neydi öyle birine aitti" demiş adam...
"Neeee? Gutenberg olmasın?"
Adam "Haaa… Evet oydu" demiş.
Koleksiyoncu , "Tanrı cezasını vermesin salak! İlk basılan kitaplardan birini atmışsın. Onun kopyası yarım milyon dolara gitti" deyince, "Yok yok… O kadar kıymetli olamaz" demiş adam:
"Yan boşluklarında hep notlar karalamalar vardı. Martin Luther diye biri notlar almış!.."
*********************************************************
Francis Bacon'dan
Okumaya lüzumundan fazla zaman ayırmak tembelliktir.
Onu süs için kullanmak da bir gösterişten ibarettir. Sırf onun kuralları ile hüküm vermek ise öğrencilerin yapacağı iştir.
Kurnaz insanlar okumayı küçümserler, basit insanlar ona hayran olurlar.
Kısacası, okumak bir insanı doldurur, insanlarla konuşmaya hazırlar, yazmak ise olgunlaştırır...
*************************************************************
Gong
Suçlar karşısında, suçlular kadar suçsuzlar da sorumludur…
Yasin Yasin
************************************
Günün Olayı
Türkiye'de ifade ve haber alma özgürlüğü, aşağıdan tetikçilerin, yukarıdan da politikacıların ve mahkemelerin baskısı altında...
Emre Kongar
*************************************
Günün Biberi
Kurşunların ardından gelen mahkeme kararı, “Can Dündar'la Erdem Gül”ü aşan, bütün medyayı kapsayan bir faciadır...