Bu hafta sonu, CHP’nin merkez ve dış ilçe kongreleri tamamlanmış olacak.
Bununla beraber gözler, il başkanlığı kongresine çevrilecek.
Peki, aday ya da adaylar hangi isimlerden oluşacak?
*
Bu noktada mevcut İl Başkanı
Abdülkadir Adar’ın aday olmak istediğinden Çin Halk Cumhuriyeti bile haberdar!
Ali Ünal da adaylığını açıklayarak “ben de varım” dedi.
Sinan Özkar,
Metin Tomsuk,
Erdal Çakıcıer ve
Rabia Akman’ın da aday olmak istedikleri görülüyor.
Somut bir biçimde ortaya çıkmasalar da
Atilay Dalgıç,
Recep Taşel,
Sevgi Akmen,
Mahmut Süzen,
Nuray Akçasoy ve
Emre Genç de il başkan adaylığı için adı geçenler.
*
Yukarıda aktardığım kişiler içerisinden, tahminimce dört isim çok daha şanslı.
İlki Atilay Dalgıç.
İkincisi Recep Taşel.
Üçüncüsü Sevgi Akmen.
Dördüncüsü ise Mahmut Süzen.
*
Daha şanslılar, çünkü…
Üç belediye başkanı, ortak aday arayışında.
Ortak aday olabilmenin en önemli kriteri de, aday olan kişinin bütün belediye başkanlarına ve partideki gruplara eşit mesafede yaklaşması.
Bu anlamda hem Dalgıç, hem Taşel, hem Akmen, hem de Süzen bahsettiğim kritere aşağı yukarı uyan isimler.
*
Tabii bütün bunları ifade ettikten sonra, parti için ciddi bir handikabı açıklamakta fayda görüyorum.
Nedir o?
Anlatayım…
Atama yoluyla il başkanı olan ve göreve başladığı günden bugüne kadar yaptığı ‘enteresan işlerle’ anılan Abdülkadir Adar, dayatma yoluyla aday yapıldığı taktirde, parti karpuz gibi ikiye bölünür.
Mutlaka, iki veya üç ya da daha fazla adayın olduğu bir kongre yaşanır.
Muktedirler dayatma yoluyla Adar’a oy verilmesini işaret etseler de, kralı gelse delegeyi tutamaz.
Daha açık bir şey söyleyeyim: Adar, görev süresi boyunca öyle yanlışlar yaptı ki, bu saatten sonra belediye başkanlarının desteği olmadan kendi iradesiyle aday bile olamaz!
Çünkü aday olabilecek imzayı dahi, bu delege Adar’a vermez.
*
O nedenle CHP ne yapmalı?
Partiyi birleştirecek, hizipçilik yapmayacak, herkese eşit mesafede yaklaşacak bir isim üzerinde uzlaşmalı.
Savcılık kovuşturmaya gerek bulmamış!
Geçtiğimiz haftalarda
“Serviste kadın öğretmene ve çocuğa şiddet iddiası” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Yazımın özeti şöyleydi… İnönü ilçesinde bulunan Şehit Ali İhsan Aydın İlkokulunda, servis şoförlerinden bir tanesinin bir kadın öğretmene ve çocuk yaşta bir öğrenciye sözlü-fiziksel şiddet uyguladığı iddia edilmişti. İddia eden kişi yine kadın öğretmendi ve bu noktada İsmetpaşa Polis Merkez Amirliği’ne verdiği ifadede, servis şoförü tarafından kendisine ve çocuğa şiddet uygulandığını öne sürmüştü. Kadın öğretmenin ifadesine göre şiddet uyguladığı iddia edilen kişi AK Parti İnönü İlçe Başkanı ve İnönü Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı
Gazi Mustafa Tuncer’di. Bu noktada okların hedefinde olan Tuncer, aynı zamanda hem bir servis işletmecisi, hem de servis şoförü.
*
Uzun zamandır suskunluğunu koruyan Mustafa Tuncer, dün telefonla aradı ve konuya ilişkin bilgi vermek istediğini söyledi.
Tuncer, Savcılığın, kadın öğretmenin şikayeti üzerine soruşturma açtığını ancak olaya ilişkin yeterli, somut ve kesin delil olmaması üzerine kovuşturmaya gerek bulunmadığına karar verdiğini ifade etti.
‘AK PARTİ İNÖNÜ’YÜ KAYBEDECEK DENDİ’
Kendisinin de iki kız çocuğu babası olduğuna da vurgu yapan Tuncer, şöyle devam etti: “Bakın ben, seçimle gelen birisiyim. 20 yıldır oda başkanlığı yapıyorum. Yine AK Parti’nin ilçe başkanlığını yapıyorum. Vatandaşlarımız teveccüh etmeseler, bana güvenmeseler ve sevmeseler bu görevleri niye versinler? Bir de şunu söyleyeyim. AK Parti İnönü’yü kaybedecek dendi. Peki, biz ne yaptık? Gece gündüz çalışarak partimizin belediyeyi kazanmasını sağladık. Yani demem o ki, bizim İnönü’de bir yerimiz ve karşılığımız var.”
*
Mustafa Tuncer’in açıklamasını okudunuz.
Özetle…
Kadın öğretmene ve çocuğa yönelik ‘şiddet iddiası’ ispatlanamamış.
Savcılık iddiayı çürütmüş, bununla beraber Mustafa Tuncer aklanmış.
Tabii şiddet iddiasının sahibi olan kadın öğretmen, söz konusu savcılık kararına Bilecik Sulh Ceza Hakimliğine başvurarak itiraz edebilir…