Daktilonun tuş sürçmesi

Daktilonun tuş sürçmesi

17 Mart 2014 09:21
A
a
Sütiş Eskişehir
Görüşler
 
Daktilonun tuş sürçmesi
 
"Erdal İnönü"yü severdik...
Babasının o çatık kaşlarının aksine yüzü hep gülerdi...
Ne demişlerdi?
"Deniz Gezmiş'i saklamışsın..."
"Belki doğrudur" diyordu:
"Çünkü psikopat diyorum, pis köpek anlıyorlar!"
………
"İbrahim Gerede" dostumuz, "Ve kadınlar ve siyaset" başlıklı yazısında "dil sürçmesine" de değinmiş...
Erdoğan'ın Eskişehir mitinginde söylediği "Ben çocuklarıma helal lokma yedirmem!" sözlerinden esinlenmiş olmalı...
Ünlü davranış bilimcisi “Freud"un savını anımsatmış:
"Dil sürçmesi yoktur. Bilinçaltında saklanan bir gerçeğin, bilinçsiz bir anda ağızdan kaçırılması vardır..."
Gerede'nin, bu konuda verdiği örnek de “cuk” oturmuş :
-1970'li yıllarda yapılan bir "Uluslararası Barış Konferansı"nda ABD Başkanı’nın ağzından kaçırdığı şu cümle hala belleğimizdedir:
"Ya barış patlak verirse ne olur bizim halimiz!.."
………
Erdal İnönü'nün o ünlü anısından "anlayış biçimi" dersini aldık...
"Gerede"de ,"Freud"un ünlü sözleriyle "dil sürçmesi" diye bir şeyin olmadığını dile getiriyor...
Neymiş?
"Bilinçaltında saklanan gerçek!"
Hey gidi günler!
Bir gün “CUK” yazdık, "ÇÜK" çıkmıştı...
Demek bizim makinenin de "bilinçaltı" işleri varmış!..
Markası "Olivetti"ydi!..
 
 
 
Bazı olgular babadan oğula geçer
 
Geçtiğimiz hafta içinde "Unutamadığımız iki büyük muhtar" başlıklı yazımıza ilgi de büyük olmuştu...
Kırmızı Toprak Mahallesi"nin uzun yıllar muhtarlığını yapan "Nevzat Yıldız" ile...
Yine Uluönder Mahallesi’nin muhtarlığını uzun yıllar yapan "İsmail Güçsüz"ü dile getirmiştik...
İkisi de artık aramızda yok...
Arayıp "teşekkür" eden ve seven dostlarıyla andık onları...
Ancak, bir telefon daha aldık ki, oldukça ilginçti...
Yazımızın son bölümünde "Beleş Halil"in eşi “Hidayet Elbir”in de Kırmızı Toprak Muhtarlığı için adaylar arasında olduğunu belirtmiştik...
Uzun yıllar Eskisehirspor'da yöneticilik yapan İşadamı "Ertan Parlatan" aradı:
"Bildiğimiz bir beleş var, o da Beleş Tevfik'ti" dedi:
"Bir yanlışlık yapmış olmayasın.. Yoksa babadan oğula mı geçti?”
“Evet” dedik:
"Halil'e babadan yadigar kaldı unvanı... Onu da spor camiası Beleş olarak tanıyor..."
Bu bilgiyi de "Gürcan Sayma"dan aldığımızı ilettik sevgili Parlatan'a...
 
Devir böyle galiba...
Doğru..
"Pek çok olgu babadan oğula geçiyor..."
Öyle ya..
"Beleş'ten atmak varken, uğraşıp çalışmaya gerek var mı?"
Hele bu devirde!..
 
Günün Sözü
İki şeye hakkım olduğuna karar verdim..
"Özgürlük ve ölüm..."
Birine sahip olamazsam ötekini isterim, çünkü hiç kimse beni canlı tutsak edemez...
Harriet Tubman
 
Günün İncisi
Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın...
Albert Camus
 
Günün Balı
Kuşkusuz düşmanlarımı hak ettim, ama dostlarımı hak ettiğimi hiç sanmıyorum...
Walt Whıtman
 
Özdeyiş
Akıl kendi başına cenneti cehennem, cehennemi cennet yapabilir...
Jhon Milton
 
Cuk
Ne kadar yüksekte olursan ol, yasalar senden de yüksektir..
"Mi acaba?"
 
Günün Sorusu
Son günlerde hep Başbakan'ın tersine görüşler veren "Bülent Arınç"a ne oldu?
Valla..
"Şeyinin şeyine bir şey olmasın da!.."
Balthör
 
Kolsuz Yaşar'dan
Zekanın şifresi "sol kulaktaymış..."
Vay beeee!
"Peki, ne olacak şimdi eski kulağı kesikler!"
 
Okul müdürünün siyaseti!
"Muzaffer Çil Anadolu Lisesi"nde okuyan çocukların velileri "Ayhan Aydner”i arayarak yakınmışlar.
Okul müdürü "Mehmet Örs", cenazesi kaldırıldığı gün yakalarına Berkin'in fotoğrafını takan öğrencileri odasında sorgulamış...
Ayhan müdürü aramış, demiş ki Örs: "Okulda "böyle siyasi olaylar olmamalı..."
Bu sözleriyle asıl siyaseti kendisi yapmıyor mu?
 
Günün Olayı
"Berkin Elvan’ın katili nerede?" diye soruluyor.
Herhalde üniformasını giymiş Berfin'e saygı için toplanan gençlere yine gaz sıkıyordu...
Akif Kökçe
 
Günün Biberi
Uluslararası Af Örgütü, "Türkiye'nin, verdiği demokrasi vaazlarındaki kuralları kendi topraklarında uygulamasının zamanı geldi" demiş.
"İmamın dediği iyi de, yaptığı iş değil!" demek istiyorlar...
Gani Yıldız
 
Günün Şiiri
 
Gemiler
Bana uzaktan bir şeyler getirin
Bana gerçekten özden güzelden
Bana denizlerden sessiz koylardan
Bana püfür püfür rüzgarlardan
Bana bakıştan bir şeyler getirin
Sökecek şafaklardan gemiler
Bana yakından bir şeyler getirin
Bana yeniden arıdan muttan
Bana enginlerden sonsuz kuşluklardan
Bana gürül gürül aydınlıklardan
Bana insandan bir şeyler getirin
Sımsıcak yarınlardan gemiler...
Rüstem Bilen (Varlık-1968)
 
 
 
Brejnev fıkrası
 
Sovyetler Birliği döneminde Moskova'ya giden bir turist, otel odasında televizyonu açıp, dört kanallı devlet televizyonunda seyredilecek program aramaya başlamış...
Birinci kanalda karşısına nutuk atan "Brejnev" çıkmış.. Değiştirmiş, ikincisinde de aynı şey... Üçüncüye geçmiş orada da.. Çaresiz dördüncüye geçmiş ve o kanalda karşısına çıkan spikerin şu sözlerini duymuş:
"Ne o, yoldaş, ötekileri beğenmedin mi yoksa?"
 
Beni birinci sınıfta yatırın
Adam trafik kazasında yaralandı ve gözlerini açtı. Duruma hemen müdahale etti:
"Beni üçüncü sınıfa yatırın."
Görevliler "Neden" diye sordular :
"Size yardım edecek kimse yok mu?"
Adam, "Bir kız kardeşim var, o da rahibe yani yoksul biri" diye karşılık verdi.
Görevlerden biri de, "Siz ne konuştuğunuzu bilmiyorsunuz beyefendi" dedi:
"Her rahibe Tanrının nişanlısıdır."
"İyi o zaman" dedi adam:
"Beni birinci sınıfa yatırın, hesabı da enişteme gönderin..."
 
Kim daha ağır?
Aile fertlerinin toplu bulunduğu bir akşam yemeğinde baba, beş yaşındaki küçük kızını kucağına almıştı...
Biraz hoş sohbetten sonra küçük kız annesine bakarak ve yüksek sesle "Babacağım" diye bağırdı:
“Ben mi daha ağırım, yoksa hizmetçi abla mı?"
 
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi