Ortak görüş ilginçti:
“İnsan, daha vicdanlı yaratılabilirdi…”
İnsanın kişiliğini, karakterini, onurunu, şerefini, her türlü içtenliğini ortaya koyan bir sözcüktür:
“Vicdan…”
Bir anlamda, içinde bulunduğu insanı sorgulamak için yaratılmış bir olgudur…
Peki, ya zaman?
“Vicdan ve zaman arasında bilinmez bir ortaklık var mıdır?”
İnsan yaşamında özel bir “denge” unsuru olabilirler mi?
Zamanın ruhu rakamsal dilimlere sığmaz...
“Ve de asla yakalanamaz!”
Ya vicdan?
“Kral çıplak gibi!”
…….
Bugün her türlü baskıya direnmeye çalışan bir grup medyamız var…
Bağırıp çağırıyoruz:
“Özgür basın susturulamaz…”
Sultanahmet bombası patlıyor, bir saat sonra valilik açıklaması:
“Yayın yasağı konuldu…”
Daha detaylı araştırma yapılabilmesi için belki doğru karar…
Yine de anlamak mümkün değil!
“Neyi, kimden saklıyoruz ki?”
…….
Gazeteciler hapiste, gözaltılar sürüyor…
Ama suçları gazetecilik değil!
Rahmetli üstat “Naci Gelendost” bir gün takılmıştı:
“Hapse girmeden gazeteci olunmaz!”
“Olur mu, doğulur mu?” derken, üstadı doğrulayan günlere geldik sanki!
Ve de merak ederiz:
“Zaman, doğadaki tüm canlılar için aynı hızda geçer mi?”
Assos’taki görüş doğruydu:
“İnsan, daha vicdanlı yaratılabilirdi!”
****
Günün Sözü
İnsanlar, kendilerine altından daha çok değer verdikleri zaman, dünya daha güzel olur…
Hobbit filminden
Özdeyiş
Düşman insana görevini, dost ise insana gücünü gösterir…
Hanri Benazus
Günün İncisi
İtibar, naradan daha değerli değildir…
Publilus Syrus
Cuk
Sakın unutma…
“Tanrı çenene göre sakal verir…”
Yahudi Atasözü
Kolsuz Yaşar’dan
“Mars’ta su varmış ama üreme yok” diyorlar…
O zaman ne işimiz var…
“Şeyimin şeyi olmadığı yerde!”
Kıssa-dan
Türkiye’de 400 bine yakın “uyuyan şirket” varmış.
77 milyona yakın “uyuyan insan”ın yaşadığı ülke için çok normaldir.
Balthör
Gerilim
Bizim çaresizliğimiz, özgürlüğü ve eşitliği yok eden bir iktidara karşı taze rüzgârlar estirecek, umudu yeşertecek yeni insanların yokluğu değil mi?
Mine G. Kırıkkanat
****
Foto: ekte (Gazeteden kestiği fotoğrafı yazının üzerine ataçla iliştirivermiş iki gözümün çiçeee… J )
Sinemanın dayanılmaz yükselişi
60’lı yılların sonlarında 12’si kapalı, 6’sı yazlık sinema vardı Eskişehir’de…
Yalaman Adası’nda sıralanırdı yazlık sinemalar…
Kapalı sinemaların “incisi” ise “Sizin”di…
Çünkü, öyle filmler gelirdi ki…
“Türkiye’de ilk kez…”
Yeni, Yurt, Lale ve sonrasında Kılıçoğlu sinemaları çok renk vermişti Eskişehir’e…
Ve yıllar yılları kovaladı…
1959 yılında çevrilen “Benhur” filmini, “Ses” dergisinde okumuştuk…
Araba yarışlarında iki figüranın yaşamını yitirdiğini öğrendik ve merakla bekledik filmi…
Nihayet 1967’de izledik…
Dünya sinemalarından yaklaşık 10 yıl sonra izliyorduk ünlü filmleri…
Ve de günümüze bakın…
“Joy” adlı film geçen Cuma günü, Londra, New York, Paris gibi illerle birlikte Eskişehir’de de vizyona girdi…
Şaka değil, aynı gün…
Bir sinemasever olarak büyük olaydır bu…
Ve de Pazar gecesi “Altın Küre” yarışmasında, “Joy” filminin kadın oyuncusu “Jennifer Lawrence” ödül aldı…
İşte bunun adıdır…
“Sinemanın dayanılmaz yükselişi…”
Adını Adolf Hitler koy
İkinci Dünya Savaşı'nda Hitler, en elit askerlerinden kurulu "SS" birliklerine özel bir emir vermişti.
İşgal ettikleri her yerde karşılarına çıkan genç kadınlara tecavüz edeceklerdi. İşlerini bitirdikten sonra da ayağa kalktıklarında bir Nazi selamı vererek bağıracaklardı:
"Dokuz ay sonra bir oğlun olacak. Adını Adolf Hitler koy. Heil Hitler...”
Fransa'da görevli bir SS askeri, kentin dışında kırda yürürken, karşısına çıkan solgun ve zayıf genç kızı bek beğenmedi ama, Führer'in emrini hatırladı. Kızı hemen bir ağacın dibine yatırdı. İşini bitirdikten sonra ayağa fırladı. Topuklarını birbirine çarptı, sağ kolunu havaya kaldırdı ve bağırdı:
"Dokuz ay sonra bir oğlan çocuk doğuracaksın. Adını Adolf Hitler koy. Heil Hitler..."
Kadın yattığı yerden yanıt verdi:
"Dokuz gün sonra bir hastalık hissedeceksin. Adını frengi koy.. Vive la France!.."
Figaro'nun Düğünü
Temel, opera binasının müdürüne gitmiş ve "Ben burada oğlumun sünnet düğününü yapmak istiyorum, kirası ne kadar?" diye sormuş…
Müdür gülümsemiş ve "Burada düğün falan yapılmaz" demiş. Sinirlenen Temel, kapıdaki afişi göstermiş:
"Öyleyse neden orada Figaro'nun Düğünü yazıyor!"
****
Loyd Gegorge'nin anısı
"Loyd George", henüz mesleğe yeni atılmıştı ve bir feminist toplantısında söz aldı. Bir ara kadınlardan biri ayağa kalkarak seslendi:
"Eğer benim kocam olsaydınız, kuşkusuz sizi zehirlerdim!"
Konuşan kadının çirkinliğini gören George "Merak etmeyin” dedi:
“Siz benim karım olsaydınız zehri gözümü kırpmadan içerdim!"
****
Günün Şiiri
Elma ağacı
Senin kapında biter yolculuğum
Bilirim geldiğimi lambalardan
Sokaklar elma ağacı
Yollar elma ağacından
Evlerin elma kabuğundan kiremitleri
Yüzünün rengi damlardan
Sen zengin, sen kayıtsız, sen hesapsız
Büyük mirası kalmış Havva’dan
Uçmuş utancının incir yaprağı
Bilirim geldiğim sokaklardan
Oyulmuş vücudun ki bir heykel
Tepeden tırnağa elma ağacından…
M. Celal Ertuga (Varlık-1958)
****
Tarihle yüzleşmek
Son günlerde çok duyduğumuz öneri:
"Tarihle yüzleşelim…"
Acaba toplum olarak gerçeklerle yüzleşme yeteneğine sahip miyiz?
Bunu becermek için önce toplum olarak eleştiriye hoşgörülü, özeleştiriye yatkın olmamız gerekir…
Ülkede önce…
“Basın, düşünce ve ifade hürriyetinin bulunması gerekir.”
Görüldüğü gibi, kolay iş değildir tarihle yüzleşmek…
****
Günün Olayı
Bunların din anlayışına göre, okulda öğrencilerin yan yana oturması ve nişanlıların al ala gezmesi dışında her şey serbest…
Akif Kökçe
Günün Biberi
İdamı cezaları arasından çıkaran bir ülkenin, nerede olursa olsun bütün idamlara aynı şekilde karşı çıkması gerektiği kanısındayım…
Yaşar Yakış (Dışişleri eski Bakanı)
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...