Cumhuriyet Şehidi

Görüşler

Tarih 23 Aralık 1930..

Dile kolay, tam 83 yıl geçmiş ama duydukça tüyleri ürperten bir olay...

Menemen'de ve sabahın erken saatinde sarıklı, cüppeli ve çember sakallılar sarmıştı çarşıyı...

Batırıyorlardı:

"Ey ahali din elden gidiyor, bize kurşun işlemez, hiç korkmadan arkamızdan gelin..."

Menemen halkı şaşkın!

Önce üzerlerine iki bekçi gidiyor...

Bekçi "Hasan ve Şevki"nin üzerine ateş ediliyor ve ikisini de orada şehit ediyorlar...

İlçedeki askeri birlikten bir manga silahsız asker geliyor…

Başlarında da yedek subay asteğmen "Mustafa Fehmi Kubilay” var...

"Derviş Mehmet" liderliğindeki isyancılar, bu kez üzerlerine gelen "Kubilay"a ateş ediyor...

Yaralanan "Kubilay" yere düşüyor.

Sürünerek cami avlusuna giriyor.

Peşinden koşup yakalıyorlar.

Sonrası bir vahşet!

Ellerindeki keskin bağ bıçağı ile başını kıtır kıtır kesiyorlar.

"Kubilay"ın gövdesinden koparılan kesik başını camiden aldıkları yeşil bayrağın sopasına geçiriyorlar...

Sokaklarda gezdiriyorlar...

Kaçışan ahaliden tepki yok!

Olay yerine takviye asker gönderiliyor...

Askeri birlik, yobazların üzerine ateş açıyor. Bazısı ölüyor, bazısı yakalanıyor...

Bir bölümü de kaçmayı başarıyor...

Menemen'de sıkıyönetim ilan ediliyor...

Devlet kaçakların peşine düşüyor ve tamamı yakalanıyor. .

Sanıkların yargılanmasını General "Mustafa Muğlalı" başkanlığındaki "Harp Divanı" yapıyor.

“36 kişiye idam cezası...”

Yaşları küçük olanlar ağır hapis alıyor ve 28 kişi "Kubilay"ı katlettikleri yerde idam ediliyor...

………

Her yıldönümünde anıyoruz Kubilay’ı...

"Genç şehidimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyoruz…”

Günün Olayı

Bakanlara operasyon üzerine 46 polis müdürü görevden alındı. Aynı iktidar Gezi direnişinde   gençlerin canını alan polislere "destan yazan kahraman" diye ikramiye veriyordu...

Akif Kökçe

Günün Biberi

Bazıları soruyor:

"Polisler operasyonu üstlerine haber verselerdi ne olacaktı?"

Operasyon başlarken önlenecek, üstü örtülecekti.

Günün Şiiri

Parti

Ne verir koyu karanlıktan

Masanın üstü

Kor kristal kadehler fena

Votka  veya viski

Böyle toplantılarda bir el olmalıydı

İçkilerden önce sesizce uzanıp

İçinizde   unutulmuş lambaları

Yakmamalıydı

Büyük ağır sevinçler ortasında yoksa

Ne verir daha da içseniz

Kor kristal kadehler fena, ışıksızsanız

Behçet Necatigil (Varlık-1958)

Dul kadının mirası

Jack ve arkadaşı Bob, bir gezide fırtına yüzünden mahsur kalmışlar.   Yakındaki bir çiftlik evine gitmişler ye konuk olmak istemişler. Ev sahibi "Ben dul bir kadınım" demiş:

"Kalmanıza İzin verirsem dedikodu yapan olur..."

Hemen atılmış Jack:

"Merak etmeyin, ahırda yatarız..."

Bir yıl sonra Jack, dul kadının avukatından bir mektup almış. Arkadaşı Bob'u çağırarak sormuş: "Çiftliğinde kaldığımız o çekici dul hanımı hatırlıyor musun?"

-Evet hatırlıyorum.

"0 gece geç vakitte gidip o kadınla yattın mı?"

-Evet yattım.

"Ona da kendi adın yerine benimkini verdin mi peki?"

Bob'un yüzü kızarmışı

"Korkarım öyle yaptım..."

Aynı anda havaya sıçramış Jack ve "Sana minnettarım" dostum demiş:

Kadın ölmüş, çiftliğini de bana bırakmış..."

*********

Kurtuluş yolu

Temel’in 12 çocuğu olmuş. Karısı 13’üncüye halime kalmış, o da doğduktan sonra Temel "Fadime" demiş:

"Bu kadar çocuk fazla bize, ben artık çardakta yatacağım.”

Hemen yanıtlamış Fadime:

"Valla faydası olacaksa, ben de orada seninle yatayım bari!..”

Günün Balı

Parasını bankada saklamayan tek banka müdürüne sahibiz… Bakınız Halkbank...

Tweetlerden

Kıssa-dan

Görevden alınan polisler kanuna uyup sır tutmakla suçlanıyor.

Birkaç hafta önce de "Mehmet Baransu" vatan haini ilan edilmişti.

Onun suçu neydi?

"Devlet sırrını açığa vurmak..."

Günün Sözü

Anlaşıldı... Andımız, içinde geçen "Türküm” sözcüğü için değil. "Doğruyum" sözcüğü için kaldırılmış...

Günün Sorusu 

“Soruşturmanın selameti için bakan çekilsin"   diyorsun da… Niçin "Soruşturmanın selameti için iktidar çekilsin" demiyorsun?

Bekir Coşkun

Günün İncisi

Emniyet’te yapılan değişiklikler, hükümete göre, "soruşturmayı hızlandırmaya" yönelik…

Yalandan kim ölmüş ki...

Cüneyt Arcayürek

Üniversitede CHP meşalesi!..

Önce yeni rektör Prof. Dr. "Naci Gündoğan"ı kutlayalım ve başarılar dileyelim...

Gelelim bir haftadır sakladığımız gazetenin haberine...

Aday adayları belirlendikten sonra Akit gazetesinin 16 Aralık 2013 tarihli sayısında "Rektör üniversitede CHP meşalesi taşıyor!" başlıklı bir haber yayımlandı.

Fotosuyla beraber...

Neymiş?

"Anadolu Üniversitesi Rektörü Davut Aydın ile mali işler yardımcısı Naci Gündoğan ve Hukuk Fakültesi Dekanı Ufuk Aydın alkol masasından kalkmazlarmış!.."

Rektör Aydın, Kılıçdaroğlu'na gönderdiği mektupta "Dededen CHP'liyiz" mesajını verip eklemiş:

"Ülkemizde pek çok kurumun, yolsuzluk batağına saplandığı bir dönemde, yolsuzluklara karşı isyan etmekle, altı oka bir ok daha eklemiş oldunuz...”

Okudukça ilgimizi çekiyordu ve içimizden mırıldanıyorduk:

"Sen neymişsin be Davut Hoca?"

Peki, YÖK’teki seçim öncesinde bu haberi kim iletmiş olabilir?

“Naci Gündoğan ve Davut Aydın’ın yolunu kesmek isteyen biri ya da birileri..."

Şüphelilerden biri olmamak için de öyle bilinçli bir yanlış yapmış ki, şapka çıkarılır!...

"Davut Hoca'yı, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer atamış..."

Bir nokta daha..

Davut Hoca, daha o zamandan günümüzdeki "büyük rüşvet ve yolsuzluk" olayını görerek mi yazmış

o mektubu? “Her şeye karşın Naci Bey Rektör…

"Tekrar hayırlı olsun Gündoğan Hoca…”              

Küçük hırsızlar

Anımsayacaksınız, daha bir-iki hafta önce manşetlerdeydi haber:

"Hırsız yakalayan polise bir maaş ikramiye verilecek.”

Peki bugün olan ne?

Milyonlarca dolarlık hırsızlığı ortaya çıkaran polise ikramiye yerine ceza veriliyor.

Keşke o çağrı yapılırken hırsızdan kastedilenin "küçük hırsızlar" olduğu vurgulansaydı.

Büyük hırsızlar polise yakalanmaz, sıkıştırılırsa polisi yakalarlar…