Ayrıca bu bilgilerde, her meslek grubuna özgü cübbe tasarımlarının olduğu ve kendi içerisindeki hiyerarşiyi de ortaya koyan renk ya da semboller taşıdıkları ifade ediliyordu.
Bende bir öğretim üyesi olarak bu meslek gruplarından biri içerisinde yer aldığım için konu ilgimi çekti.
Ancak bu konuda yazılan makale ya da haberlerin çoğunda cübbenin daha çok yargı mensupları ile özdeşleştirildiği fark ettim.
Genel olarak yargı mensuplarının giydiği cübbelerin mesleğe ilişkin bazı sembolleri taşımasının yanında sıradan bir kıyafet olmadığı, vicdanın ve tarafsızlığın sembolü olduğu, yargı kimseden emir almadığı ve bağımsız olduğu içinde kimsenin önünde iliklenmesin diye “cübbenin düğmelerinin bulunmadığından” bahsediliyordu. Ayrıca yargı, kamu hizmeti olduğu içinde “cübbenin cebininde olmadığı” ifade ediliyordu.
Sonra düşündüm ki; yargı mensuplarının dışında kalan öğretim üyeleri ve din görevlilerinde mesleklerine ait farklı sembol ve renkleri taşımakla birlikte, cübbelerinin düğmeleri ve cepleri yok…
Yani cübbelerin düğmesiz ve cepsiz olması, bu meslek gruplarının ortak noktası…
O halde cübbe giymenin belli bir mesleğin sembolü olmak dışında, her üç mesleğin mensuplarına da oldukça ağır ve benzer sorumluluklar yüklediğini söyleyebiliriz.
Bu düğmesiz ve cepsiz cübbeler; adaleti sağlayan yargı mensuplarının, aklı ve düşünceyi temsil eden bilim/sanat insanlarının ve dini/vicdani değerleri toplumla buluşturan din adamlarının, (temsil ettikleri mesleki değerler açısından) kimsenin önünde düğmelerini iliklememelerini ve bu değerlerin maddi olarak ölçülemeyeceğini ifade etmektedir…
Elbette hepimiz büyük emekler ve çabalar harcayarak giymeye hak kazandığımız cübbelerimizi gerektiği zaman onur duyarak giyiyoruz.
Ancak cübbelerin üzerine bu anlamlar yüklendiğinde ağırlığı da bir hayli artıyor, sanırım…
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...