Coşkun Hoca'yı kovalım mı?

Eskişehirspor'da sanki yeterince sorunu yokmuş gibi, futbolcular da antremana çıkmadılar. Bilindiği gibi daha önce de futbolcularımız Osman Taş yönetimini protesto ederek antremanlara çıkmamışlardı. Başkan Taş'ın bu durum karşısındaki tepkisinin de çok ser olduğunu hatırlıyoruz. Osman Taş futbolcuların 'Birileri' tarafından organize edildiğini, kendisinin sırtından hançerlendiğini savunmuştu. Daha sonra yönetim kurulu arkadaşları tarafından da yalnız bırakılan Taş evvela istifa etmiş, daha sonradan istifa etmekten vazgeçmişti. Yönetimin aldığı kongre kararını tanımadığını ifade ederek, daha sonradan da bu kararı onamıştı. Bunun üzerine de kabak, Fuat Çapa'nın başında patlamıştı. Fuat Çapa önce kulüpten kovulmuş, üzerine de bu parasızlıkta kendisine tazminat ödemek zorunda kalmıştık. Daha sonra da Coşkun Demirbakan'ı takımın başına getirmiştik. Fuat Çapa'ya futbolcuları ayartan yeniçeri ağası muamelesi yapmıştık. İyi ama futbolcularımız yeniden kazan kaldırdı. Demek ki kabahatli Fuat Çapa değilmiş. Peki şimdi ne yapacağız? Bu kez de Coşkun Demirbakan'ı mı kovacağız?.. Üstelik futbolcularımızın yaptığı açıklamada ileri sürdükleri iddialar, yenir – yutulur cinsten değil. Topçularımızın yedek formalarının bile bulunmadığı, yemeklerin düzenli olarak çıkmadığı, futbolcuların kiralarını bile ödeyemedikleri belirtiliyor. Hatta futbolcularımızın antremanlardan sonra duş almak için sıcak suya bile sahip olmadığı söyleniyor. Futbolcuların soğuk suyla duş alması ne demek? Yemek çıkmaması ne demek? Eskişehirspor hiç bu kadar kötü durumda kalmamıştı...

Kabukçuoğlu genç hekimleri savunmuş 

Kendisi de bir sağlıkçı olan milletvekili Arslan Kabukçuoğlu, diş hekimi öğrencilerinin yaşadığı sıkıntıları TBMM gündemine taşıdı. İYİ Partili doktor Kabukçuoğlu'nun cevaplanması istemiyle verdiği soru önergesini okuduğum zaman gözlerime inanamadım. Kabukçuoğlu sayesinde öğrendik ki meğer stajyer diş hekimleri kullandıkları malzemelerin parasını ödemek zorunda bırakılmışlar. Sıklıkla hükumetimizde paraların suyunu çektiğini belirtiyorum. Fakat durumun bu kadar vahim olduğunu ben bile tahmin etmiyordum. Düşünebiliyor musunuz mezun olup halkımıza sağlık hizmeti sunacak olan öğrencilerimize kullandığı eğitim malzemelerinin paraları ödetiliyormuş. Allahım beter günlerden saklasın bizleri...
 

Yok hükmünde 

ABD Temsilciler Meclisi Türkiye aleyhinde iki ayrı karara imza attı. Bu kararlardan birincisi Ermeni soykırımı yalanları hakkında, ikincisi de hükumet üyelerinin Amerika'daki mal varlıkları hakkındaydı. Dışişleri Bakanlığımız ise bu terbiyesiz kararlara jet hızıyla yanıt verdi; "Kararlar bizim için yok hükmündedir..." Şimdi siyasette bazen moda olan kelimeler oluyor. Mesela bir zamanlar 'Orantısız kuvvet' vardı. Yine çok iyi hatırlıyorum, 'Sağlam irade' sözü çokça kullanılıyordu. Yine bir ara 'Sıfır sorun'umuz bulunuyordu. Şimdi de 'Yok hükmündedir' moda oldu. Ülkemiz bütün dünya tarafından cendereye alınmış ve bizim yapabildiğimiz tek şey, "Yok hükmündedir" demek. Size bir sır vereyim mi; dış politikamız bu hâliyle 'Yok hükmünde'dir..