- Milyonlarca liralık kamera sistemi kurdu.
- Kampüs giriş çıkışlarını zorlaştırarak şehir-üniversite bağlantısını kısıtladı.
- Öğrenci kulüpleri ile belediyelerin ortak iş yapmasını zorlaştırdı.
- Hukuk Fakültesi başta olmak üzere birçok fakültede görev yapan hocanın sözleşmelerini yenilemedi, yıllardır verdiği dersleri ellerinden aldı.
- Üniversitenin stratejik birimlerini, akademi kültürüyle yetişen ve Eskişehir için yıllarını vermiş hocalara emanet etmedi; şehir dışından gelen bazı isimleri söz sahibi yaptı.
- Kullandığı bazı kabul edilemez ifadelerin, üniversitenin kurucu rektörü Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’e dönük olduğu iddia edildi.
- Annesinin İzmirliler aleyhinde yaptığı açıklamalarla, iyiden iyiye eleştiri oklarının hedefi haline geldi.
- Maddi çapı büyük olan önemli bir ihaleyi, daha düşük fiyat veren şirketler olmasına rağmen, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na yakın şirketlere verdiği iddia edildi.
*
Yukarıda okuduğunuz listenin baş aktörü Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı, Anadolu Üniversitesi rektörlüğünden
‘sağlık sorunlarını gerekçe göstererek’ istifa etti!
Geçmiş olsun diyor, iyileşmesini temenni ediyor, gelecek yaşamında başarılar diliyorum.
İstifanın iç yüzü
Şafak Ertan Çomaklı, her ne kadar “istifa ettim” dese de, kamuoyuna pek inandırıcı gelmiyor. Özellikle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ‘hasım’ olan Ahmet Davutoğlu’na yakın iki şirkete maddi boyutu büyük bir ihalenin verildiği iddiası, suyu iyiden iyiye bulandırıyor. Zira YÖK’ün, Çomaklı’nın istifasına ilişkin yaptığı açıklamada ne bir geçmiş olsun dileği, hizmetlerinden dolayı ne bir teşekkür ve ne de ileriki yaşantısında başarı temennisi bulunuyor. Dahası da var! Yeniçağ’dan Fatih Ergin’in haberinde,
Çomaklı'nın, YÖK Başkanı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı 'lobilerin adamı' olmakla suçladığı, üniversite adına oldukça fazla harcama yaptığı ve bununla beraber direkt Erdoğan tarafından istifasının istendiği ifade ediliyor. Öyle ki, Şafak Ertan Çomaklı’nın, İhlas Haber Ajansı’na en son verdiği mülakatta yüksek perdeden serzenişte bulunması oldukça dikkat çekiyor. Şöyle diyor Çomaklı: “20 günde açıklanan sonuçları beş günde açıklamamız birilerini rahatsız etti. Milli yazılımlardan huzursuz oldular. Çünkü kendi yazılımları satılmayacak, Türkiye’nin verisini elde tutamayacaklar.” Dikkat edin, açıklamanın içinde yine ‘para’ işleri var. Ayrıca, ‘Çomaklı’nın rektör olmasından rahatsızlık duyanların olduğu’ ifadesi de var. Aslında bu mülakatla beraber parçalar birleşiyor ve Çomaklı’nın istifasının istendiği görüşü kuvvet kazanıyor.
Kritik yerlere atananlar Çomaklı’yı mı koruyacaktı?
Cumhuriyet ve Anadolu gazetelerinde okudunuz… Şafak Ertan Çomaklı’nın, istifasından bir gün önce ve istifa ettiği gün, kritik yerlere jet hızıyla atama yaptığı ortaya çıktı. E, haliyle bu durum, “yangından mal mı kaçırıyor” sorularına neden oldu. Hemen akabinde, YÖK tarafından vekaleten rektör olarak atanan Prof. Dr. Ali Savaş Koparal, aynı hızla, yapılan atamaları iptal etti. Bununla da kalmadı, akademik kadro atama ilanını da iptal etti.
Çomaklı tarafından alelacele yapılan bu atamalar şunu işaret ediyor olabilir: Çomaklı’nın aklında istifa yoktu. Hiç ummadığı bir anda “istifa et” denilmişse, dikkat çekmemesi için zamana yayarak yapacağı atamaları bir anda yaptı. Bununla beraber, stratejik yerlere atanan isimler, bu süreçte Çomaklı’yı kollayabilecekti. Olamaz mı? Olabilir, zira böyle olabileceği konuşuluyor…
O zihniyet katılaşarak arttı
Cumhuriyet Yazarı
Işık Kansu’nun 24 Aralık 2012’deki yazısını aynen paylaşıyorum:
“Anadolu Üniversitesinin Atatürkçü Düşünce Kulübü’nün (ADK) Cumhuriyet yazarlarının katılacağı açık oturuma izin vermediğini duyurmuştuk.
Öğrendik ki, üniversite rektörü Prof. Dr.
Davut Aydın’ın yasakçılığı bununla da kalmamış. ADK’nın Onursal Başkanı Arif Anbar, karşılaştıkları diğer sıkıntıları sıraladı:
-29 Nisan 2012’de Sabih Kanadoğlu, Ümit Kocasakal ve Eskişehir Baro Başkanı Rıza Öztekin’in konuşmacı olarak katılacağı ‘Yargı Bağımsızlığı ve Yeni Anayasa’ paneli için salon verilmedi.
-‘Persapolis’ filminin gösterim afişinde ‘bir karşı devrimin hikayesi’ yazdığı için afişi onaylamak istemediler.
-Bir etkinliğimizin duyuru brandasını ağaçtan ağaca germek istedik, ‘ip kullanmadan asın’ dediler.
-‘Devrim Şehitlerimizi Anıyoruz’ etkinliğimizin afişlerini, ‘devrim’ sözcüğü geçtiği için onaylamaktan kaçındılar.
Rektör Davut Aydın’a bir çift sözümüz var:
Korkma, sönmez bu şafaklarda Atatürk…”
*
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesinde eğitimimi aldım ve hem Prof. Dr.
Fevzi Sürmeli, hem de Prof. Dr.
Davut Aydın’ın rektörlük dönemlerine denk geldim.
Işık Kansu’nun yazısında okuduğunuz üzere, o günlerden bugünlere zihniyet değişmedi.
Değişen tek şey, o zihniyetin katılaşarak artması oldu.
AK Parti’de hangi grup etkili olacak?
Şafak Ertan Çomaklı’yla ilgili önemli bir konu daha var. CHP’lilerle haşır neşir olmayacağını atandığı gün itibariyle zaten biliyorduk. Ya AK Partililer?
Enteresandır; ne Nabi Avcı, ne Harun Karacan, ne de Emine Nur Günay’la yıldızı barışmadı. Dahası, İl Başkanı Zihni Çalışkan’la da ilişkisi iyi değildi. Daha net bir ifade kullanmam gerekirse, Çomaklı, bu saydığım isimlerin hiçbirini kazımadı! Sonuçta Çomaklı gitti, kazımadığı isimler hala görevlerinin başında. Şimdi ne olacak?
Tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki, bu dört isim, ‘anlaşabilecekleri’ bir rektör arayışı içerisinde olabilirler. Nabi Avcı, Emine Nur Günay ve Zihni Çalışkan’ın birlikte hareket ettikleri biliniyor. Harun Karacan’ın da lobisi güçlü. Acaba hangi grup, yeni rektörün atanmasında etkili olacak? Ya da, Çomaklı’da olduğu gibi saf dışı bırakılabilirler mi? Çok kısa süre içerisinde bu soruların cevabını öğreneceğiz…
Hasan Gönen’den sonra…
Hatırlarsınız… Geçtiğimiz yıllarda, Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde ülkemizi sarsan berbat bir olay yaşanmıştı. Psikopatın biri, göz göre göre, katliam yapmıştı. Bununla beraber, dönemin rektörü Prof. Dr.
Hasan Gönen’e istifa çağrıları yağıyordu. Hatta MHP Lideri
Devlet Bahçeli dahi, grup kürsüsüne çıkıp “istifa et” demişti. Gönen, istemeye istemeye istifasını sunmuştu. İstifa açıklaması yaparken de, serzenişte bulunmuş ve “ne dedilerse onu yaptım” şeklinde konuşmuştu. Detay vermemişti, kimin ne söylediğini açıklamamıştı. Bugüne geldiğimizde, eleştiri oklarının hedefinde olan Şafak Ertan Çomaklı da istifa etti. Son açıklamasında, yaptığı işlerden birilerinin rahatsız olduğunu, huzursuz olduğunu söyledi
. Ancak kimlerin rahatsız ve huzursuz olduğunu dillendirmedi. Kısacası… Eskişehir’de üst üste iki rektör, tartışmalı bir biçimde istifa etti!
Ali Savaş Koparal aday olacak mı?
Anadolu Üniversitesi rektörlüğüne, şu an için, Prof. Dr.
Ali Savaş Koparal’ın vekaleten atandığını biliyoruz. Bu noktada, elimizde şu bilgi var: Ali Savaş Koparal, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi ve Anadolu Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr.
Naci Gündoğan’ın yardımcısıydı. Aynı Koparal, Prof. Dr.
Şafak Ertan Çomaklı’nın da yardımcısıydı.
Yani Koparal, rektör yardımcısı olarak, hem Gündoğan’ın hem de Çomaklı’nın yaptığı işlerden sorumlu. Bu bilgiyle beraber akla gelen iki soru var: Koparal, üniversite için bir emniyet supabı mı? Yoksa işin içinde başka bir ‘şey’ mi var? Her neyse…
Edindiğim bilgiye göre, Rektör Vekili Koparal, rektör adayı olmak istiyormuş! Ancak aday olmak için YÖK’ten ‘kesin atama sözü’ bekliyormuş. Bu anlamda Naci Gündoğan devreye girmiş. Bakalım ne olacak?
Yeni rektör nasıl olmalı?
Bence Anadolu Üniversitesine atanacak rektör, şu özellikleri taşımalı:
- Bayrağımıza, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı olmalı.
- Akademi kültürüyle yetişmiş, Eskişehir’i tanıyan biri olmalı.
- Liyakatli olmalı.
- Yani, “gelen gideni aratır” dedirtecek biri olmamalı.