“Ben nasıl dünyaya geldim baba?”
Baba yanıt vermiş:
“Leylek getirdi oğlum”
Can devam etmiş:
“Ya sen nasıl geldin baba?”
Baba aynı yanıtı vermiş:
“Leylek getirdi oğlum”
Çocuk yine sormuş:
“Ya dedem?”
Baba sinirlenip öfkeyle:
“Onu da leylek getirdi” deyince:
“Vay canına” demiş küçük Can:
“Ailede üç kuşaktır cinsel ilişki yok demek ki?”
***
Siyasi partilerde adımlar sıklaştı.
Ekiplerin biri gidip biri geliyor.
Milletvekili adaylarının arkasında partililer:
“Onlarla birlikte, hop oturup, hop kalkıyorlar .”
Kaybedecek zaman yok.
Konuştuğum partililer:
“Kazanacağız” diyorlar.
Soruyorum:
“Üç milletvekilini kim çıkaracak.”
AKP’liler de, CHP’liler de yanıt veriyorlar:
“Biz çıkaracağız.”
Gerçekten ilginç.
Eskişehir’de politik yarış Türkiye genelinin aynısı:
“AKP ile CHP arasında geçecek.”
***
Önceki gün Emirdağ’ına gidip geldim.
Köylerde pek belli değil.
Ama ilçede siyasi havanın rüzgârı esmeye başlamış.
Havanın nasıl olduğunu tanıdıklara soruyorum.
Onlarda bana soruyorlar:
“Sizde hava nasıl?”
Emirdağ’da en çok, Cemal Okan Yüksel’i merak edip diyorlar ki:
“Eskişehir’den bir Emirdağlı aday kazanmalı.”
Hep yazıyorum.
Eskişehir’de:
“CHP ile AKP yarışının içinde Cemal Okan Yüksel ile Emine Nur Günay var.”
İki parti arasındaki fark için:
“Herkes kendine göre yorum yapıyor.”
***
Siyasi havanın ısındığı günlerde Eskişehir’de hoşuma giden bir durum var:
“Gerek partililer, gerek adaylar ve gerekse parti yöneticileri birbirine kırıcı bir söz kullanmıyorlar.”
Eleştirilerin de bile:
“Kimse kimseye olumsuzluk içeren bir yorumda bulunmuyor.”
Bunu anlattığımda AKP’li olduğunu bildiğim bir tanıdık şöyle dedi.
“Sel gider kum kalır. Neden birbirimizi kıralım.”
Ardından da ekledi:
“Seçim biter, bizim komşuluğumuz bitmez.”
İşin doğrusu da bu galiba:
Arada demokrasi olduğuna göre.
Siyasi partiler hizmet için yarıştıklarına göre:
“İnsanlar neden birbirini kırsınlar ?”
Okurumuzun söylediği gibi:
“Seçim biter ama komşuluk bitmez değil mi?”
//////////////////////////
Günlerin getirdiği
Madem öyleydi
Özellikle AKP çevrelerinde “üçüncü milletvekili için” yorumlar sürüyor. Deniyor ki; “Üçüncü milletvekillini biz çıkaracağız.” Ardından ekleniyor; “Bir hata sonucu CHP’ye giden oylarımızı geri alacağız.” CHP’de ise soğukkanlı bir duruş var. Konuştuğumuz yöneticiler “Üçüncü milletvekilimiz garanti. Dördüncüyü zorlayacağız” yorumunu yapıyorlar. Dahası CHP’nin yeni İl Başkanı Sinan Özkar, kesin konuşuyor: “AKP’de bir telaş var. CHP’nin soğukkanlı duruşunu engelleyemeyecekler. Üçüncü milletvekilliğimiz garanti. Dördüncüyü zorlarız.” Gerçekten ilginç. AKP’nin sürükleyici ismi Harun Karacan olarak yorumlanıyor. Karacan, üçüncü sıradaki Emine Nur Günay’ı sürükleyecek deniyor. Dün sabah arayan bir okurumuz aynen şöyle dedi; “Madem AKP’de Emine Nur Günay’ın kazanması isteniyor. Harun Karacan’a sürükleyici filan deniyor. Merak ediyorum. Karacan neden üçüncü sıraya konup, Emine Nur Günay niçin ikinci sıraya getirilmedi. Böyle olsa üçüncü sıradaki Karacan’ın, ikinci sıradaki Günay’ı sürüklemesi daha kolay olmaz mıydı?”
Olabilirdi. Ama dikkat edin oynanan oyunun adı politika. Yorumları nereye çekerseniz oraya gider.
//////////////////////
Savaş Özaydemir neden geride?
Yaklaşık sekiz-on yıl önce, Eskişehir’de ekonomik, sosyal, kültürel ve hatta politik açıdan nereye baksanız, ‘Savaş Özaydemir’in izine rastlardınız. Hemen her hafta ESO’da bir toplantı yapılır. Gazete manşetlerine girecek konular çıkardı. Eskişehir’in ekonomik, sosyal ve kültürel konuları, ESO’daki toplantılarda masaya yatırılıp tartışılırdı. Dün bu konuların tartışıldığı mini bir toplantıda soruldu. ESO Başkanı Savaş Özaydemir’in benzeri konularda neden geriye çekildiğini soran bir okurumuza, bir başka okurumuz gülerek; “Yaşlandı galiba” yanıtı verince, köşemizde Sayın Özaydemir’in kulağını çınlatalım dedik. Gerçekten işin arkasında yaşlılık mı var, yoksa bilmediğimiz başka nedenler mi?
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...