Dün Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan’a uğradım. Pazartesi günü yayınlanacak olan söyleşi hakkında görüşecektik. Ancak Perşembe akşamı yağan doludan etkilenen köylere ziyarete gitmiş.
Odasında oturan 5 üretici vardı. Onlarla yarım saat kadar sohbet ettim.
Üreticilere şunu sordum:
“Neden AK Parti’den desteğinizi çektiniz? Niye bu seçimde AK Parti’ye oy vermediniz? Destek alıyordunuz. Cebiniz para görüyordu.”
Beni önce AK Parti Eskişehir il örgütünden birisi sanmışlar.
“Beyefendi burası siyaset yapılacak yer değil. AK Parti’nin yöneticisisiniz herhalde. Bizi sorguya mı çekiyorsun?” diye bozuk attılar.
“Ben AK Parti yöneticisi değilim. AK Partinin hiçbir kademesinde görevim yok. Gazeteceyim. Başkan Süleyman Bey de beni çok iyi tanır. Ben sadece sizin görüşlerinizi merak ediyorum. Sattığımız bir kilo buğday parası ile Eskişehir’de tuvalete dahi giremiyorum. Kahvehane de bir bardak çay içemiyorum diye yakınıyordunuz. Hükümetin sizin sesinize kulak vermediği için bir mesaj mı vermek istediniz?” dedim.
“TABAN FİYATLAR DÜŞÜK TUTULDU”
Kendimi tanıtınca üreticiler rahatladılar. Ama yine de konuşmak için bir şart koydular.
“Yazınızda ismimizden bahsetmezsen konuşuruz. Biz kimseyle kötü olmak istemiyoruz. Yarın hükümet kurulursa AK Parti’nin dışarıda olacağı hükümet olmaz. Bu nedenle bizi hedef alırlar yoksa.”
“Ben sizi ilk kez görüyorum. Kimsiniz? Hangi köydensiniz bilmem. O nedenle siz isminizi vermek istemezseniz bende isimsiz yazarım. İsim verseniz de gazete yazılmasını istemiyorsanız yine de yazmam” dedim.
Bu garantiyi verince başladılar anlatmaya:
“Dedikleriniz yüzde yüz doğru. Yıllardır biz bunları hep dillendirdik. Ancak ne Tarım Bakanı, ne Maliye Bakanı ne de Başbakan anlattıklarımıza kulak asmadı. Hep mazot, gübre desteği verdiklerini yüzümüze vurdular. Bu destekler verilmemiş olsa bugün tarımla uğraşan, hububat eken kimse kalmazdı. Çünkü yaptığımız masraf, sattığımız ürünün parasını bile karşılamazdı. Kimse zararına da tarlasını ekmez. İşte bak dün bazı köyleri dolu vurdu. Bazı arkadaşların tarlasındaki buğdayı-arpayı yatırdı. Bu tarlaya şimdi biçer girmez. Sigorta yaptıramıyoruz. Nedeni ise sigorta bedelleri çok yüksek olması… Sesimizi duymayan Tarım Bakanına ve AK Parti hükümetine bir uyarı yaptık. Bu uyarıdan gereken mesaj alınmaz ise bir sonraki seçimde bizi yok sayanları bizde yok sayarız.”
“HÜKÜMETİ AK PARTİ-CHP KURMALI”
“7 Haziran’da milletvekili genel seçimleri yapıldı. AK Parti 13 yıl sonra milletvekili çoğunluğunu kaybetti. Tek başına hükümet olamıyor. Seçmen koalisyon dedi. Ama şimdi meclise giren dört partide bir birlerine şartlar sunuyorlar. Bu şartları kabul etmeleri halinde koalisyon ortağı olacaklarını söylüyor partilerin genel başkanları. Siz hangi partinin hangi parti ile koalisyon yapmasını istersiniz. AK Parti bu dönem hükümet dışında kalmalı mı? CHP+MHP+HDP Koalisyonuna nasıl bakıyorsunuz?’ diye sordum.
“HDP barajı nasıl geçti biliyoruz. Ancak HDP’nin içinde olacağı bir hükümet modeli başarılı olmaz, yürümez. HDP İmralı ve Kandille temasını kesmediği sürece Türkiye Partisi olamaz. Bahçeli daha ilk günden hiçbir parti ile koalisyon ortağı olmayacaklarını açıklayarak tavrını koydu. Yanlış yaptı. AK Parti-CHP Koalisyonu ülke için daha faydalı olacağına inanıyoruz. Her iki tarafta şartlarını şimdilik bir kenara bırakmalılar. Biz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan daha ılımlı bir yaklaşım bekliyoruz. Erken seçim kimseye fayda sağlamaz. Seçmen mesajını oyları ile verdi. CHP iktidar ortağı olursa çiftçi ile verdiği sözleri unutmamalı. Üreticiler olarak yeni hükümetten tarıma biraz daha önem vermesini, taban fiyat konusunda herkesi tatmin edecek bir rakam verilmeli. Buğday ithalatı durdurulmalı. Bugün köylerde nerede ise 5’de 1 oranında da olsa tarlalar ekilmiyor. Taban fiyat tatmin ederse ekilmeyen tarlalarda ekilir.”
Üretici sıkıntılı. Taban fiyattan ve desteklerden memnun değiller. Buğday ithalatının durdurulmasını, desteklerin daha da artırılmasını istiyor.
Üretici milletvekillerinin yemininden sonra hiç vakit kaybetmeden AK Parti-CHP hükümetinin kurulmasını bekliyor.
Yüksel ilk kez diz çöktü!
7 Haziran 2015 seçimlerinde CHP Eskişehir’de pek çok seçmenin beklemediği bir sürpriz yaparak üç milletvekili çıkardı.
Seçimler öncesi sade bir seçmene,”CHP Eskişehir’de kaç milletvekili çıkarır” diye sorduğumuzda “2” diyordu.
CHP’lilere aynı soruyu sorduğumuzda, onlar ‘bu kez 3’ü biz çıkaracağız’ diyerek iddialı olduklarını üzerine basa basa söylüyorlardı.
Nitekim her ne kadar bazı CHP’liler ‘biz bu dönem HDP’ye vereceğiz’ deseler de, CHP Eskişehir’de 1946’dan bu yana ilk kez üç milletvekili çıkarmayı başardı.
Başarının sırrı nedir diye baktığımda, görmemek için kör olmak gerekir.
Birincisi 6 milletvekili adayı da öz be öz Eskişehirli. İkincisi seçim döneminde bir birlerine adeta kenetlendiler. Yapışık kardeşler gibi çalıştılar.
Üçüncüsü seçmene dokundular. Onların elini sıktılar. Sohbet ettiler. Neler istediklerini sordular. Sahte gülücük yapmadılar. Samimiydiler. Seçmenin ruhuna girdiler adeta.
Birinci sıradaki Prof. Dr. Gaye Usluer’in seçilmesi yüzde yüz garanti idi. Seçilmemesi “eşyanın tabiatına aykırı” (beklenmeyen bir olay ya da gerçekleşme olasılığı çok düşük olaylar karşısında kullanılan söz) olurdu.
İkinci sıradaki aday Gazeteci Utku Çakırözer’di. Kendisi Eskişehir çocuğu hem de Odunpazarlı idi. Uzun yıllar Eskişehir’den uzak gibi görünse de Eskişehir ile bağlarını koparmamış. Babası Eskişehir de ikamet ediyor. Baba ocağını zaman zaman ziyaret ederdi.
Bazı CHP’liler üçüncü sıra adayı Cemal Okan Yüksel’e hiç ama hiç seçilme şansı tanımıyordu. Kesin sandıkta kalacak gözüyle bakıyorlardı.
Eskişehir de doğmuş. Eskişehir çocuğu. Ancak köken Emirdağ.. Böyle olunca başta Eskişehir’deki Emirdağlılar sahip çıktılar Yüksel’e. Arkasında durdular. Her türlü desteği verdiler.
Cemal Okan Yüksel, hiçbir zaman sandıkta kalacağını düşünmedi. Zaman zaman konuştuğumuzda,’4 milletvekili çıkarırsak benim için sürpriz olmaz’ diyordu. Seçileceğine inanmıştı.
Şimdi üçü de ilk kez TBMM ile önceki gün milletvekili olarak tanıştılar. Genç milletvekili Cemal Okan Yüksel’in milletvekili rozetini Banu Yüksel takmış.
Cemal Okan Yüksel bugüne kadar birisinin önünde diz çöktü mü bilmem. Ama TBMM’ye milletvekili olarak ilk ayak bastığı gün birisinin önünde diz çökmüş. Oda küçük kızı Banu.. Cemal Okan Yüksel, milletvekili rozetini takmasını istediği kızı Banu’nun boyu babasının uzun boyuna yetişemediği için Cemal Okan Yüksel diz çökerek kızına rozetini taktırmış.
Utku Çakırözer ise gazeteci olarak çok gittiği TBMM’nin kapısından bu kez milletvekili olarak girmiş. Kaydını yaptırdıktan sonra o da rozetini hayat arkadaşı eşi Alev Sibel Çakırözer’e taktırmış.
Gaye Hocayı, Utku Çakırözer’i, Cemal Okan Yüksel’e TBMM çatısı altında ülkemiz ve milletimizin hayrına olacak konularda parmak kaldıracaklarına inanıyor, bir kez daha başarılar diliyorum.