CHP hem genel hem yerel sorunlara değinecek

CHP İl Başkanlığı Porsuk Spor Salonu'nda büyük bir tören düzenleyerek adaylarını tanıttı. Davulcuların gürültüsünden, zurnacıların zırıltısından ve sonuna kadar açılan müzik sesinden fırsat buldukça, gelişmeleri ES TV ekranlarında canlı olarak yorumlamaya çalıştık.
CHP'lileri burada tanıtım toplantısı yaptırdıkları için tebrik ederim. Bu tip toplantıların seçim kazanmakta bir etkisi olacağını zannetmiyorum. Ancak bir gövde gösterisi olduğunu da unutmayalım. Salonda iğne atsanız, yere düşmezdi. Gövde gösterinizi kalkıp da 15 bin kişi kapasiteli bir salonda gerçekleştirir ve 14 bin kişi toplarsanız, salondaki 1000 kişilik boşluk dikkat ceker.
Ancak 2 bin kişilik Porsuk Spor Salonu'na 4 bin kişi sığdırırsanız bunun adı, "CHP Salonlara sığmadı" olur. Sanırım AK Partililer buradan bir ders çıkartır. CHP İl Örgütünü asıl kutlamamız gereken şey, Genel Başkan Yardımcısı Özgür Özel'i getirmesi oldu. Sayın Özel genç ve tecrübeli bir politikacı. Bu iki özellik kolay kolay bir araya gelmez. Sayın Özel'in gelişi de CHP'nin aday açıklama coşkusunu bir kere daha artırdı. Özel'in gelmesinin ayrıca, 'Genel Merkez Eskişehir örgütünün arkasında' imajı vermesi de önemlidir.
CHP zaten bilinen adaylarını görkemli bir törenle tanıttı. İttifak adayları İYİ Partili Serdar Ulucan ve İYİ Partili Hüseyin Cantaş da CHP'liler tarafından alkışlandı. Ancak aynı partinin İl Başkanı Ramis Tunca'ya yapılan alkışlar cılız kaldı. Demek parti tabanı müttefikleri İYİ Parti'ye biraz soğukmuş. Bu soğukluk ileride CHP – İYİ Parti tartışmasının daha da sertleşeceğine işaret eder mi? Bekleyip göreceğiz.
Ancak tartışmaların kavgaya dönüşmesi, en çok CHP'nin başını ağrıtır. Toplantıda konuşan Yılmaz Büyükerşen laiklik, demokrasi gibi kavramlara özellikle dikkat çekti. Ayrıca rantiyecilere müsaade etmeyeceklerinin de altını çizdi. Bu sözler CHP'nin yerel ve genel sorunlara eşit ağırlıkta dikkat çeken bir propaganda süreci izleyeceğini gösteriyor. Anlaşılan CHP bir yandan AK Parti'nin laiklik ve demokrasiye mesafeli olduğunu vurgulayarak kendi seçmenlerini konsolide edecek, bir yandan da 'Rantiyecinin değil, halkın belediyesi' imajını çizerek ve ekonomik krize dikkat çekerek rakiplerinden oy devşirmeye çalışacak.

AK Parti'nin işi biraz daha zor

AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan adayı Burhan Sakallı ısrarla "Genel meseleleri bırakalım, yerel sorunlara bakalım" diyor. Bence en akıllıca yaklaşımı gösteriyor. Sanırım bu sözleri daha ziyade partisinin üyelerine yönelik. Zira AK Partililerin kapı kapı dolaşıp "Aman istikrar bozulmasın" demesi mümkün değil. Komik duruma düşürmesinler kendilerini. Ekonominin istikrarlı bir şekilde gerilediğinin hepimiz farkındayız.
Yine AK Partililerin umut vermek yerine korku vererek "Bunlar Ce Ha Pe zihniyeti. Camileri ahıra çevirir, ekmeği karneyle dağıtırlar" demesinin de Eskişehir'de bir faydası olmaz. O zaman AK Parti'nin yapması gereken en akılcı çözüm, yerel sorunların altını çizmek olur. Fakat burada da işleri çok kolay olmayacaktır. Mesela "Hoca falanca mahallenin muhtarını 18 sene ve 6 aydır kabul etmiyormuş. Bize diyalog lazım, ortak akıl lazım" diye bir algı yaratmaya çalışabilirler. O zaman da karşı taraf, "Saraydaki üç beş danışmanın Eskişehir'e dayattığı Alpu Termik Santraline bile karşı çıkamıyorsunuz. Siz ne ortak aklından bahsediyorsunuz?" diye bir cevap alabilirler. Yahut "Hükumetle kavga etmeyen belediyelerimiz olsun ki, daha çok yatırım alalım" diyebilirler. Fakat o zamanda birisi çıkıp, "Kardeşim sen şu 39 kilometrelik Alpu yolunu 5 senedir bitiremedin. Bırak bitirmeyi, kendi aranızda kavga etmekten kazma bile vuramadınız" diyebilir kendilerine.
AK Partililerin 4 çekerli ve krom kaplama jantlı arazi araçlarıyla kırsala gidip "Hoca kırsal kalkınmaya ağırlık verecekmiş boş işler bunlar. Yok sütmüş, yok mandaymış, yok domates fidesiymiş; bunlar komik işler" diye çiftçimizden oy istemelerini de tavsiye etmem. Hatta bunu 'Kesinlikle' tavsiye etmem. Evet, köylümüz geleneksel olarak sağ partilere oy verir. Fakat adamların sabırlarını daha fazla zorlayıp, sinirlerini zıplatmanın da lüzumu yok. Yapacakları en akılcı propaganda 'Kan değişikliği' olacaktır. Eğer – terbiye sınırlarını zorlamadan – "Bize taze kan lazım" derlerse, bunun kendilerine faydası olabilir. Ancak tekrar ediyorum bunu Sayın Metin Nurullah Sazak'ın söylediği gibi, "Hocamızı severiz, kendisini dinlendirelim, danışmanlığından faydalanalım" cümleleriyle ifade etmeleri gerekir. Zira seçim gerginliğinden kaynaklanan terbiyesizlikler, yapana zarar verir.

İYİ Parti – CHP – EYT ittifakı

CHP aralarında Eskişehir'in de bulunduğu pek çok ilde İYİ Parti'nin desteğini alarak seçimlere giriyor. Elbette AK Parti'nin de MHP ile ittifak yaptığını unutmayalım. Ancak Millet İttifakı'nın bu seçimlerde gizli bir müttefiki daha var; EYT Partisi. Yani Emeklilikte Yaşa Takılanlar. Elbette bu oluşum bir parti oluşumu değil. Fakat sanki bir partiymiş gibi disiplinli bir şekilde çalışarak seçimlere ağırlıklarını koyuyorlar. Nitekim CHP'liler Alaaddin Park'ta EYT'lilerle bir araya gelerek, mağdur edilen vatandaşlarımızın gönlünü almışlar. AK Parti Hükümetinin yaptığı en güzel işlerden birisi, emeklilik ve sigorta kurumuna ilişkin düzenlemelerdi. Eskiden 40 yaşında – sapa sağlam – çalışanlar bile emekli oluyordu. Bu kadar erken yaşta emekli olunması ne çalışanları ne de emeklileri mutlu ediyordu. Erken yaşta emeklilik Türk ekonomisinin bir kamburuydu. AK Parti Hükumeti – son derece cesur ve doğru bir karar alarak – neşteri sırtımızdaki kambura vurdu. Sonuçta Türk ekonomisinin beli doğruldu. Ancak emeklilik hakkını elde eden vatandaşlarımızın da haklarının korunması gerekir. Oysa ki Emeklilikte Yaşa Takılanlar diye yeni bir kavramımız oldu. Buradaki vatandaşlarımız kazanılmış haklarının korunmasından başka bir şey istemiyor. Bakalım Erdoğan Hükumeti, AK Parti Hükumeti gibi cesur davranıp, Emeklilikte Yaşa Takılanların hakkını teslim edecek mi?