Dün idari sekreterimiz Çiğdem Hanım bir mektup getirdi…
PTT aracılığıyla gelmiş…
Zarfın üzerinde gönderenin ismi yoktu…
Açtım, iki dosya yaprağına elle yazılmış mektubu okudum…
Çok ilginç bilgiler var…
Hepsini yazarsam ortalık karışır…
O nedenle özetlemeye çalıştım…
Tepebaşı ilçe başkanı ile il başkan adayının bugünden belirlendiğine şahit olduğunu yazmış…
Mektubun özeti şöyle:
“3-4 gün önce CHP’nin Tepebaşı ilçe delegesi arkadaşla bir mekâna gittik. Bir süre sonra CHP’nin il eski başkanlarından birisi ile yanında iki kişi geldi. Biraz sonra kısa boylu tıknaz birisi daha geldi. Garsona il eski başkanın yanındaki isimlerin kim olduğunu sordum. Atilay Dalgıç, Hasan Erköse olduğunu, üçüncü kişinin adını bilmediğini söyledi. Çok hararetli bir konuşma yapıyorlardı. Kendilerine uzak olduğumuz için ne konuştuklarını duyamıyorduk. Aradan geçen yaklaşık iki saatin sonunda biz mekândan ayrıldık. Çıkarken garsona ne konuştuklarını sordum. CHP Tepebaşı İlçe Başkanlığını konuşuyorlarmış. Cumartesi günü öğleden sonra CHP Tepebaşı İlçe Başkanlığı binasına gittik. Kapıdan içeri girdiğimizde bağrışmalar, küfürler veryansındı. Bunlar mevcut yönetim kurulu üyeleriydi. Vural Yörük’ün harcanmasına tepki gösteriyorlardı. Atilay Dalgıç’ın Tepebaşı İlçe, İlker Özokcu’nun da İl Başkan adayı olduklarını burada öğrendim. Bu isimlerin arkasında kamuoyunun çok yakın tanıdığı il eski başkanı olduğunu, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ı da ikna ettiğini Tepebaşı İlçe Başkanlığı binasında öğrendim. Ben ve arkadaşlarım ilk kez delege olduk. Sözüm ona demokrasinin olduğuna inandığım CHP’de de demokrasinin olmadığını öğrendim. Birileri Tepebaşı ve İl Başkan adayını belirliyor. Peki, biz delegeler ne yapacağız? Bu olaydan sonra 5-6 arkadaş bir başka mekânda çay içip sohbet ederken bir arkadaşımız geldi. ‘Beyler kongre bitti. CHP İl Başkan adayını il eski başkanı belirlemiş. Ahmet Başkana da kabul ettirmiş’ dedi. Şimdi size soruyorum. Peki, biz mahalle delegesi olarak kongre de ne yapacağız? Hani demokrasi, AKP’de aynısını yapıyor. O zaman neden onları ‘demokrasi yok’ diye eleştiriyoruz. Delege olmaktan utandım. Bazı arkadaşlarla konuştuk ve karar aldık. Tepebaşı İlçe kongresine gitmeyeceğiz. Bizleri emir kulu veya piyon gören bu zihniyetle nasıl iktidara geleceğiz. Tüm inançlarım kayboldu. Hamza Akpınar’a Tepebaşı İlçe Başkanlığı teklif edildi. Hamza Akpınar bu olanları gördüğü için kabul etmedi. Hamza abiyi bulup tebrik edeceğim bu davranışından dolayı. Atilay Dalgıç’ı bu şekilde aday olduğu için kınıyor ve vicdanı ile hesaplaşmasını temenni ediyorum.”
Mektubu gönderen ve birlikte hareket ettikleri arkadaşları dün CHP’den istifa edeceklerdi…
Edip etmedikleri konusunda bilgi ulaşmadı…
Haklı değiller mi?
Sonuna kadar haklılar…
İlçe ve il başkan adaylarını delegelerin çoğunluğunun bilgisi dışında üç-beş kişi belirleyerek, kongre günü oy istenmesi ne kadar demokratik olur?
Başkan adayları belirlenirken en azından delegelerin de düşüncelerinin alınması gerekmez mi?
Bu şekilde seçilen ilçe veya il başkanı, o ilçenin veya şehrin tümünü kucaklayabilir mi?
Tarafsız olabilir mi?
AK Parti’yi eleştirirken mangalda kül bırakmıyorlar…
Kendileri de delegenin iradesini yok sayıyorlar…
“AKP’de demokrasi yok. Birileri il veya ilçe başkanı adayını belirliyor, delegeler de seçiyor. İkinci bir adayın çıkmasına izin vermiyorlar. CHP’de parti içi demokrasi var. Bizim başkanlarımız demokratik yollarla seçiliyor” diyenler delegelere kendilerini nasıl inandıracaklar?
Bırakın kimin il veya ilçe başkanı olacağına delege karar versin…
*-*****
Yaygın basının ayrımcılığı
Geçtiğimiz hafta sonu Eskişehir Basket deplasmanda Pınar Karşıyaka’yı 74-70 yenerek üçüncü deplasman maçından da galibiyetle döndü…
Yaygın basını okuduğumda, merkezleri İstanbul’da olan televizyonların spor programlarını izlediğimde Eskişehir Basket’in bu başarısından bahsettiklerini duymadım…
Varsa yoksa Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray…
Gözleri kör, kulakları sağır olmuş bu medya kuruluşlarının spor müdürlerinin!
Eskişehir Basket, Tahincioğlu Basketbol Süper Liginde oynadığı 6 maçta 5 galibiyet 1 mağlubiyet aldı…
5 galibiyetin üçü deplasmanda kazanıldı…
Banvit’i 55-58, Gaziantep’i 118-119’la son saniye de tek basketle, geçtiğimiz cumartesi günü de Pınar Karşıyaka’yı 70-74 yendi…
11 puanla lig ikincisi…
Aldığı başarılı sonuçlarla ünlü ve köklü takımları geride bırakan Eskişehir Basket’in adının yaygın basında ve sözde büyük televizyonlarda yer almaması beni bir Eskişehirli olarak üzüyor…
Pazar günü Fenerbahçe Doğuş’u konuk olacak…
Bu maçı da kazanırsa ki ben kazanacağına candan inanıyorum…
Eğer Eskişehir Basket’in bu galibiyetini de görmezden gelip ve önemsizleştirecek olurlar ise, taraf tuttuklarını resmen ispat etmiş olacaklar…
*-*****
“Başkanlığı düşünmüyorum”
Eskişehirspor Kulübü Başkanı Sinan Özeçoğlu,” Olağanüstü Kongre de tekrar aday olmayı düşünmüyorum” diyerek son noktayı koydu…
Taraftarların yeniden aday olması için yaptıkları ziyarette de “aday olmayacağı” kararlılığını tekrar vurguladı…
Sinan Başkanın; “aday olmayacağım” demesinden sonra şehirde birileri “Halil Ünal geri dönecek” dedikoduları yapmaya başladılar…
Bu dedikodular hızla yayılınca Halil Ünal’a telefon ederek doğruluk derecesini sordum…
Almanya’da fuardaymış…
Yine de sorularımı yanıtladı…
“Abi biliyorsun son kongre de herkesi Eskişehirspor için birlik beraberliğe ve destek olmaya davet ettim. Gelin bu cenazeyi birlikte kaldıralım demiştim. O kongre de bunun sözünü almıştık. Ama gereken destek gelmedi. Yılmaz Hoca ‘Şirket Kurun’ dedi. Şirketleşseniz ne olacak? Kasanızda paranız veya mal varlığınız mı var? Biz 2013’deki kongrede seçimi kazananlara lig 6’cısı takım bıraktık. Birileri bizden daha iyi bu kulübü yöneteceklerini söylemişlerdi. Sonrasında ne oldu? Takımı süper ligden düşürdüler. Tekrar biz geldik yoktan bir takım var ettik. Süper lig şampiyonluğunu penaltılarla kaybettik. Sonrasında arkamızdan birçok laflar edildi. Tekrar dönmeyi, aday olmayı düşünmüyorum. Eskişehirliler sahip çıksınlar.”
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...