Yaşamın İçinden:
---CHP’de aday belirleme yöntemi—
CHP’nin 26 Mart 2014 yerel seçimleri öncesi çalışmaları sürerken, yurt çapında da belediye başkan adaylarının belirleme yöntemi aşağı yukarı belli olmuş.
Tutar mı tutmaz mı?
Belli değil.
Belediye başkan adaylarını CHP üç kademeli anketle belirleyecekmiş.
CHP Genel Merkezi şimdiden üç araştırma şirketi ile anlaşmış.
Gerek anketi yapacak şirket kuruluşları, gerekse kurumların hangi bölgelere dağılacakları, sır gibi saklanıyormuş.
Hatta bu iş için genel merkezde üç oda ayrılmış.
Gizli kamera ile donatılan bu odalara giriş çıkışlar denetim altına alınmış.
--//--
Yetkililer anketin üç aşamalı olarak yapılacağını söylüyorlar.
Birinci aşama sahaya çıkılmasıymış.
Anketi yapacak şirketin elemanları seçim bölgesine çıkıp vatandaşlara, isim vermeden soracaklarmış:
“CHP’den bölgenizde kimi aday görmek istiyorsunuz?”
Katılımcı CHP’den kimi aday görmek istiyorsa söyleyecek, ya da yazacakmış
Üç olur, beş olur.
O bölgeden adayları, ankete katılanlar sıralayacaklarmış.
--//--
İkinci aşamaya gelince.
Kamuoyunun verdiği yanıta ve sıraya göre katılımcılara en az 10 kişinin adı verilerek sorulacakmış:
“Bunlardan kimi belediye başkanı görmek istersiniz?”
Üçüncü ve son değerlendirmede ise, en fazla oy alıp, diğerlerine fark atan, açık ara önde olan adayın adı genel merkeze bildirilecekmiş.
Son aşamada, iki ya da üç-dört adayın birbirine yakın oy alması durumunda, en yüksek oyu alanlar tekrar halka sorulacak, adaylık kesinleştirilecekmiş.
--//--
Bana göre demokratik olan bu seçimi, bakalım CHP’liler nasıl yorumlayacaklar?
Unutmadan yazayım, bazı isimler ankete dahil edilmeden atanacaklarmış. Bunlar hakkındaki kararı, daha önce olduğu gibi, genel merkez verecekmiş. Anketin ne zaman başlayacağını bilmediklerini belirten partiye yakın çevreler, “Son hazırlıklar yapılıyor. Zamanı geldiğinde açıklama yapılır” diyorlar. .
Hakkında anket yapılmayacak adaylar olabileceğini de belirterek yetkililer “Anket sonuçları genel merkeze bildirileceği için, değerlendirmede de son söz genel merkezin oluyor” şeklinde konuşuyorlar.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Günlerin getirdiği
-Tuzluklar masadan kaldırılıyor—
İl Sağlık Müdür Vekili Dr. Kadir Demirel, kişi başına günde tüketilen tuz miktarının 4 gr olması gerektiğini belirterek ”Bunun daha fazlası kronik hastalıklara yol açar. Kronik hastalıklar son yıllarda halk sağlığını tehdit eder duruma gelmiştir. Bu hastalıklardan korunmanın tek yolu dengeli beslenmedir. Ne yazık ki, günde 4 gram tuz tüketimi yerine ülkemizde 18 gram tuz tüketilmektedir. Tuz tüketiminin azı karar, çoğu zarardır” demiş.
Tuz tüketimi konusunda İl Sağlık Müdürlüğü ve Halk Sağlığı Müdürlüğü personelinin birlikte yemek yedikleri, yemekhanelerde tuzlukların kaldırıldığını vurgulayan Dr. Kadir Demirel “Bu çalışma ile vatandaşlara örnek olmak istiyoruz” diye konuşmuş.
Aslında İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Kadir Demirel güzel bir konuyu gündeme getirmekte. Kendisini, kutluyoruz. Fazla tuz tüketiminin insan sağlığına olan zararını hep biliyoruz. Bildiğimiz halde de aşırı tuz tüketiminden vazgeçemiyoruz. Sağlık Müdürlüğü ve Halk Sağlığı Müdürlüğü yemekhanelerinde başlatılan ”masalardan tuzluğun kaldırılması” kampanyası genişletilemez mi acaba? Diğer kuruluşlar da bu olumlu çıkışa destek olamazlar mı?
--DSP’nin önceki Genel Başkanı Sezer’in çıkışı—
DSP’nin önceki Genel Başkanı Eskişehirli Zeki Sezer’in, bir konuşmasında Başbakana hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında açılan tazminat davasını kaybedince “10 bin liralık tazminat çok ağır. Bunu ödeyecek param yok. Evime haciz gelecek” dediğini belirten gazeteler, Sezer’in Beyaz TV’de yaptığı konuşmaya geniş yer verdiler. Beyaz TV’de bu konudaki soruları yanıtlayan Zeki Sezer, ” Genel başkanlığım sırasında yaşanan bir olaydır. Başbakana hakaret aklımın ucundan geçmemişti. DSP’liler beni hep eleştirir, ‘Senden genel başkan olmaz. Yeterince sert çıkmıyorsun’ derlerdi. Katıldığım bir televizyon programında ağır konuştuğumu düşünüyordum. Biraz hata yaptım diyordum. Ama program sonrasında telefon eden DSP’liler ‘Sayın Genel Başkanımız çok iyi konuştunuz. Biraz daha sert olsaydınız’ demişlerdi. Hakaret etmek kesinlikle aklımdan geçmemişti” diye konuşuyor.
Kendisinin rahmetli Bülent Ecevit’in yanında politika yaptığını da ifade eden DSP eski Genel Başkanı Zeki Sezer ”Ecevit 50 yıllık siyaset yaşamında tek kişiye hakaret etmemiş, tek gazeteciyi mahkemeye vermemiştir. Ben de bu yolu izledim. Kimseye hakaret etmedim. Böyle bir tazminat ile karşı karşıya kaldığım için çok üzgünüm” diyor.
Gerçekten Zeki Sezer için pek çok kişinin yaptığı eleştiri ”Yumuşaklığı, politikada sert çıkışlar yapmayışıydı.” Karşı karşıya geldiğimiz günlerde de bu konuyu dile getirmiştik. “Benim aldığım politik terbiye bu” demişti hep. Sayın Sezer’e kolay gelsin diyor, sağlıklı günler diliyorum.
--Bir bu eksikti—
Neymiş? CHP’de imza kampanyası başlatılmış? Ne için? Olağanüstü İl Kongresi için. Kim başlatmış? Bilen yok.
Daha önce de aynı konu yazıldı çizildi. Ama olaya adı karışanlar baktılar olmuyor “geri çekiliverdiler.” Şimdi de öyle olacak sanıyorum. Çalı dibi dövenlerin bekledikleri av çıkmadı çünkü.