Uluslararası Ahşap Kültürü Derneği (IWCS), Dünya Ağaç Günü Kutlamalarının ilkini "Wood is Good - Ağaç Güzeldir" sloganıyla 2013 yılında Tanzanya’da yapmış olup ikincisini de 2014 yılında Çin’de gerçekleştirmiş. 2015 yılında ise Türkiye’de Eskişehir’de yapılması kararlaştırılan etkinliğin başlangıç takvimi 18 Mart -25 Mart 2015 tarihleri arası olarak planlanıyor.
68 ÜLKE, 300'E YAKIN KATILIMCI
68 ülkeden 300'e yakın katılımcının buluşacağı Dünya Ağaç Günü etkinlikleri için sergi ve gösterilerin yanı sıra; çocuklar için çizim yarışmalarından ağaçlandırma etkinliklerine, ahşap oymacılığından workshoplara, sempozyumdan konserlere kadar birbirinden özel etkinlikler hazırlanıyor.
TÜRKİYE’NİN TANITIMINA BÜYÜK KATKI
Başkan Kurt, dünyanın birçok ülkesi tarafından yakından takip edilen "Dünya Ağaç Günü Etkinlikleri”nin Eskişehir'de ve Odunpazarı'nda düzenlenmesinin Türkiye'nin tanıtımı için büyük önem taşıdığını vurguladı ve,"Amacımız ahşap ile yapılan sanatla doğayı korumak adına ilgiyi ve farkındalığı arttırmak” olduğunu söyledi.
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Odunpazarı'nın, gerek tarihi geçmişi gerekse ahşap yapıları ile Dünya Ağaç Günü kutlamalarının düzenlenmesi için haritanın en anlamlı bölgelerinden biri olduğunu belirtti.
“AHŞAP SANATINI TEŞVİK EDECEĞİZ”
Etkinliğin Eko-dostu malzeme olan ahşabın kamu bilincini arttırmak ve sürdürülebilir bir gelecek için ahşap kullanımını teşvik etmek adına önemli bir misyonu olduğuna dikkat çeken Kurt, hazırlıkların büyük bir hızla devam ettiğini kaydetti.
“KENDİMİZE GÜVENİYORUZ”
Ziyarette Başkan Kurt’a,’tıpkı Tepebaşı Belediyesi’nin yapmış olduğu “Pişmiş Toprak Sempozyumu” gibi uluslar arası bir organizasyon. Bu organizasyona Eskişehir’den de katılım olacak mı?’ diye sordum.
“Profesyonel bir ekiple çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kendimize güveniyoruz. Ülkemizin tanıtımına büyük katkı sağlayacak bu önemli fırsatı en iyi şekilde değerlendireceğiz. Tüm Dünya'nın dikkatini Odunpazarı'na çekeceğiz. Odunpazarı Belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü şantiyesinde bir ekip ahşaptan eserler yapıyor. Ne yaptıklarını bana söylemediler. Bende sormadım. Benim için sürpriz olacak” diye cevapladı.
‘BEN OLSAM 5 BİN KİŞİ YIĞARDIM’
Ziyarette Cihan Yıldırım, Kazım Kurt’a,”Eskişehir’de ön seçim yapılmamasını nasıl değerlendiriyor-
sunuz” diye sordu.
“Aslında ben ön seçim yapılması taraftarıydım. Kimin ne gücü olduğunu o zaman net olarak görülecekti. Birileri parti tabanı peşindeymiş falan. Daha listeler kesinleşmedi. Kendinde o gücü bulanlar toplasın beş bin kişiyi genel merkeze götürsün. Ben olsam beş bin kişiyi yığarım Ankara’ya. Hadi götürsünler. Bırakın 500’ü 50 kişi götürsünler helal olsun. Sıyırmakla olmuyor” diye cevap verdi.
‘ÖN SEÇİMİ YAPTIRACAK ÖRGÜT YOK’
Kazım Kurt’un ziyarette söylediği şu sözler Eskişehir’de çok tartışılacaktır:
“Ben söyleyince kızıyorlar. Örgüttür bunu yaptıracak olan. Şu anda bizim örgütümüz bu işi beceremedi. Benimle, Hoca ile kavga edeceğine birbirini yiyeceğine bu güveni verecekti. Genel Başkan geldiği zaman Atatürk Kültür Merkezi’nde biz ne kavgası yaptık? Bölge Toplantısı yaptı adam. Eskişehir’e bir şey sunmaya çalışıyor. Biz orada Muharrem’in adamı mı girsin Erdal’ın adamı mı girsin Erman’ın adamı mı girsin böyle bir kavgayı şimdi genel merkez yöneticileri anlamıyor mu? Hatta birçoğu genel başkan yardımcısına il başkanını şikâyet etti. Gözümüzle gördük. Böyle bir ortamda adama ön seçim yaptırmazlar.”
VEKİL İMAMLAR KADRO BEKLİYOR
Yaklaşık bir ayı aşkın süredir Eskişehir’de görev yapan vekil imamlar haftada en az iki-üç telefon edip, sorunları hakkında ilgisiz kalmamdan dolayı sitem ediyorlardı.
Dünde telefon ettiler. Ayrıca e-posta ve mesaj göndermişler. Daha önce sorunlarını anlattıkları iki meslektaşım kendileriyle ilgilenip, köşelerinde gündeme getirdiklerini yazmışlar. Hatta meslektaşlarımın yazılarını da göndermişler.
Vekil imam kardeşlerimiz sorunları hakkında sessiz kalmamanın altında başka nedenler yattığını mı sormuşlar.
Hayır. Bir neden falan yok. İki meslektaşım yazarak, sorunlarını gündeme getirdiklerinden dolayı üçüncü baskı olacak düşüncesiyle değerlendirmeye almamıştım.
Dünkü telefon ve mesajlarıyla yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermemek adına bugün yazma gereği duydum.
Vekil imamlar şunu söylüyor:
“4 Mayıs 2005 ile 30 Haziran 2013 tarihleri arasında ‘vekil imam, vekil müezzin ve vekil Kuran Kursu’ öğretmeni olarak en az 3 ay görev yapanlarının Diyanet İşleri Başkanlığı kadrosuna alınması ile ilgili, vekil imamların mağduriyet yaşadığı iddia edildi. Eskişehir’de bulunan yaklaşık 40 vekil imamın, kadroya alamadığı öğrenildi. Öte yandan kadroların Kur’an Kursu öğretmenlerine verildiği ifade edildi. Vekil imamlar olarak iktidar partisinin Eskişehir milletvekillerine soruyoruz.
“Bütçe ödeneği olmadığı için kadro verilmediğini söylüyorlar. 2 bin imama gelince söz verildiği halde bütçede ödenek yok denildi. Anlamak mümkün değil. 15 bin öğretmen alımı yapıldı, onlara kadro verildi. 2 bin vekil imama ise bekleyin diyorlar. Bizler mağduruz. Mağduriyetimizin giderilmesini istiyoruz. Yaşları 35 ile 40’ı aşmış vekil imamlar köy-mezra demeden görevimizi yapıyoruz. Ancak kadro olmadığı için bir gün kapının önüne koyulacak olursak elimizde yapacağımız başka meslek olmadığı için kimin kapısını çalabiliriz? Aile huzurumuz kalmadı. Bu nedenle eşlerinden ayrılmak zorunda kalan meslektaşlarımız var. Milletvekillerimizden, Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nabi Avcı’dan sorunlarımızı başbakanımıza aktarmalarını talep ediyoruz. Başbakanımızın da sorunumuza sessiz kalmayacağını umuyoruz.”
KAYSERİLİ ZEKÂSI
Kayserilinin biri Ankara’ya bir toptancı mağazasına gider. Bir TIR dolusu malı satın alır. Kayserili aldığı malların parasını Erciyes dağında karların eridiği zaman verebileceğini söyler. Mağaza patronu da böyle yağlı bir müşteriyi buldum sürekli benden alışveriş yapsın ona kolaylık sağlayayım diye hay hay diyerek Kayseriliyi yolcu eder. Ağustos aylarının ortasında mağaza sahibi Kayseri’ye gider ve Erciyes dağının zirvesinde hala kar olduğunu görür. Bu sıcakta 5-10 gün içerisinde karların eriyeceğini düşünen iş yeri sahibi Erciyes dağını gören bir otelde kendine oda tutar. Her gün kalkıp dağın zirvesine uzun uzun bakar. Bir gün otel sahibi dayanamayıp sorar. Neden her gün bu dağa bu kadar bakıyorsunuz bir sebebimi var diye. O da durumu anlatır. Otel sahibi adama dönerek valla ben 60 yıldır Kayseri’deyim orada karın olmadığı bir günü hiç görmedim…
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...