CHP 2 buçuk, AK Parti 2, İYİ Parti 1 buçuk

ORC araştırma şirketi, "Bu Pazar Seçim Olsa" anketinin temmuz ayı sonuçlarını paylaştı. Buna göre Eskişehir'de CHP yüzde 35.7 ile birinci parti olurken, ikinci sırayı yazde 28.3'le AK Parti, 3'üncü sırayı ise yüzde 20.5'le İYİ Parti alıyor.

Diğer partilerin oy dağılımı ise şöyle, MHP yüzde 5,4, HDP 4.0, Deva 1.5, Saadet 1.3 ve Gelecek 1.1.

Yüzde 1'in altında oy alan partilerin ise alacağı toplam oy yüzde 2,2'ye ulaşıyor...

Bu sonuçların çok iyi analiz edilmesi lazım.

İlk önce CHP'yi değerlendirelim. CHP'de bir oy patlaması yok, ancak belirgin bir artış da gözleniyor. 28 Haziran seçimlerinde 32,3 oy alan Ana Muhalefet Partisi, oylarını 3 buçuk puan artırmayı başarmış. En yakın rakibinin 7,3 puan önünde olan CHP için "Eskişehir'de zorlanmadan birinci parti oluyor" diyebiliriz.

AK Parti ise 2018'deki 38.8'lik oyunu 28.3'e gerileterek yüzde 10'un üzerinde oy kaybetmiş. Aslında "CHP birinci parti oldu" demektense, "AK Parti zorla ikinci parti olmuş" demek daha doğru. 2018'de yüzde 13.2 oy alan İYİ Parti, şu anda oylarını 20.5'e getirerek, AK Parti'yle arasındaki farkı 7.8'e indirmiş durumda.

Bu koşullar altında CHP'nin 2, AK Parti'nin 2 ve İYİ Parti'nin 1 milletvekili çıkartacağına kesin gözüyle bakabiliriz. Ancak 6'ıncı ve son milletvekilini kimin çıkartacağı ise, bıçak sırtında.

Basın özgür olduğu zaman

24 Temmuz Basın Bayramı'nı kutladık. Bizi yalnız bırakmayan ve iyi dileklerini ileten dostlarımıza teşekkür ederiz.

2'inci Meşrutiyetin ilan edildigi 24 Temmuz 1908'de gazeteler bundan böyle sansürü tanımayacaklarını açıklar. Bu tarihi de 1948'den beri Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü olarak kutluyoruz.

Eskiden İstanbul gazeteleri birer adamını Saray'a gönderir, kapının önünde esas duruşta bekler ve Abdülhamid'in adamları izin verirse o gazete basılırmış. Şimdi havuz medyası Saray'ın kapısına gitmiyor. İnternetten onaylatılıyorlar. Aradaki tek fark teknolojinin işleri kolaylaştırmış olması...

Tabii İttihat ve Terakki sayesinde sansürün kaldırıldığını düşünmeyin. Ülkemizde basın hürriyeti kısa sürer. Bu kez de basının kendisini eleştirmesinden rahatsız olan İttihatçılar, basına kendi sansürlerini getirir. Daha sonra Kurtuluş Savaşı'nda İngilizler ve işbirlikçi Saray yönetimi basına baskı yapar. Cumhuriyet ilan edilir ancak basın özgürlüğü de kısa sürer. Önce CHP muhalif basını susturur, sonra Demokrat Parti iktidara gelip tam tersini yapar. 1961'den sonra kısa süren özgür dönem, 12 Eylül'ün silindir gibi basının üzerinden geçmesiyle sona erer.

Günümüzde ise Saray'ın havuz gazeteleri dönemindeyiz. Güya "Yasakları kaldıracağız" diye iktidara gelenler, hiç olmadığı kadar ağır bir yasakçı zihniyeti hayata geçiriyor. Türk Basını adına ayrı bir utanç dönemindeyiz.

Bu süre içinde basın da hep masum değildi elbette. Mesela Tanin Gazetesi'nin baş yazarı Hüseyin Cahit Yalçın, her hükûmete baskı yaparak, susmak için para almayı başarmıştır. Ona bir tek Atatürk hak ettiği cevabı verebilmiştir. Tabii Hüseyin Cahit öteki dünyadan kalkıp da gelse, koşarak ellerinden öperiz. Çünkü günümüzün gazetecilerinin elleri daha kirli. Nagehanları, Hâdi – Süleyman "Gubidik Kardeşler"i, Kabataşçı Fuatları veya "Soy ismiyle müsemma" Küçük karakterli adamları görüyoruz. Hepsinin ağızlarından lağımlar akıyor...

Günün birinde özgür bir Türkiye'ye kavuşacağımıza eminim. Çocukların yurt dışına kaçmak için çabalamadığı bir Türkiye yakındır. Basının özgür olduğu gün, Türkiye'nin de mutlu olacağı gün olacaktır.