Herkese merhabalar bu hafta Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun 2016 yılında basılan Casus romanı ile yazıma devam ediyorum.
Herkese merhabalar bu hafta Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun 2016 yılında basılan Casus romanı ile yazıma devam ediyorum. Coelho ile ilk tanışmam Simyacı kitabı ile olmuştu. Simyacıyı çok severek okuduktan sonra yazarın diğer kitaplarını da okumak istedim ve bu sayede Casus ile tanıştım. Öncelikle şunu söyleyebilirim ki yine su gibi bir çırpıda okuyup bitireceğiniz belgesel tadında bir kitap Casus. Gerçek bir yaşamdan uyarlanıp kurgulanan bu kitabı yazar bize üç bölüm halinde ele almış. Gelin birazda konusundan bahsedelim.
Mata Hari, Hollanda’da zengin bir ailenin kızı olarak dünyaya gözlerini açar fakat sonralardan babasının iflasıyla tüm hayatı alt üst olur bir de üstüne annesinin ölümü ve sonrasında okul müdürünün tacizine uğraması gibi kötü olaylardan sonra tek kurtuluşu evlenip hayatını düzen sokmakta bulan Mata Hari bir gün gazetede gördüğü şaka amaçlı yapılan ilana cevap verir ve bir yüzbaşıyla tesadüfi bir şekilde evlenir. Bu evlilikte onun için kurtuluş değildir. Defalarca şiddet gören Hari özgürlüğe olan merakıyla ve dansçı ruhuyla mutluluğu bulmak için eşinden boşanıp ülke ülke gezmeye başlar. Eğitimli bir kadın olan Hari gücünün farkına varır dilediği hayatı sürmektedir ta ki savaş başlayana kadar. Bu defa da öğrendiği sava dersini gezdiği ülkelerde sergilemesinden dolayı Alman İmparatorluğu için casusluk yaptığı düşünülür ve casus olduğuna dair hiçbir delil olmamasına rağmen kendini ispat edemez. Bu özgür kadın o kadar dikkatleri üzerine çeker ki hükümet dahi üzerinde bin bir oyunlar çevirir. Ama o, o kadar cesur bir kadındır ki son nefesinde dahi gözlerinde korkunun zerresi yoktur.
Özetle…
Kitap casus olduğu düşünülen Hari’nin avukatına yazdığı mektuplardan oluşuyor. Hayatın anlamı hakkında bizlere ders verirken aynı zamanda ataerkil toplumda var olmaya çalışan kadılarımızın yaşadıklarını da bizlere Hari karakteri üzerinden aktarıyor. 20.yy’da karmaşık olan toplumsal yapıdan kendini soyutlamaya çalışan ve dansçı kimliğiyle özgürce toplumda mücadele eden bir kadının önüne çıkan engeller hiçte yabancı değil aslında. Hepsi hayatın, hayatımızın içinden… O yüzden çok anlamlı bir kitap. Mata Hari ile hala tanışmayanlar için muhteşem bir hafta sonu tavsiyesi.