Çapa ile yola devam edilmeli

Eskişehirspor yönetimi ile Fuat Çapa'nın arasında esen sert rüzgarlar, fırtınaya dönüştü. Fuat Çapa geçen sene kulübümüzün kümede kalmasında önemli bir rol oynamıştı. Aynı Fuat Çapa geçen seneden beri çalıştırdığı futbolcuları çok iyi tanıyan bir isim. Dolayısıyla Eskişehirspor'un teknik direktörü olmasında fayda var. Bilindiği gibi daha önce Sayın Çapa haddini aşarak yönetim ve özellikle Başkan Osman Taş hakkında sert açıklamalarda bulunmuştu. Bunun üzerine derinleşen kavga neticesinde Osman Taş meseleyi "Ya o, ya ben" noktasına getirdi. Şimdi Eskişehirspor'un sorunu saha içinde kötü yönetilmek değil. Saha dışında kötü yönetiliyoruz. Çapa'nın kovulup yerine bir başka teknik direktörün gelmesi hiç bir sorunumuzu çözmeyecek. Üstelik Sayın Çapa'yı kovarsanız, bir dolu tazminat da ödemeniz gerekecek. Sanki yeteri kadar borcumuz yokmuş gibi, yeni bir borcun altına imza atacağız. "Ben onun tazminatını cebimden öderim" sözü bir şey ifade etmiyor. Eğer cebinizde fazladan para varsa, buyrun futbolcularımızın borçlarını ödeyin. Yöneticilere düşen duygusal değil, mantıklı hareket etmektir. Fuat Çapa'yı sevmezseniz sevmeyin. Fakat yola bu isimle devam etmekte fayda var.

Tam olarak bunu istiyoruz

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye genelindeki 30 Büyükşehir Belediye Başkanını Saray'a davet etti. Duyduğumuz kadarıyla mazereti olan Hatay Belediye Başkanı hâriç 29 Belediye Başkanımız Sayın Erdoğan'la görüşme fırsatı yakalamışlar. Toplantının hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ederiz. Fakat – ne yalan söyleyeyim – ben bu tip toplantıların büyük faydalar getireceğini düşünmüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız önemli toplantılar düzenleyip, önemli açıklamalar yapmayı seven bir siyasetçi. Hattâ arada hızını alamayıp ve muhtarları toplayarak, yine önemli açıklamalarda bulunuyor. Belediye reisleriyle yapılan toplantıda da bir takım kararlar alınmış. Bunlardan biri de aralarında bir WhatsApp grubu kurulmasıymış. Artık 30 büyük belediye başkanımız birbirlerine baş parmak, doğum günü pastası, gülücük, gözünden yaş gelercesine gülmek ve alkış gibi emojileri gönderebilirler. Öte yandan yanılıyor da olabilirim elbette. Belki de söz konusu toplantı önemli bir dönüm noktası olur. Mesela İller Bankası'nın muhalif belediyelere uyguladığı ambargo kaldırılabilir. Hükumetimiz Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üzerinden, şehirlerin imar planlarına müdahale etmekten vazgeçebilir. Ya da ne bileyim; mesela Ilıca Barajı gibi halk menfaatine olan projelerin engellenmesinden cayılabilir. Allah'tan umudu kesmemek lazım... Nitekim toplantının yıldızlarından olan Yılmaz Büyükerşen daha sonra yaptığı açıklamada, "Bizim açımızdan çok faydalı, güzel, sıcak bir toplantı oldu. Belediye başkanlarımız, bizzat bakanların kendileriyle ayrı ayrı temas etme fırsatı buldu" ifadelerinde bulunmuş. Büyükerşen toplantıdan çok ümitli bir şekilde ayrıldıklarını da eklemiş. Sayın Büyükerşen'in ümitlerine biz de iştirak etmek isteriz. Aslına bakarsanız halkın seçtiği belediye başkanlarının, yine halkın seçtiği hükumetle aynı masa etrafında oturması bile Türkiye açısından güzel bir gelişme. Biz vatandaşların tam olarak görmek istediği şey bu...

Kesikbaş kendine acımasın

ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş, kendisine ait sosyal medya platformları üzerinden 12 Eylül'ü eleştirdi. Kesikbaş, "12 Eylül tarihini hiç sevmemiştim. Hala da sevmiyorum. 84-85 yıllarında ODTÜ 2.yurttaydım. Her gece yarısı uyandırılıp tüm yurt aranırdı. Düşünsenize her gece evinizde uyandırılıp arandığınızı. Hiç sevemedim 12 Eylülü. Muhtemelen bizim yaş grubunun ve biraz büyük abilerimizin en büyük travması budur" ifadelerinde bulundu. Şimdi Kesikbaş kendi gençliklerine bakıp veryansın edebilir elbette. Fakat başka nesillere bakıp avunabilir de. Mesela ben 1973 doğumluyum ve "Netekim" gözümü Kenan Evren'in bed sesiyle açtım. Üstelik bu günlere kadar nasıl geldiğimiz de ayrı bir hikaye. Çekilecek çilemiz varmış demek ki...