Yarım asrı geçen ömrümün diyebilirim ki 40 yılı sahiplendiğim hayvanlarımla geçti.
Yarım asrı geçen ömrümün diyebilirim ki 40 yılı sahiplendiğim hayvanlarımla geçti.
Altı yaşında ilk sahiplendiğim hayvan belki size garip gelecek ama civciv oldu.
Büyüyüp tavuk olduğunda akrabalarımızın müstakil evlerinde baktığım Tarçın’ımız ta ki hastalanıp ölünceye kadar.
Ardından tavşan, kuş, balık, köpek ve kedilerim…
İlkokul çağlarımda sokağımızın Boncuk’u ilk kedim olmuştu, bakımını üstlenmiştim.
Sonrasında evimizin ilk can dostu Kuki…
Aramızdan ayrıldığında bile ailemizden ayırmadık.
Aile mezarlığımıza defnettik.
Sonraları hep kedimiz oldu. Bir daha köpek sahiplenmeye cesaret edemedik.
Kuki’nin acısı yüreğimizi dağlamıştı.
Halen fotoğrafı duvarımızda asılı…
Şimdilerde 19 Mayıs’ta 6 yaşına giren Leo’muzla mutlu mesut yaşıyoruz.
Hani bir söz vardır bilirsiniz…
“Hayvan sevmeyen insan sevmez” diye…
Altına imzamı atarım.
Son günlerde en fazla tartışılan konuların başında gelen AK Parti’nin sokak hayvanlarına yönelik hazırladığı yasa tasarısında yer alan “bir ay içinde sahiplenilmeyen sokak hayvanlarının uyutulması” meselesi üzerine bu yazıyı yazmak elzem oldu.
Bir hayvan sever olarak bu tasarıyı hazırlayanları vicdansızlıkla suçluyorum…
Avrupa normları dikkate alınarak hazırlandığı öne sürülen tasarıda unutulan en önemli ayrıntı…
Bu ülkelerin uyutma uygulamasından önce sokak hayvanlarını kısırlaştırdıklarıdır.
Uzun yıllar kısırlaştırma çalışmaları sürdüren Avrupa ülkeleri sokak hayvanlarına bu yönde bir çare buluyorlar.
Barınaklar da cabası…
Eskişehir Bilecik Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Erdinç Yuva, bu konuda önemli ayrıntılara ver veriyor.
Taslak hazırlanırken Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nin görüşünün alınmadığını vurgulayan Yuva, “Sahadan ve bilimsellikten uzak, uygulanması mümkün olmayan, toplum vicdanını rahatsız eden değişiklikler içeriyor. Veteriner hekimler olarak bizler bu yasa çıksa da ötenazi yapmayacağız” diyor.
Bir veteriner hekimden beklenebilecek en güzel yaklaşım…
56 VETERİNER HEKİM ODASININ ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
-Büyükşehir Belediyelerinde Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve diğer belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlüğü kurulmalı.
-Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve Veteriner İşleri Müdürlüklerinde nitelikli ve yeterli sayıda personel istihdamı sağlanmalıdır.
Geçici Bakımevi kapasitesini karşılar sayıda veteriner hekim, hayvan sağlığı yardımcı personeli ve işçi personel bulunmalıdır. Bu konuda standartlar oluşturulmalıdır.
-Sahipli hayvanlar da dahil olmak üzere kontrolsüz üreme ve denetimsiz ticari satışların önüne geçilmeli, üretim yapılacaksa ilgili bakanlığın denetimi ve mutlaka veteriner hekimlerin denetimi ve onayıyla yapılmalıdır.
-Çevreye uyum gösteremeyen, yaşlı, zayıf, engelli vb. köpekler ve kediler sahiplendirilinceye kadar veya hayatları boyunca bakımevlerinde kalmalıdır.
-Sokağa terk edilen hayvanlara ilişkin hayvan sahiplerine ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır.
Aklın yolu bir.
Vicdansızlık yapmayın!
Müfredata bak!
AK Parti iktidarının yandaş sendikalarının dişe dokunur gelir bir eleştirisi olmadığından onları bir kenara bırakarak…
Mille Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından onaylanan yeni müfredatın sakat, eksik, dindar nesil yaratma amaçlı yönlerini bir kez daha vurgulamak gerekirse eğer…
KESK’e bağlı Eğitim Sen’in müfredat eleştirilerine kulak verirsek eğer…
“Bireycilikle, milliyetçilikle, dini değerler ve rekabetle yoğrulmuş, bilimsel, sanatsal, estetik yönden sığ, büyük ölçüde dini kural ve referanslara dayanan bir dilin kullanıldığı eğitim müfredatının çocuklarımıza verebileceği hiçbir olumlu şey yoktur.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni müfredatının düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen ve yorumlamayan robot ve ruhsuz nesiller yetiştirmek amacıyla hazırlandığı ortadadır. Mesele bilim ve demokrasi değil, çağdışı davadır. Öğretim programlarında bilimsel eğitimle ilgili olan pek çok nokta özenle ayıklamaya tabi tutulurken, iktidarın inşa etmekte olduğu ‘yeni rejim’i ve onun 2023 vizyonunu merkez alıp, açık ve gizli (örtük) amaç ve değerleri programlara ustaca yerleştirerek kendilerince dini ve milli bir müfredat oluşturulmak istendiği açık.
Eğitimin bütün kademeleri (okul öncesi eğitim dâhil) dini ve milli yaklaşımla yeniden düzenlenirken, okulların eğitim kurumu olmaktan çıkarılıp, öğrencilere itaat ve sadakat kültürünü aşılayan birer terbiye ve ıslah merkezi haline getirilmesi hedeflenmektedir.”
Sorgulamayan, dindar ve itaatkar nesiller yetiştirme çabası AK Parti iktidarının ömrünü uzatır mı?
Pek mümkün görünmüyor.