Sadi Seda yazdı
Belediyelere camilerin temizliği için ses çıkartılmıyor, ama okulların temizliğini yapmak isteyince ‘giremezsiniz’ deniyor…
“Camiye” girmesinde sakınca yok, “okula” girmesi sakıncalı…
Bunu anlamak mümkün değil!
Üç gün önce Hamamyolu’ndaki parkta yapılan düzenlemeyi denetlemekte olan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile karşılaştık…
Parkı dolaştık, yapılan çalışmalar hakkında müteahhit ile birlikte bilgilendirdi…
Makamında çay içtik sohbet ettik…
“Başkanım çocuğumu okula kayıt yaptırırken nerede çalıştığımı sordular. Bende Odunpazarı Belediyesi’nde çalıştığımı söyleyince belediyeden fotokopi kâğıdı, toner ve temizlik malzemeleri desteği istediler. Bende başkanıma iletirim dedim. Sizi bunun için rahatsız ettim” dedi…
Kazım Başkan, memurun anlattıklarını dinledikten sonra,”Milli Eğitim Müdürlüğü bizi okullara sokmuyor. Okulların temizliğini yapalım diyoruz ‘yapmayın’ diyorlar. Var ise eksiklerini ‘giderelim’ dedik ‘hayır’ dediler. Camilerin temizliğini yapıyoruz. Ufak tefek eksiklerini de gidermeye çalışıyoruz. Bizim camilere girmemize izin verenler, nedense okullara sokmuyorlar. Okulların temizliğini yapıyor, temizlik malzemesi desteği veriyorduk. Küçük tamirat işleri varsa sorunu gideriyorduk. Belediyeleri okullara sokmadıklarından temizlik, fotokopi kâğıdı ve ufak tamiratların parasını velilerden istiyorlar. Madem bizi okula sokmuyorlar, temizlik, fotokopi kâğıdı, ufak tefek arızaların parasını devlet kendi üstlensin. Neden velinin sırtına yüklüyor diye” Milli Eğitim Müdürlüğü’nü eleştirirdi…
Aslında ana hedef Milli Eğitim Müdürlüğü değil…
‘Sana söylüyorum kızım, sen anla gelinim’ misali Milli Eğitim Bakanlığına ve başbakana, cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanına gönderme…
Kazım Başkan bu konuda haklı…
Camilerin temizliğine izin veriliyor, okullara gelince “giremezsin” deniliyor…
Çünkü devletin karşılayamadığı fotokopi kâğıdı, toner, temizlik malzemeleri ve ufak tefek tamirat paralarıvelilerin sırtına yükleniyor…
Kimi okul idarecileri de eğitim-öğretim yılı içerisinde velilerden iki de bir “şu parası, bu parası” istemek yerine Okul Aile Birlikleri’nden kayıt dönemi “okul harcamalarına katılım payı” adı altında 500 ile 1000 TL arasında para alınmasını rica ediyor…
Bu yüzden de okul idarecileri, Aile Birlikleri’nin başkan ve yönetim kurulu üyeleri veliler ile karşı karşıya kalıyor…
Bazı okulların yöneticileri yüksek bağış yapan, aslında kendi kayıt bölgesi içerisinde olmamasına rağmen velilerin çocuklarını kayıt ederken, bağış yapmayan velilerin çocuklarını ise “kontenjan doldu” diye evine en yakın okula gönderiyor…
Veliler ile okul idarecileri veya Aile Birlikleri Başkan ve yönetim kurulu üyeleriyle karşı karşıya gelmelerinden dolayı zaman zaman yaşanması gereken nahoş olaylar meydana geliyor…
Milli Eğitim Bakanlığı, okulların ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor…
Bu yüzden okul idarecileri velilerden, okulun ihtiyaçlarını karşılamak için de kayıt dönemleri “bağış” adı altında “kayıt parası” toplamak zorunda kalıyorlar…
Bunun bağış değil de “kayıt parası” olduğunu Milli Eğitim Müdürleri, valiler, Milli Eğitim Bakanı, bakanlar, hatta başbakan bile biliyor…
Vatandaşın tansiyonunu düşürmek için de Milli Eğitim Bakanları,”Kayıt parası alan okul idarecilerini görevlerinden alırım, haklarında soruşturma açarım” diye hep kükrediler!
Ama kayıt dönemi parayı okul müdürünün isteği üzerine Aile Birlikleri topladıkları için bir okul müdürüne dahi dokunamadılar…
Onlar bu konuda istekliler…
*-*******
ESKİŞEHİR “ALTAY TANKI”NA TALİP
Eskişehir’in en eski fabrikalarından birisi olan, aradan geçen süreç içerisinde kendisini tamamen yenileyerek geliştiren TÜLOMSAŞ, günümüzde “Ulaştırma ve Savunma” sanayinin gözde merkezi haline geldi…
Yaklaşık bir ay kadar önce Osman Cemoğlu ile birlikte kendisini ziyaret etmiştik…
Önceki günde AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay TÜLOMSAŞ’ı ziyaret etmiş…
Genel Müdür Hayri Avcı, Emine Hoca’ya TÜLOMSAŞ’ı gezdirerek bünyesinde bulunan fabrikaların üretimleri hakkında bilgilendirmiş…
TBMM tatilde olduğu için Emine Nur Günay memleketi ve seçim bölgesi Eskişehir olduğu için bazı meslektaşları gibi günlerini şehir dışında geçirmiyor…
İlçeleri gezdi…
Sorunlar hakkında Belediye Başkanlarından bilgi aldı…
Vatandaşlarla ve esnaflarla sohbetler yaptı…
Şehirdeki sivil toplum örgütlerini ziyaret etti…
Zaman zaman cadde ve sokakları dolaşarak karşılaştığı kadın-erkek, yaşlı-genç ayırım yapmadan onları dinliyor, notlar alıyor…
Daha önce Altay Tankı’nın motorlarının Eskişehir’de üretilmesi konusunda destek açıklaması yapan Prof. Dr. Günay, TÜLOMSAŞ ziyaretinden sonra basını bilgilendirirken şunları ifade etmiş:
“Eskişehir’de üretim, dizayn ve sertifikasyon anlamında bir ortaklık ile milli tankın üretiminde Eskişehir’in ön planda olacağını düşünüyorum. Bu proje için gerekli tecrübe, teknoloji, bilgi birikimi, her şey Eskişehir’de var. Ben elimden gelen desteği veriyorum, vereceğim. Eskişehir Altay Tankımızın üretimine taliptir.’’
İŞÇİLERLE YEMEK YEDİ
MÜDÜRDEN BİLGİ ALDI
Emine Nur Günay, öğle arasında TÜLOMSAŞ işçileri ile aynı masada yemek yemiş. Öğleden sonra da Motor Fabrikasına geçerek Fabrika Müdürü Nurten Dereoğlu’ndan yaptıkları üretimler hakkında bilgi almış…
Bu ziyaretle Emine Hoca, TÜLOMSAŞ’ın en tepesindeki Genel Müdürü ile tüm çalışanları başarılarından dolayı kutlarak moral verirken, imalatını gerçekleştirdikleri Van Gölü Feribot’u motorunun yüzde 85 olan yerlilik oranının yüzde yüze ulaştıracaklarına emin olduğunu, bu konuda elinden gelen desteği sonuna kadar yapacağının sözünü de vermiş…
Bir Eskişehirli ve TÜLOMSAŞ’a 30 yıl emek veren bir babanın evladı olarak Emine Nur Günay’a ve AK Parti’nin diğer milletvekilleri Kültür Turizm eski Bakanı Nabi Avcı’ya, Genel Başkan Yardımcısı Harun Karacan’a TÜLOMSAŞ’a verdikleri desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum…
Onların destekleri sayesinde TÜLOMSAŞ’ın yakın gelecekte yerli Yüksek Hızlı Tren, Tank, Tramvay ve lokomotif gibi yüksek teknoloji ürünlerinin motorlarını üreteceklerine inanıyorum…