Prof.Dr. Alper Çabuk

Çağlayan nehirler

Prof. Dr. Alper Çabuk yazdı

23 Mayıs 2017 09:30
A
a
Sütiş Eskişehir
Yaklaşık iki yıldır, Anadolu Üniversitesi ağırlıklı olmakla birlikte diğer üniversitelerden de akademislerle birlikte oluşturduğumuz bir proje grubumuz var. Olağandışı bir durum olmadığı sürece haftalık olarak bu graupta vakti olan akademislerle birlikte bir araya gelip, çeşitli bilimsel konularda tartışıyor ve farklı alanlarda bilimsel proje önerileri geliştiryoruz. Şu ana kadar bu grupla oluşturduğumuz sekiz projeden dört tanesi desteklendi ve bu projelerden biri doktora olmak üzere toplam beş tane lisansüstü çalışma çıktı. Dolayısıyla bu çalışmalar hem akademisyen olarak bizim gelişmemize katkı sağladı hem de öğrencilerimizin daha nitelikli lisansüstü çalışmalar yapabilmesi için önemli bir araç oldu.
Bu proje grubunun en önemli özelliği çok farklı meslek disiplinlerinden akademisyenlerden oluşmuş olması. Bu inanılmaz bir zenginlik katıyor çalışmalarımıza. Daha büyük zenginlik bu akademisyenlerin önemli kısmının sosyal bilimlerin farklı alanlarından geliyor olması. Prof. Dr. Naci Gündoğan hocamızdan önceki dönemde Rektörümüz olan Prof. Dr. Davut Aydın hocamız sıklıkla “sosyal bilimler ve fen bilimleri ayrı çağlayan iki nehir gibi, daha yararlı çalışmalar çıkabilmesi için bunları birleştirmek lazım” diye söylerdi. Bu çalışma grubuyla çalışmaya başladıktan sonra hocamızın ne kadar haklı olduğunu anlamış oldum. Gerçekten de biz bu grupla ayrı çağlayan iki nehri bir araya getirdik, böylece ortaya çıkan bilgilerin bir deniz oluşturmasına imkan vermiş olduk. Bu proje grubu içinde olmak bana çok heyecan veriyor, tartışmalar bana çok katkı sağlıyor…
Bu kadar çalışma olunca Gerard Piel “yayınsız bilim ölüdür” sözüne atfen çalışmalarımızı yayınlamaya da başladık. Geçen hafta içinde çalışmlarımızı paylaşmak üzere II. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu’ndaydık. Nerdeyse otuz yıllık akademik yaşamımda ilk kez bir sosyal bilimler kongresine katıldım ve daha önce katılmamış olduğuma çok pişman oldum. İnanılmaz yararlıydı benim için. Çare aradığımız insanlığın sorunlarına bir kez de sosyal bilimcilerin gözüyle algılama fırsatım oldu. Kendi kendime “Her fen bilimci yılda en az birkez sosyal bilimler kongrelerine katılmalı, hatta uygulamalı bilimlerle uğraşanlara bu zorunlu olmalı.” diye düşündüm. Öncelikle kongreyi düzenleyenleri tebrik etmek istiyorum; zira binin üzerinde bilimsel çalışmanın sunulduğu bu kongreyi oldukça başarılı şekilde tertiplemişlerdi. Muazzam bir bilgi akşını ortaya çıkarmıştı bu sayıca zenginlik. Kongre yeni bitti ama yalanı yok, gelecek kongreyi sabırsızlıkla bekliyorum.
Sık sık ifade ederim, bilim, özellikle uygulamalı bilimler, insanların yaşamına pozitif katkı sağlamıyorsa, insanların yaşamına temas etmiyorsa, bir anlam ifade etmez. İşte bu temasın etkili olabilmesinin yolu bana göre disiplinlerarası çalışmalardan geçiyor. Hele ki sosyal bilimlerle fen bilimlerinin bir araya gelmesi bu anlamda bu etkiyi daha yararlı hale getiriyor. Sosyal bilimler ve fen bilimleri iki ayrı çağlayan nehir gibi, ayrı çağlasalar da, döküldükleri yer aynı olduğunda, bilgiler sele dönüşüyor; hayatımızı sarıyor.
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi