Çağlar ve Edizgil olsaydı 2'yi zorlardı

Sadi Seda yazdı

3 Ekim 2015 23:52
A
a
Sütiş Eskişehir
         MHP’de birçok partilinin yüzü gülmüyor. Partiye ayak basanların çoğu da ‘kerhen’ gittiklerini söylüyor.

         2011 seçimlerinde tüm MHP’liler partilerinin Eskişehir’de başarılı olması için elinden geleni yaptı. Genel Başkan Danışmanı İbrahim Yaşar Dedelek başta olmak üzere Eskişehir’de partinin en tepesindeki de, partinin çaycısı da Eskişehir’den milletvekili çıkarmak için gecelerini gündüzlerine kattılar.

         Gayretli, istekli çalışmanın sonunda liste başı olan Genel Başkan Yardımcısı ve birinci sıra milletvekili adayı Ruhsar Demirel milletvekili seçildi.

         O dönem ikinci ve dördüncü sıradaki milletvekilleri adayları benim de çok yakın tanıdığım insanlar olunca bazen MHP’nin Eskişehir’deki seçim çalışmalarını yakından izledim. Sanıyorum 4 veya 5 köye de gittim.

         Ruhsar Hanım kendisini garanti gördüğü için olacak ki, diğer adayların gittiği bazı köylere, sivil toplum örgütlerine gitmedi.

         7 Haziran 2015 seçimlerinde yine birinci sıra milletvekili adayı olarak liste başı yazıldı. 7 Haziran seçimlerinde TÜMSİAD’a ziyarete gelen MHP milletvekili adaylarının arasında Ruhsar Hanım da vardı.

         Bende TÜMSİAD Başkanı Ali Engiz ile randevum olduğundan dolayı MHP milletvekili adaylarının ziyaretinden yaklaşık 1 saat önce TÜMSİAD’ta idim.

         Ali Bey ile görüşmemiz 21.30’da bitti.

         “Sadi ağabey bir işiniz yoksa bekleyin biraz sonra MHP milletvekili adayları ziyaretimize gelecek” dedi.

         O saatten sonra evimden başka bir gideceğim yer olmadığı için Ali Engiz’in davetini kabul ettim.

         MHP Milletvekili adayları geldi. Sıcak bir karşılama yapıldı. Çaylar içildi. Koyu sohbet başladı.

         Bir TÜMSİAD üyesi Ruhsar Hanım’a,”Sayın Milletvekilim siz bizi sadece seçimden seçime hatırlıyorsunuz. 2011 seçimleri öncesi ziyaret ettiniz. Geçen 4 yıllık süreç içerisinde bizi unuttunuz. Eğer 7 Haziran seçimleri olmasaydı bizi yine hatırlamayacaktınız” diye sitem etti.

         Ruhsar Demirel, TÜMSİAD Üyesinin bu serzenişine şöyle cevap vermişti:

         “Siz davet ettiniz de gelmedim mi? “.

         Söylenmemesi gereken bir söz. Bu kadar pişmişlik olmaz.

         O günlerde yazmıştım.

         ESGİAD üyesi Ruhsar Hanımın bu cevabına şöyle karşılık vermişti.

         “Bu akşamda biz sizi davet etmedik. Siz randevu istediniz. Bizde size randevu verdik. İllaki davet etmemiz mi gerekir? Neden geçen 4 yıllık süreçte bizi hatırlamadınız? Seçim olmasaydı yine hatırlamayacaktınız?”.

         “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” diye atasözü var. ESGİAD üyesi doğru söyledi. Ruhsar Hanım bu sözleri bile pişkinliğe vurdu.

         7 Haziran seçimlerinde CHP’nin Eskişehir 2’nci sıra milletvekili adayı Utku Çakırözer, 8 Haziran günü sandıktan milletvekili çıktığını öğrenir öğrenmez 9 Haziran günü ilçeleri ve yakın köylere “teşekkür” ziyareti yaptı.

         Utku Çakırözer’i, 12 ilçeden kimse davet etmedi. Kendisi arabasına atladı ziyaret ettiği ilçelerdeki partili partisiz tüm seçmenlere teşekkür etti.

         İlçeler ve köyler bitti. Bu kez seçim öncesi ziyaret ettiği veya edemediği tüm sivil toplum kuruluşlarını dolaşarak “teşekkür” etti.

         Çamlıca ziyaretinde genelde Samsunluların çıktığı ve üye oldukları Samsunlular Lokaline girmiş.

         Yanındaki CHP’liler,”Sayın Vekilim buraya çıkanların yüzde 99’u AK Parti’ye oy vermiş seçmenler. Bunların rengi belli. Kesseniz de CHP’ye oy vermezler” demişler.

         Utku Çakırözer’in cevabı şöyle olmuş:

“Esas onları ziyaret etmemiz gerekir. Sosyal Demokratlar veya CHP’liler zaten partilerine oy veriyor. İktidar olabilmek için herkesin oyuna talip olmamız gerekir. Bizim onlarında oylarına ihtiyacımız var. Onlara partimizin programını anlatacağız. İkna edeceğiz. Sonra oy isteyeceğiz”.

Utku Çakırözer davetsiz misafir gibi her kapıyı çalıp içeri giriyor. Ruhsar Hanım ise “davet ettiniz de gelmedim mi” diyor.

İki milletvekili arasındaki fark bu. Sizce hangisi doğru?

Bunu neden yazdığıma gelince. Dün Hamam Yolu Caddesinde yıllarını MHP’ye vermiş bir gurup MHP’li dost ile karşılaştık. Onlara seçim çalışmalarının nasıl gittiğini sordum.

“Sadi Bey biz çalışmıyoruz. 7 Haziran’da Ruhsar Hanım yine adaydı kerhen destek verdik. 800 bin nüfusa sahip Eskişehir’de sanki başka bir isim yokmuş gibi 1 Kasım seçimlerinde de yine birinci sıraya Ruhsar Hanım geldi. Biz Ruhsar Hanımın partiyi Eskişehir’de büyütemediği inancındayız. Oyumuz artmaz. Ruhsar Hanım veya bir başka isim liste başında kim olsa zaten milletvekili seçilir. Hedef ikinci milletvekili çıkarmak olmalı. Bunun için de farklı yüzler olmalı. Belediye seçimlerinde Emine Edizgil partiye ciddi bir oy getirdi. 7 Haziran seçimlerinde Doktor Kayahan Çağlar sayesinde oyumuz arttı. 1 Kasım’da Emine Hanım veya Kayıhan Bey den birisi bir diğeri ikinci sırada aday olsaydı MHP Eskişehir’de biri çok rahat çıkarır. İkinci milletvekili çıkaramazsa da üç-beş bin gibi oyla kaybedebilirdi. Ruhsar Hanım da parti içerisinde önemli bir isim, vazgeçilmezse o zaman büyük illerden birisine yazılabilirdi” dediler.

Geçenlerde de yazmıştım. MHP 1 Kasım seçimlerinde Eskişehir’den milletvekili çıkaramaz ise benim için sürpriz olmaz.

      FİNCAN TAKIMI

Yırtık pırtık paltolar giymiş iki çocuk 
kapımı çaldılar: "Eski gazeteniz var mı bayan?" 
Çok işim vardı. Önce hayır demek istedim ama ayaklarına 
gözüm ilişince sustum. İkisinin de ayaklarında eski sandaletler 
vardı ve ayakları su içindeydi. "İçeri girin de, size kakao yapayım" 
dedim. Hiç konuşmuyorlardı. Islak ayakkabıları halıda iz bırakmıştı. 
Kakaonun yanında reçel, ekmek de hazırladım onlara, belki dışarıdaki 
soğuğu unutturabilir, azıcık da olsa ısıtabilirdim minikleri. Onlar şöminenin 
önünde karınlarını doyururken ben de mutfağa döndüm ve yarıda bıraktığım
işlerimi yapmaya koyuldum. fakat oturma odasındaki sessizlik dikkatimi çekti 
bir an ve başımı uzattım içeriye. Küçük kız elindeki boş fincana bakıyordu... 
Erkek çocuğu bana döndü "Bayan, siz zengin misiniz?" diye sordu. Zengin mi?
"Yo hayır!" diye yanıtlarken çocuğu,gözlerim bir an ayağımdaki eski terliklere 
kaydı. Kız elindeki fincanı tabağına dikkatle yerleştirdi ve "Sizin fincanlarınız,
fincan tabaklarınız takım" dedi. Sesindeki açlık, karın açlığına benzemiyordu. 
Sonra gazetelerini alıp çıktılar dışarıdaki soğuğa. Teşekkür bile etmemişlerdi 
ama buna gerek yoktu. Teşekkür etmekten daha öte bir şey yapmışlardı. 
Düz mavi fincanlarım ve fincan tabaklarım takımdı.Pişirdiğim patateslerin 
tadına baktım. Sıcacıktı patatesler, başımızı sokacak bir evimiz vardı, 
bir eşim vardı ve eşimin de bir işi... Bunlar da fincanlarım ve fincan
tabaklarım gibi bir uyum içindeydi. Sandalyeleri şöminenin 
önünden kaldırıp, yerlerine yerleştirdim. Çocukların 
sandaletlerinin çamur izleri,halının üzerindeydi 
halâ. Silmedim ayak izlerini. Silmeyeceğim 
de. Olur unutuveririm ne denli zengin
olduğumu..

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi