Büyükşehir Tiyatrosu Ata'sının yolunda

Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları çalışanları, Belçika'nın Saint Josse – Ten Noode şehrinde "Midas'ın Kulakları" adlı kukla tiyatrosunu sahnelediler. Hemen belirtelim; kardeş şehrimiz olan Saint Josse – Ten Noode'ın bizim için ayrı bir önemi bulunuyor. Şehrin Belediye Başkanı bir Türk. Üstelik Başkan Emir Kır, aynı zamanda bir Emirdağlı.
Eskişehir'de sahnelendiğinde seyretme şansı yakaladığım "Midas'ın Kulakları" adlı tiyatro oyunu Belçikalılar'dan tam not almış ve ayakta alkışlanmış.

Bir eksiğim, tiyatro eleştirmenliği olsun. Ancak söz konusu oyunu seyrederken çok keyif aldığımı söyleyebilirim. Midas'ın Kulakları hikayesini bilmeyen yoktur sanırım. Bu tiyatronun farkı ise oyunda rol alan sanatçıların yanı sıra kuklaların da yer alıyor olması ve canlandıran sanatçıların da, bizzat sahnede ve seyircinin önünde yer alıyor olması. Özetlemek gerekirse hem çocukların, hem de büyüklerin keyifle izleyebileceği bir oyun.

"Eski Şehrin Kuklaları" adlı bir proje kapsamında geliştirilen bu oyuna Eskişehir Sanat Derneği'nin yanı sıra, Kültür Bakanlığı da destek veriyor.

Türk düşmanı olan bazı çevreler, bizi sanattan anlamayan, medeniyet yoksunu ilkel insanlar olarak tanıtmak için de özel çaba sarf ediyor. Halbuki Atatürk'ün de dediği gibi Türk Milleti'nin tarihi vasfı güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir.

Ata'sının yolunda ilerleyen Büyükşehir Belediyesi sanatçılarını tebrik ederiz. Bizi yine Avrupa'da gururlandırdılar.

Tatil Allah'ın emri mi?

İki senelik pandemi sürecinin ardından yaz tatiline çıkmak isteyenler için kötü bir haberimiz var. Bir biri ardına gelen zamlardan dolayı fiyatlar o kadar yükseldi ki, deniz kenarına gidip şöyle ayak baş parmağınızı suya sokmak için, ciddi bir serveti gözden çıkartmanız gerekiyor. Maalesef ortalama bir tatil beldesinde iki kişi 7 gün – yarım pansiyon konaklamanın bedeli 3 – 4 ortalama maaş kadar ediyor. Buna yol ve yemek paralarını da eklediğiniz zaman tatile çıkmak imkansıza yakın bir hâle geliyor.

Sonuç olarak vatandaş da zaten tatile çıkamıyor. Çıkanlar da bankadan kredi çekmek zorunda. Nitekim geçen sene yüzde 50 civarında olan otel doluluk oranlarının bu sene yüzde 20'lere düştüğünü öğreniyoruz. Tabii turistlerin durumu farklı. Adamlar memleketlerindeki lüks bir lokantadaki yemek parasına, bizim memleketimizde 7 gün, 7 gece eğlenebiliyor. Yani anlayacağınız Türk Milleti'nin fakirliği, Avrupalıların sefahati oluyor...

Bu tarz haberleri hepimizin canını sıkıyor ancak en çok canımızı sıkan da vatandaş görünümü altında habere yorum yapan trollerin, "Tatil Allah'ın emri mi kardeşim?" Gitmeyiverin tatile. Bayrak inmez, ezan susmaz!.." mealindeki yorumları oluyor.

Trol Bey Kardeşim; ona bakarsan yalakalık da Allah'ın emri değil, ancak siz bunu yapmaktan geri durmuyorsunuz...

Yemek yemek Allah'ın emri mi?

Dolarla yarışan ürünlerden biri de pirinç. Tabii bu arada kapı tokmaklarında kullandığımız parlak sarı metalden bahsetmiyorum. Bir zamanlar "Fukaranın yemeği" olan pilavlık pirinçten bahsediyorum. Son gelen zamlarla birlikte yerli pirince yüzde 100 zam yapılmış. İthal pirinçte ise zam oranı yüzde 153...

Şimdi bir takım çevreler "Pirinç yemek Allah'ın emri mi kardeşim?" diye başlayarak, Kılıçdaroğlu'nun ilk iş balyozla İHA'ları kıracağından, Meral Akşener'in elinde meşaleyle camileri ateşe vereceğinden bahsederek, "Bulgur yiyin kardeşim? Eski Türkiye'de pilav mı vardı sanki?" diye konuyu kapatacaklar.

İyi de bulgur da zamlandı...

Sadece bulgura da değil, makarnaya, salçaya, paket çorbaya, ete, süte ve yumurtaya; aklınıza gelecek her şeye zam geliyor. Vatandaş ne yapsın yani? Aç mı dolaşsın...