Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekiplerimiz, Antalya ve Muğla'daki orman yangınlarına müdahale ediyor. Orman yangınıyla mücadele eden bütün ekiplerimizin Allah yardımcısı olsun. Yangınların bir benzerinin Eskişehir'de de çıkması olası. Buna karşı Valilik bir dizi tedbirler alındığını açıkladı. Buna göre ormanlara girişler engelleniyor. Aslında bana sorarsanız ormanlara insanların girmesi hepten yasaklanmalı ya, her neyse...
Hem Antalya, hem de Muğla Belediyeleriyle sürekli iletişim hâlinde olduklarını belirten Yılmaz Büyükerşen, "İtfaiye personelimiz Manavgat’a destek verirken, arasözlerimizi de Marmaris’e sevk ettik. Bölgede bu felaketi yaşayan tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, sahada çalışan tüm personele de kolaylıklar diliyorum" ifadelerinde bulunmuş. Bir Eskişehirli olarak Hızır gibi imdada koşan personelimizle gurur duyduk.
Bu arada Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Nuray Akçasoy da yaşanan gelişmeler karşısında endişeli ve üzgün olduklarını açıkladı. Eskişehirlilerin olası sabotajlara karşı tedirgin olduğunu ifade eden Akçasoy, "Yanan yerleri küllerine teslim etmeyeceğiz. Yeşillendireceğiz, kara bulutları mavinin en güzel tonuna boyayacağız. Bu yaşadıklarımızı asla unutmayacağız. Yangınlarda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yangından etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Yaraları sarmak için biz buradayız, geleceğimizin yok olmaması için elimizden gelenin fazlasını yapmaya hazırız" ifadelerinde bulunmuş ki, bu duygusal açıklamaların hepimizin hislerine tercüman olduğuna eminim.
Bir zamanlar, "Orta Doğu ve Balkanların en büyük yangın söndürme filosu bizde" diye kendi kendimize övünüyorduk. Şimdi düştüğümüz hâle bakın. Demek insanlar gibi milletler de "Ne oldum değil, ne olacağım" demeliymiş. Allah milletimizi beterinden saklasın. Mesela Türk Hava Kurumu'nun Kayyum Başkanı, "Olay anında çok sevdiğimiz bir kızımızın düğünündeydik" diye açıklama yapabiliyor. Çok merak ettim; Sayın Cenap Aşçı göbek de atmış mıdır acaba? Görüyormusunuz memleketi kimler yönetiyor? Anlıyor musunuz neden iki yakamız bir araya gelmiyor?
Ancak Mevlana'nın dediği gibi karanlığa küfür etmek yerine, bir mum yakıp önümüzü aydınlatmalıyız. Madem ki zevkü sefa içindeki yetkililerden medet yok, o zaman biz de kampanyalar düzenler ve ormanlarımızı yeniden yeşertiriz. Sırtımızda kaç sarayın yükünü taşıyoruz. Bu yükün de altından kalkmasını biliriz. Evvel Allah...
Eskişehir'den Konya'ya atanan İl Emniyet Müdürü Engin Dinç'in işinin, eskisine göre daha zor olacağını tahmin etmiştik. Ancak bu kadarını da değil. Türkiye bir kaç gün önce Konya'da yaşanan bir katliamı konuşuyor. Aynı ailenin 7 bireyi tabancayla öldürülmüş ve cesetleri yakılarak, deliller karartılmaya çalışılmış. Fakat katil, korkunç cinayetleri işlerken güvenlik kameralarına poz verdiğinin farkında değilmiş. Kimliği belirlenen zanlının yakalanması an meselesi. İki aile arasında çıkan bu olay zaten başlı başına bir trajedi. Fakat katliama uğrayan aile Kürt, saldırgan ise Türk olunca işi etnik çatışmaya çevirmeye çalışanlar oluyor. Hem Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün hem de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun olayla ilgili açıklamalarını tatmin edici buluyorum. Belli ki sosyal medyada birileri, terör örgütü PKK'nın yapamadığını yapmaya çalışıyor ve bin yıldır kardeşçe yaşayan Kürtleri ve Türkleri, akılları sıra birbirine düşman etmeye çalışıyor. Bu arada bazı meslektaşlarımız da Engin Dinç'in üzerine bir takım mesnetsiz imalarla gitmeye çalışıyorlar. Yaptıkları gazetecilik değil, düpedüz ahlaksızlık. Konya İl Emniyet Müdürünün işi zor ancak bu yükün altından başarıyla kalkacağına eminim.
Şöyle bir 30 sene sonra, bugün yaşı 20 ila 40 yaş arası olan kişilerden oluşan yaşlılar şöyle diyeceklerdir: Yeğenim bu memleketin yangın söndürme uçağı yohudu, millet can havliylen bulduğu suyu yangına götürükene hökümet konvoylar halinde çay dağıtmahınan uğraşıyodu yeğeenimm.. Yaşınız yetmez yeğenim, siz bilmessiniz bunnarı biz yaşadıh bu rezillikleri yeğenim
Bugünler ileride şöyle anılacak; Memleketin 2021 de yangın söndürme uçağı bile yoktu, avrupalardan yangın söndürmek için uçak ricasında bulunduk ve o sırada yıllardır ülkeyi yönetenler 1 uçağı bile lazım olur dememiş ve memlekete çok görmüştü. Yönetim zaafiyeti had safhadayken 200 gramlık çay paketleri şehir meydanlarında havalarda uçuşuyordu. Tarih böyle şeyleride yazacaktır, nitekim yazdıda. Bu günler elbet geçer ama vatandaş unutsa Tarih asla unutmaz