Binlerce insanın yaşadığı ve yaşamaktan gurur duyduğu bir şehir varmış.
Bu şehrin en büyük sıkıntılarından biri de Trafik sıkıntısıymış. Zaten cadde ve bulvar sayısı az olan bu şehirde bir de kuralsız, kafasına göre hareket eden sürücüler olduğu için iş içinden çıkılamaz hale geliyormuş.
Şehrin işlek ama dar caddelerinin ortasından tramvay geçtiği için kenarda kalan tek şeritlik yollara mecbur kalan araç sürücüleri bu konudan hayli muzdaripmiş. Çünkü o tek kalan şeritte dörtlü lambasını yakan herkes günün her saati, istediği kadar durabiliyor. Saatlerce mal indirme, bindirme veya başka bir işten ötürü o şeriti kapatabiliyormuş.
Yine aynı şehirde tramvay geçmeyen bazı caddelerde yol kenarlarına cüzi bir ücretle park etmek serbestmiş. Gel gelelim tek şerit park ile yetinmeyen şehirde yaşayanlar canları istediği gibi, hiç korkusuz ve rahatsızlık duymadan araçlarını caddenin ortasına koymaktan çekinmezlermiş.
Su dağıtım araçları, taksiler, halk otobüsleri, dolmuşlar istediği yerde yolcu alıp bindirip, istedikleri zaman 3. şeritten ( en akıllı kendileri olduğu için) herkesin önüne geçip diğer aptal insanların hakkını yermişler.
Bu şehri yönetenler topu sürekli birbirine atar, çözüm bulmak yerine sürekli başka bahanelere sığınırlarmış.
Caddeleri az ve dar olan şehirde yol yapılacağına kaldırım genişletilir. 20 kişinin kullandığı araçlar için 100 kişi dakikalarca bekletilir, otopark alanları olması gereken yerlerde binalar yapılırmış. Kapalı otopark yıkılarak açık otopark yapılan ender şehirlerdenmiş burası.
Öte yandan şehri yöneten yerel yöneticilerden şikayetçi olan diğer yöneticiler de yol yapıyoruz,bulvar yapıyoruz diye 3 şerit gidişin 2 şerite düştüğü ve sonra tekrar 3‹e yükseldiği köprüler yapar. Yıllarca devam eden inşaatlar yüzünden belli noktalarda trafiğin daha da sıkışmasına sebep olurlarmış.
Aslında bu satırlar daha da devam edip gider ama bu kadarı da kafidir diye düşünüyorum.
Yıllardır bu şehir trafiğinde yaşanan kaos ortamını herkes dillendiriyor, yazıyor, çiziyor ama anlaması gereken herkese bu serzenişler «masal» gibi geliyor. O yüzden bu kez masal gibi yazalım belki tersi olur dedik.
Hala anlamadılar derdimiz üzüm yemek bizim, bağcıyı dövmek değil. Bu şehirde bir sorun varsa ne Belediye, ne İktidar ne de Emniyet tek başına sorumlu değil. Sorun bunların bir araya gelerek çözüm bulmak yerine birbiriyle dost olmayan bakış açılarında.
Tabi bizde masum değiliz. Araç kullanan herkesin bu şehre has rahat tavıları insanı çileden çıkaracak kadar üst düzeyde. Korkmuyoruz, kural tanımıyoruz, saygısızız ve altyapı sıkıntılarıyla birlikte birleşince «kaos» olması gayet normal.
Neyse, gökten 3 elma düşmüş. Biri Belediye, Biri İktidar biri de Emniyet yetkililerine, biz çıkalım kerevetine diyelim .