Takip edenler bilir…
Her Salı günü CHP’nin grup toplantısı yapılır, ülke ve parti iç gündemine ilişkin meseleler masaya yatırılır.
Çeşitli illerden bazı isimler, söz konusu toplantıyı takip etmek için belli zamanlarda Ankara’ya gidip toplantıya katılırlar.
*
CHP’nin dünkü grup toplantısına, Eskişehir için önemli bir isim katıldı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen…
Büyükerşen’in gruplarda görüldüğü pek söylenemez.
Hatta daha önce gruba hiç katılıp katılmadığı bile meçhul.
Katıldıysa da kamuoyuna yansıyan herhangi bir şey olmadığı ifade edilebilir.
*
Fotoğrafta göreceksiniz…
Büyükerşen, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla yan yana oturmuş ve grup toplantısını birlikte izlemiş.
Hatta şöyle söylemek daha doğru olur: Büyükerşen’in sağ yanında Grup Başkan Vekili Özgür Özel, sol yanında CHP Lideri Kılıçdaroğlu.
*
Büyükerşen, toplantı bittikten sonra da Kılıçdaroğlu’yla özel bir görüşme yapmış.
Ne görüştükleri şuan meçhul.
Ancak görüşmüş olabilecekleri konuları sormamız mümkün.
Şöyle ki…
- Cumhurbaşkanlığı meselesini konuşmuş olabilirler mi?
- Eskişehir’de kongre süreci boyunca yaşanan ve muhtemelen bu süreç bitene kadar yaşanmaya devam edecek olan tarışmaları konuşmuş olabilirler mi?
- Üç belediye başkanı arasında yaşanan gerginliğin çözümüne ilişkin konuşmuş olabilirler mi?
*
Hepsi olabilir.
Ancak bana göre Büyükerşen’in bu hamlesi, Cumhurbaşkanlığına adaylık süreci ile ilgili bir hamle.
Bu ve bunun gibi hamlelerin devamının da çeşitli alanlarda geleceğini tahmin ediyorum.
Ne diyelim?
Hayırdır inşallah deyip bitirelim.
Kosbatur’u da paylaşamadılar!
2 Ekim Pazartesi günü yayınlanan köşemin bir bölümünde,
“Hiç mi utanmadınız?!” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Yazıya ilişkin üç isim cevap haklarını kullanmak istediler.
Akın Sallarel, Muhsin Dilbaz ve Hülya Akkoyun…
*
SEÇİM BİTTİ KAVGA DA BİTER ARTIK
Dilerseniz CHP Odunpazarı İlçe Başkanı Akın Sallarel’den başlayalım. Sallarel konuya, “Artık delege seçimleri bitti. Dolayısıyla kavga da biter artık, bir barış sağlanır” diyerek girdi. Sonra da
Bedia Kosbatur’u kendilerinin getirdiğini, her CHP’li üyenin Kosbatur gibi duyarlı olması gerektiğini ifade etti. Ayrıca Kosbatur’un oy kullandığı için oldukça mutlu olduğunu da belirtti.
*
Sallarel’in cevabı bu şekilde.
Bu cevaptan benim çıkarttığım şu…
CHP’nin Eskişehir’de üst düzey yöneticiliğini yapan Sallarel’de parti içerisinde kavga olduğunu kabul ediyor. Aslına bakarsanız bir özeleştiri yapıyor. Dahası, CHP’li üyelerin bir bölümünün oy kullanma anlamında duyarsız olduğunu, bu anlamda partinin başarısız yönetildiğini kabul ediyor. Partililere örnek olarak da Kosbatur’u işaret ediyor. Ayrıca Sallarel’in açıklamasında bir de gizli mesaj var. O da, “Kosbatur onlara (beyaz) değil bize (mavi) oy verdi.”
*
NOT: Sallarel söz konusu sosyal medya paylaşımında Bedia Kosbatur’un ismini Bedia Kostabur olarak yazmış. Bu kadar önem verilen, partililere örnek olarak sunulan ve partinin en yaşlı üyesi olan bir kişinin isminin dahi doğru yazılmaması üzüntü verici. Düzeltirse yerinde olacaktır.
*
BELEDİYECİ EKİP KADININ BAŞINA ÜŞÜŞTÜ
Şimdi Muhsin Dilbaz’a geçelim…
Dilbaz cevap hakkını yazılı olarak kullanmayı tercih etti.
Aynen paylaşıyorum:
“Sevgili Arif kardeşim, bugünkü yazını üzüntü ile okudum. Kosbatur annemizi davet ettik. Hatta beyaza oy kullanmasını istedik. Bu da en doğal hakkımızdı sanıyorum. Ama zorla getirtmedik. Dediler ki biz geleceğiz oyumuzu kullanacağız. Çok onurlu bir davranıştı. Hatta beklemiyorduk bile. Ama Belediyeci ekip öyle bir üşüştüler ki kadının başına baka kaldık. Zorla değil ama kızının yardımı ile imza attı. Çiçek fikrini de Hülya Akkoyun attı. Hemen bir yerden çiçekler bulup Kosbatur annemize verildi. Size kim bunları anlatmış ise yalan yanlış anlatmış. Oyunu da kızı kullandı, mavi ya da beyaz. Şu dersi çıkarmalıyız ki Kosbatur annemiz gibi 90 yaşına gelsek bile görevimizi yapmaktan asla çekinmemeliyiz. 30 yaşında olup sandığa gelmeyen birçok üyemiz var. Ne yazık ki, ‘Ben CHP’li değilim’ diyor. Belediyecileri anlatmama gerek yok. Hepsi tam kadro ellerinden tutup üyeleri getirdiler ve oy kullanırken renklerine baktılar. Baskı altında oy kullandırttılar. Yazını tekrar yazacağından şüphem yok. Selamlar.”
*
Muhsin Dilbaz’ın anlattıklarıyla Akın Sallarel’in anlattıkları çelişiyor fark ettiniz mi?
Sallarel Kosbatur’u kendilerinin (mavi) getirdiğini belirtirken, Dilbaz, tam aksine bağlı bulundukları grubun (beyaz) getirdiğini belirtiyor. Yani bir anlamda Kosbatur’un beyaz listeyi tercih ettiğini ifade ediyor.
Dilbaz’la Sallarel’in aynı fikre sahip oldukları bir konudan da bahsetmeden geçmeyelim. Hem Dilbaz hem de Sallarel, partililerin duyarsızlığına işaret ediyor ve rahatsızlık duyuyor.
Bunun yanı sıra Dilbaz’ın belediyecilerle ilgili olarak kullandığı ifadelerin de önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum.
*
Sırada Hülya Akkoyun var…
Aynen Aktarıyorum:
EKSİKLİKLERE BEN DE DAHİLİM
“Benim Bedia Kosbatur’un getirileceğinden haberim bile yoktu. Partiye gidince gördüm. Hatta çiçeğini önceden ben alırdım ama haberim olmadı orda olduğundan. Yani biz o yaşlılarımızı bağlayalım mı? Ben mesela kayınvalidemi götürüyorum genel seçimde oy kullanmaya. Ben kişiliğimi hiç bozmadım. Siyaset için de bozmadım. Ben önce vatanım demişim. Vatanım olmazsa ekmek bulamam ben.
Hz. Muhammed’i benim kalbimden nasıl silemezlerse vatan sevgisini ve CHP’yi de silemezler. Bizim yanlışımız çok. Keşke sandıktan biz çıksak. Eksikliğimiz çok. Ben de dâhilim bu eksikliklerde. Bizler dört dörtlük değiliz. Tabi bende hata yapmamalıyım. Bir de şunu söyleyeyim. Ben bu delege seçimleriyle hiç ilgilenmedim. Eşimi, dostumu, müşterimi görmek için ara sıra seçimlere gittim. Bu da öyle bir şey. Tesadüf oldu Kosbatur benim için.”
*
Bu sefer, Akkoyun’un anlattıkları Dilbaz’la çelişiyor.
Nasıl mı?
Kosbatur eğer Dilbaz’ın ifade ettiği gibi beyazlar tarafından davet edildiyse, Akkoyun’un bu davetten haberinin olmaması mümkün değil. Bir diğer konu, çiçeğin alelacele bulunup buluşturulması… Fotoğrafta hepiniz gördünüz. O çiçek, öyle ha deyince bulunabilecek bir çiçek değil. Profesyonel bir çiçekçiye önceden hazırlatılmış bir çiçek.
Tabi Akkoyun, Dilbaz ve Sallarel’in bir konuda ortak noktada buluştuğunu da söyleyebiliriz. Söz konusu üç isim de partisinin gidişatından memnun değil. Hatta partilerinin başarısız olduğunu düşündüklerini de ifade etmem yanlış olmaz.
*
Evet…
Aynı konuda üç farklı açıklama…
Varın son yorumu siz yapın.
Okur görüşleri
Dün kaleme aldığım
“Harun Karacan’ı itibarsızlaştırma operasyonu” başlıklı yazımda, söz konusu operasyonun üç kurum birlikteliğinde gerçekleştirildiğini ifade etmiştim.
Konuya ilişkin iletişime geçen birçok okurumuz, ifade ettiğim üç kurumdan biri olan söz konusu vakfın, operasyonla bir alakasının olamayacağını, böyle bir şeye tenezzül dahi etmeyeceğini ifade etti. Böyle bir operasyonun, o vakfa fatura edilmesinin son derece yanlış olduğu görüşünü de bildirdi. Konuya ilişkin Vakıf’la irtibat kurulup neden bilgi alınmadığını da sorguladıklarını belirtti.
*
Okurlarımızdan gelen eleştirileri de aktarmamız gerektiğini düşünerek, yukarıdaki okur görüşlerini sizlerle paylaştım.