Büyükerşen'in mantıklı hamleleri…

CHP’de kongreler süreci geçtiğimiz Cumartesi-Pazar günlerinde yapılan 36. Olağan Kurultay’la sona erdi ancak tartışmalar hala devam ediyor.
Söz konusu tartışmalar da yoğunlukla, Yılmaz Büyükerşen’in başkanlığını üstlendiği kurultay divanının yönetim şekli üzerinden yapılıyor.
Özellikle “mükerrer imza krizi” hususu ve bu konuda divanın takdiri, tartışma konularının başında geliyor.
 
*
 
Yukarıda bahsettiğim tartışmanın tüm detaylarını 5 Şubat 2018’de, “Büyükerşen CHP’nin namusunu kurtardı” başlığıyla MIH sütunlarında kaleme almış ve yorumlamıştım. O nedenle bir daha detaya girmeye lüzum görmüyorum. Ancak tekrar okumak isteyenler anadolugazetesi.com’dan söz konusu yazıya ulaşabilir.
 
*
 
Devam edelim…
Yılmaz Büyükerşen’in baş aktör olduğu kurultay tartışmalarına ilişkin oldukça önemli bir isim görüşlerini açıkladı.
Bu önemli isim, konumu ve duruşu nedeniyle belki de en tarafsız yorumu yapabilecek bir isim.
O nedenle birazdan görüşlerini aktaracağım ismin açıklamalarını, oldukça değerli buluyorum.
 
*
 
Altan Öymen…
Gazetecilik yaptı.
Ateşelik yaptı.
Bakanlık yaptı.
Siyaset yaptı.
Dahası, bir dönem CHP’nin genel başkanlığını yaptı.
 
*
 
Şimdi gelin, Altan Öymen’in tartışmalı CHP kurultayına ilişkin Birgün gazetesine aktardığı görüşlerini hep birlikte okuyalım:
 
 
 
             ANLAŞMAZLIK MANTIĞA UYGUN BİR ŞEKİLDE DÜZELTİLDİ

• “CHP kurultayı başka partilerin çoğunda görülmemiş ölçüde demokratik kurallara uygun olarak gerçekleştirildi. Kurultayın ilk günü tartışmalara neden olan, tüzüğü yorumlamanın sonucu olan bir anlaşmazlık da mantığa uygun bir şekilde düzeltildi. Genel başkan seçimi tamamlandı ve ardından Parti Meclisi seçimine geçildi. O arada da bence sağlıklı bir manzara ortaya çıktı. Çok sayıda, parti meclisi üyeliğine aday vardı ve çarşaf liste usulü kullanıldı. Bu da başka hiçbir partide görülen bir şey değil. Öteki partilerin kurultaylarını düşününce şunu görüyorum: Bir kocaman salon meydan gibi ve bir tek adam var ortada. Kurultay başkanının olduğu bile belli değil, görünmez bir yerde oturuyor. Sadece genel başkanın ve adayın varlığından söz edilebiliyor. Sonra da seçimde, genel başkan ve adayı kimlerin isimlerini dikte ettiyse onlar seçiliyor. Bu açıdan, demokratik bir kongre izlemek isteyenlerin CHP kurultayını izlemekten başka seçeneği yok. Yalnızca iktidar partisi değil, başka partilerde de genel başkan adayı olması söz konusu olan kimse daha o konuda adım bile atmadan keşfedilip parti dışına çıkarılıyor. Bu manzara karşısında CHP’nin demokrasiye verdiği değer ortadadır.”

 
 MÜKERRER OY MESELESİ ANTİDEMOKRATİK BİR MADDENİN SONUCU

• “Mükerrer oy meselesi aslında gayet antidemokratik bir maddenin çıkardığı bir sorundur. Aslında, aday olmak için imza sınırı yüzde 5’ti. Bundan önceki yönetimler sırasında bu kural yüzde 10’a çıkarılıp ve yanında öyle kurallar koydular ki uygulanması çok güç oldu. Mesela bir kimseye imza veren kimsenin öteki kimseye imza vermemesi gerektiği gibi bir kurallar koydular. Evvelden 3 aday varsa 3 adaya da verebilirdiniz imzanızı ve bu normaldi çünkü bakıp mukayese etme imkanı sunuyordu. Şimdi birine imza veren ötekine veremiyor. Bu maddenin yanlışlığı yüzünden mükerrer oy tartışmaları ortaya çıktı.”

 
 
*
 
Yukarıda okudunuz.
Ne diyor Altan Öymen?
Tüzük nedeniyle ortaya çıkan tartışmaların, kurultay divanının mantıklı hamleleriyle çözüldüğünün ifade ediyor.
Ne diyor Altan Öymen?
Tıpkı Yılmaz Büyükerşen’in yine bu sütunlarda okuduğunuz, “Her CHP kurultayı olaylı geçermiş. Bunun nedeni bence tüzüğün karışıklığı, tüzüğün düzenlenmesi lazım gelir” görüşleri gibi; “Mükerrer oy meselesi aslında gayet antidemokratik bir maddenin çıkardığı bir sorundur. Şimdi birine imza veren ötekine veremiyor. Bu maddenin yanlışlığı yüzünden mükerrer oy tartışmaları ortaya çıktı” şeklindeki cümlelerle meselenin temel nedenini ortaya koyuyor.
 
*
 
Evet…
Söz konusu mükerrer imza tartışmalarına ilişkin belki de en tarafsız yorumu Altan Öymen yaptı ve görüşlerini kamuoyuyla paylaştı.
Bu görüşleri dikkatle incelediğimizde, önceki gün kaleme aldığım yazının başlığının doğruluğu bir kez daha net bir biçimde ortaya çıkıyor: “Büyükerşen CHP’nin namusunu kurtardı!”