Hükûmetin gıda ürünlerinde KDV oranlarını yüzde 1'e düşürmesiyle birlikte Halk Büfelerde satılan ekmek, yumurta ve süt türevlerinin de fiyatlarında yüzde 7'lik indirime gidildi. Daha önceden belirtmiştim; Hükûmetin attığı bu adım, vatandaşın lehinedir. Ancak TÜİK'e göre yalnızca Aralık ayındaki gıda enflasyonu yüzde 15,99 idi. Üstelik TÜİK'e göre...
Yani gıdadaki yüzde 7'lik indirim, Aralık ayı hesabına göre yalnızca 15 gün boyunca vatandaşın işine yarayacaktır. 15 gün sonra fiyatların yeniden artacağını göreceğiz.
Son olarak Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen fiyatlarda KDV'den kaynaklanan indirimleri sevinçle belirtti fakat, zamların kaçınılmaz olduğunu da gösterdi. Son olarak 5 litrelik süt 35 liradan 32 lira 75 kuruşa indirilmiş. Yani litresi 6 Lira 55 Kuruş'a gerilemiş. Bu fiyatı herhangi bir markette süt bulmanız imkansız. Ancak bu fiyatların böyle gideceğine de güvenmeyin.
Bir iktisatçı olan Profesör Büyükerşen herkesten iyi bilmektedir ki gıda üretiminde maliyetler düşmeden, halkın alım gücü yükselmeyecektir. "KDV'de yapılan indirim yurttaşlarımız için elbette değerli ama yeterli değildir" ifadelerinde bulunan Büyükerşen'i iyi anlamak lazım. Vatandaş işin sonu kötü gelecek kehanetlerde bulunmak hoşuma gitmiyor. Ancak yeni ve ağır zamları, iğneden ipliğe kadar her şeyde beklemek lazım...
Kazım Kurt'tan Türkçe atağı
Odunpazarı Belediyesi'nden yapılan bir açıklamada, "...Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt... personeline 'Türkçe yazım kuralları' konulu bir eğitim verilmesi talimatı verdi" ifadelerine rastladık. Buna göre Başkan Kurt'un talimatı doğrultusunda personelin faydalanacağı bir eğitim semineri düzenlenmiş.
Maalesef memleketimizde Türkçe kurallarına riayet eden yok. Sosyal medyada pek çok eleştiri alıyorum. Bütün eleştiriler başımın üzerine. Ancak bazen öyle eleştiri ve ya övgüler alıyorum ki, yazan şahsın ne demek istediğini çözmek, ortalama büyüklükte bir makale yazmak kadar zaman ve zahmet alabiliyor. Velhasılıkelam, güzel Türkçemizi kullanmaktan aciziz. Normalde ilkokul sıralarında çözülmesi gereken bu meselenin üniversite mezunlarında bile eksiklik olduğunu – üzülerek – gözlemliyorum.
Kazım Kurt da tıpkı biz gazeteciler gibi ekmeğini Türkçe'den kazanmış bir isim. Müvekkilinin hakkını savunmak için derdini iyi anlatmak gerekir. Muhtemelen kendi personelinin Türkçe kullanımı konusundaki eksikliklerini görmüş ve üzülmüştür. Bu sorunu halletmek için adım atmış olmasını önemsiyorum. Kimsenin Memduh Şevket Esendal veya Kemal Tahir kadar kaliteli Türkçe kullanmasına gerek yok. Derdimizi anlatacak kadar Türkçe yazalım kâfidir...
Meslektaşlarımız dışarıda
Meslektaşlarımız Barış Pehlivan ve Murat Ağırel'in serbest bırakıldığını sevinerek öğrendik. Her iki gazetecinin de – muhtemelen – bu satırların yazarından haberi bile yoktur. Ben onların derdini dert edinen milyonlardan sadece biriyim. Türkiye genelinde milyonlarca kişi, bu iki yazarın serbest kaldığına çok sevindi. Neden mi? Çünkü Barış Pehlivan da Murat Ağırel de hiç tanımadığı milyonlarca insanın derdini dert ediyor da ondan...
Yoksa sahtekâr gazeteci olmak çok mu zor zannediyorsunuz? Özel uçaklarda seyahat eder, nargileyi fokur fokur çekip mafya ve siyasetçi arasında arabulucu olur ve arayı bulduktan sonra, yolunuzu da bulabilirsiniz. Bu iki gazeteci eğer ki Saray'a şebeklik yapıp "Yolunu bulmak" yerine "Koğuşun yolunu" bulmayı göze alıyorsa, o iki gazeteciye saygı duymak gerekir.
Olmaz kardeşim olllmazzzz... Vatandaşın temel gıdada kdv indiriminden daha fazlasına ihtiyacı var. Anlayın artık 6.5 tl olan makarnanın 41 42 kuruş düşmesi ancak 10 adet alımda işe yarar. Bu da daha çok tüketime teşvik olur anca. Mesela diş fırçası, deterjan, parfüm gibi temel temizlik ürünlerinde halen kdv %18 yani 100 liralık temizlik ürününe 18 tl vergi veriyoruz. 200 liralık parfüm vb. alsak 36 tl vergisi oluyor. Yani devlet sol cebinden verip, sağ cebini dolduruyor. Değişen birşey yok...
Mazot indirime girse herşey ucuzlar. Vergi indirimi popülist bir uygulamadır