Büyükerşen’den Eskişehir Teknik Üniversitesi’ne açık destek!

Dün sabah saatlerinde postanede bir işimiz vardı. Ali Baş’la birlikte merkez postanesine gittik. İşimizi bitirdikten sonra Köprübaşı’na doğru yürümeye başladık. Büyükşehir Belediyesi önünden geçerken aklımıza Yılmaz Büyükerşen geldi. Yerindeyse bir uğrayıp çayını içelim dedik…
 
*
 
Hoca yerindeydi.
Haliyle konu da siyasetti.
24 Haziran erken seçimlerine ilişkin konuştuk ve Büyükerşen’in Muharrem İnce ile CHP’ye ilişkin oldukça umutlu olduğunu gördük.
Bir ara sohbet, Hoca’nın rektör olduğu yıllara doğru gitti.
E, konu üniversiteden açılmışken şu mesele hakkında Hoca’dan görüş almadan edemezdik:
“Eskişehir Teknik Üniversitesi!”
 
*
 
Biliyorsunuz…
Anadolu Üniversitesi’nin İki Eylül Kampusu bölünerek yeni bir üniversite halini aldı.
Adı da Eskişehir Teknik Üniversitesi oldu.
Bununla beraber ciddi tartışmalar yaşandı, yaşanmaya da devam edeceğe benziyor.
 
*
 
Peki, Yılmaz Büyükerşen bu konuya ilişkin ne düşünüyordu?
Şimdiye kadar konuşmamıştı.
Dün samimiyetle konuştu ama…
Aması…
CHP’lileri dahi ters köşeye yatıran ciddi bir açıklama yaptı Büyükerşen.
 
*
 
Şimdi Büyükerşen’in Eskişehir Teknik Üniversitesi’ne ilişkin o açıklamasını aynen aktarıyorum:
 
*
 
           AKADEMİSYEN NAMUSU İLE…

• “Eskişehir Teknik Üniversitesi’ni doğru buluyorum. Bakın bunu söylerken bir akademisyen namusuyla konuşuyorum. Çok doğru buluyorum. Yeter ki doğru hocalar gelsin. Şimdi bakın çok önemli bir nokta var yeni üniversitelerle ilgili. Bu hükümetin belki eleştirilebilecek bir tarafı da bana göre… Efendim, önceleri ne yaptılar? Murat Mercan dönemleri de dahildir, o milletvekiliyken… Mevcut tesisleri pat diye bölüyorlar, tabelasını değiştiriyorlar, yeni kurduk diyorlar. Hatırlayın Devlet Demiryolları Hastanesini,  ana çocuk sağlığı hastanesiyken bir baktık tabela değişti ama yeni bir ana çocuk sağlığı hastanesi açıldı oldu. Sosyal Sigortalar Kurumu’nun o dev hastanesinin tabelası değişti ve Yunus Emre Hastanesi oldu. Efendim… Devlet hastanesi, biliyorsunuz çeşitli isimler geçti… Şimdi bir dönem var olan, kendilerinden evvel yapılmış olan bir kurumun, efendim tabelasını değiştirerek yeni bir kurum gibi lanse etme hastalığı var bunlarda. Bu bir hastalık… Bir de olmayan ya da çok küçük, habbeyi kubbe yapan toplu açılışları vardır. Yani yıllar önce kurulmuş olanları yeniden açtılar, törenler yaptılar falan filan. Tabi bunlar, bu dönem bu iktidarın siyasetini yürütenlerin büyük hataları.

 
ÜNİVERSİTENİN YÜKÜNÜ HAFİFLETMEK…

• Şimdi başka bir şey daha var. Yenileri bölerek üniversite sayısını çoğaltmak marifet değil. Hani Anadolu Üniversitesi’ndeki durum, kuruluş itibari ile kadrolar ve köklülüğü itibariyle üniversitenin yükünü hafifletmek, yeni bir teknik üniversite kurmak, elindeki kampusu… İki Eylül Kampusu ellerinden çıkacak. Belki başka tesisleri varsa onlar da çıkacak. Tıpkı… Bizimkiler kaçırdı stadı, halbuki üniversite kendisine alabilirdi, kendi parasıyla yapıldığı için falan…

 
PARTİZAN OLARAK YERLEŞTİRİLECEKLERSE…

• Şimdi yeni kurduğunuz zaman… Bunun tehlikesi nerede? Eğer benim ilk Anadolu Üniversitesi rektörlüğüm sırasındaki açılıştaki gibi rasyonel hedeflere yönelikse mesele yok. Ama yeni küçük üniversiteler… Mesela Türkiye’de yaptıkları… Bölüyor, bölüyor, bölüyor ama kendisi daha rüştünü ispat edememiş, üniversite olarak bölüyor ve ikinci üniversite diyor. Her iki üniversiteye de kadrolar azaldı diye yeni kadrolar ihdas ediliyor. Öbürüne de, ‘Yahu kadro eksildi’ denir ona da kadro ihdas edilir. Sonra bu boş kadrolara kendi adamlarını yerleştireceklerse partizan olarak, ideolojik olarak işte tehlike orada. Buna da dikkat etmek lazım.”

 
*
 
Yılmaz Büyükerşen’in üniversitelerin bölünmesine ilişkin aktardıklarını okudunuz.
Özetle ne demek istiyor Büyükerşen?
Bir üniversite bölünebilir ve yeni bir üniversite ortaya çıkarılabilir.
Bunun ise koşulları vardır.
Nedir o koşullar?
 

• Bir kere bölünmek istenen üniversite rüştünü ispat etmiş, oldukça büyümüş, yönetilmesi güçleşmiş bir üniversite olmalı.
• Böyle oluşturulan bir üniversiteye de, çalışmalarıyla kendini ispatlamış akademisyenler getirilmeli.
• Yani yeni açılan kadrolara, belli bir siyasi ideolojisi olan kişiler değil, bilim üreten başarılı akademisyenler alınmalı. Yani liyakat esası uygulanmalı.
• Rasyonel hedeflere yönelik olmalı.

  
 
*
 
Yazımın sonuna yaklaşırken bir şeyi vurgulamak istiyorum.
Başlarken ne demiştim?
“Hoca’nın Eskişehir Teknik Üniversitesi ile ilgili görüşleri, CHP’lileri ters köşeye yatırdı” demiştim.
Bunu boşuna söylemedim elbette.
Çünkü…
CHP’li politikacılar, Anadolu Üniversitesi’nin bölünmesi hususunda ciddi bir karşı tavır ortaya koymuştu ve bu tavırları devam ediyor.
 
*
 
Tabi bu durumu şöyle değerlendirebiliriz.
Yılmaz Büyükerşen, vaziyeti değerlendirirken siyasetçi kimliğiyle değil, akademisyen kimliğiyle bilimsel olarak değerlendirdi.
Zaten değerlendirme yapmaya başlamadan önce “akademisyen namusuyla konuşuyorum” dedi.
Ancak CHP’liler politik bir bakış açısıyla bölünme meselesine itiraz etti.
Dahası…
Buradan da görülüyor ki CHP’li politikacılar, bölünme meselesine itiraz etmeden önce Yılmaz Büyükerşen’den detaylı bir görüş almadı.
Her neyse…
 
*
 
Bitirirken bir konunun daha altını çizmek faydalı olacak.
Eskişehir Teknik Üniversitesi, AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı’nın çabasıyla gerçekleşti.
Bu noktada Avcı’nın üstüne gidenler de oldukça fazlaydı.
Ancak Yılmaz Büyükerşen’in bu açıklaması’nın, Nabi Avcı’ya destek niteliği taşıyan ciddi bir açıklama olduğunu net bir biçimde ifade edebiliriz.
Yani…
Farklı partilere mensup olsalar da akademik görüş olarak birleşti Büyükerşen ve Avcı.
Ne diyelim?
Hoca’dan Hoca’ya destek diyelim!..