Büyükerşen çorapları

Büyükerşen Anadolu Üniversitesi Rektörüydü…
Aylık "mutad!" görüşmelerimizden birini yapmak üzere gitmiştik...
Daha girer girmez boynumuza yapıştı Hoca!
İki eliyle kravatımızı toparlamaya çalışırken fırçasını da attı:
“İki yakan ne zaman bir araya gelecek?”
Kendisiyle ilgili onlarca haber, yüzlerce yazı yazdık...
Hoca'nın deyimiyle...
“Ara sıra kaktüsler olsa da...”
Çoğunluğu “Büyük” ve “Erşen…”
…….
-2 Eylül Gazetesi Yazıişleri Müdürüyüm. 30 Mart 2014 yerel seçimleri yaklaşıyor. Üç dönemdir Başkan olan Büyükerşen, dördüncü kez aday oldu.
"Hoca'ya muhalif bir çizgideyim..."
Bu satırlar halen Anadolu’nun Yazıişleri Müdürü olan "Cihan Yıldırım"a ait...
"Bir Habersin" adlı kitabının "Büyükerşen Çorapları Bunlar" başlıklı yazısından alıntı...
Nasıl da denk getirmiş!
"Tam 26. sayfada..."
Kemer Caddesi'nde bir adam çevirmiş kendisini:
"İyi yazıyorsun, devam et! Sen haklısın..."
Vermiş veriştirmiş "Büyükerşen" için adam ve tam ayrılırken çantasından çorap çıkarmış, satıyormuş...
"10 adet almış Cihan..."
……..
Anadolu Ajansı'nda çalışırken, ara sıra maçlarda karşılaşırdık Cihan’la... Esprilerini severdik. Meğer daha neler varmış? Gazetede çalışmaya başlayınca öğrendik...
 
 
“İyi gazeteci ve yazar…”
Büyükerşen, bizi “kravatla” yakalamış, onu “çorapla!..”
Bizim “iki yakamız” hâlâ bir araya gelmedi!..
Kışın ortasında yazlık çorap aldığına göre…
“Cihan’ın ayakları da kolay kolay dolanmaz!”  
Cumartesi Öyküsü
Sunay Akın'dan Karl ve Nazım
 
Dünyaca ünlü şairimizi bugünlerde çeşitli etkinliklerle anıyoruz...
Sunay Akın da gerçek öyküsünü anlatıyor:
-1827 yılında Almanya’nın Brandenburg kentinde "Karl" adında bir çocuk dünyaya gelir. Babası müzik
öğretmeni olan "Karl", aile içindeki huzursuzluklar nedeniyle bir Fransız yetimhanesine gönderilir. Daha sonra gemilerde çalışmaya başlar.
Hamburg’tan kalkan bir gemiyle İstanbul’a giderken henüz 12 yaşındadır. Gemi İstanbul'a geldiğinde denize atlayan "Karl", Kız Kulesi'ne yüzerek kaçar. Kendisini kurtaran kule bekçisine gemiye geri dönmek istemediğini söyler.
İki ülke arasında küçük bir politik sorun yaşanırken Osmanlı Sadrazamı "Ali Paşa" sorunu çözer ve “Karl”ı korumasına alır. "Karl"a," Mehmet Ali" adı verilir.
Kırım, Bosna ve Karadağ savaşlarından sonra "Paşa" unvanıyla ödüllendirilir.
"Mehmet Ali Paşa", 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması'nda Osmanlı'yı temsil eden üç kişiden biri olur. Beş dilde şiir yazan "Mehmet Ali Paşa"nın dört kızı olur. "Leyla" adındaki kızının da bir kızı olur, onun adı da "Celile..."
Celile bir erkek çocuk doğurur:
“Şair Nazım Hikmet...”
Büyük şairin Türkiye'ye hangi yollardan nasıl geldiğini merak edenlere sunulur...
*******************************
Uçan Kuş’tan
Yeni Valimiz "Azmi Çelik" için, "Yemez yedirmez" demişler.
Gel de şükretme abi!
"Uçmaz, uçurmaz değilmiş!
*******************************
Özdeyiş
En karanlık gecelerin ardından dahi, yine de gün doğacaktır...
Hanri Benazus
********************************
Günün incisi
Antidepresanlar bardağın yarısını dolu gösteriyormuş…
"Boşa takıyorsan yandın..."
*******************************
Kıssa-dan
İncirlik’i derhal Suriye operasyonlarına kapatıp diş politikamızı tersyüz etmemiz gerekiyor ama…
"Ankara’da o güç ve irade kaldıysa!"
********************************
Günün Balı
Gezi Parkı ruhu gençtir...
İktidar ise geçen yüzyıldan "Soğuk Savaş" kalıntısı örümcekli bir enkaz!
                                                                 Emre Kongar
*********************************
 
Gerilim
Adalet ve dolayısıyla toplumsal sözleşmenin ifadesi olan anayasa, mülkün yani devletin temelidir.
"O temel bugün bile isteye çürütülmekte.”
Özgür Mumcu
**********************************
Günün Sorusu
Erdoğan, 2 bin dolayında vatandaş ve bir yığın gazeteci ile mahkemelik. Bu davalar “Yargıtay”ın önüne geldiği vakit, “Yargıtay Başkanı”nın tarafsız ve adil bir karar vereceğine kim inanacak?
                                                                                                                Rahmi Turan
************************************
Cuk
Allah insanı özgür ve onurlu yaratır, başkasına kul olma!
***********************************
Günün Şiiri
Sevinç üzerine
Sevinç, kıvılcımı Tanrının
Bisium'un güzel kızı
İçine giriyoruz tapınağının
Neyi ayırdıysa amansız dünya
Senin tılsımın birleştiriyor
Tatlı kanatların nereye dokunduysa
Bütün insanlar kardeş oluyor
Kucaklasın, milyonlar kucaklasın
Bu öpüş bütün dünyanın malı
Kardeşler üstünde yıldızlı çadırın
Aziz bir baba oturuyor olmalı...
                                     F. Schiller (Varlık-1951)
 
************************************
Cengiz Aytmatov'dan
“Aziz Nesin”e Kırgız yazar "Cengiz Aytmatov" anlatmış:
- Kırgızistan’da bir Yahudi "Cengiz Aytmatov"a : "Siz Türkler domuz kılına benzersiniz" deyip dururmuş...
"Neden?"
-Çünkü bütün hayvanların tüyleri yan yana gelir, dokuma olur ama domuzun kıllarından dokuma olmaz, sadece fırça olur... Siz Türkler de öylesiniz...
"Aziz Nesin" ise, "Türkler’de örgütlenirler" derdi ama...
"Örgütlenmelerinin tek amacı vardır, parçalanmak... Ve parçalandıktan sonra da birbirine düşman olmak..."
***************************************
Hangi okulda öğretmendin?
Delikanlı ölmüş, cennetin kapısına gelmiş. Kontrolle teker teker içeri alırlarken araya yanlış biri sızmasın diye görevli melek, sıradakilerin ne iş yaptığını ve kazancını da soruyormuş...
Baştaki adam, "Aktörüm, dizilerde oynuyorum, kazancım yılda 1 milyon" demiş.
Almışlar içeri, ikinci sıradaki kadın, "Avukatım, yıllık kazancım 150 bin lira" demiş ve o da girmiş içeri...
Sıra bizim delikanlıya gelmiş, "Yıllık kazancım 25 bin lira efendim" demiş utanıp kekeleyerek...
"Hadi yaaa!" demiş melek:
"Hangi okulda ve ne öğretmeniydiniz?"
****************************************
Boşanma nedeni
İki arkadaş sohbet ediyordu, biri sordu:
"Karın seni neden boşadı?"
-Sorma yaa! Bir gün "Çorapların ne kadar buruşmuş" dedim.
"Yok canım... Bunun için boşanmış olamaz bence..."
Gülmüş arkadaşı:
“O gün çorap giymemiş de ondan!.."
*******************************************
Ya Paşa istifa ederse!
"Nazım Hikmet" 1930 yalında "Hür Adam" gazetesinde "Fıkracı" imzasıyla düz mizahi yazılar yazıyor.
12 Aralık 1930 tarihli yazısında bakınız ne diyor:
-Bir mecliste münakaşa ediliyordu. Biri dedi ki:
"İsmet Paşa artık istifa etmelidir…"
Öteki İtiraz etti:
"İsmet Paşa istifa ederse onun yerine kimi getireceğiz? Meydanda kim var? Ha, söylesene!"
**********************************************
Günün Olayı
Hani biraz ağır kaçıyor da olsa...
Artık "gelişmekte olan" değil, "Ortadoğu bataklığına gömülmekte olan ülkeler" safındayız!
**********************************************
Günün Biberi
Ülkenin yüzde 99'u Müslümansa bunca hırsız, dolandırıcı, sapık, katil, tecavüzcü, vatan haini nereden çıkıyor?
                                                                     Akif Kökçe