Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Başkanı
Celalettin Kesikbaş’tan dikkat çeken bir açıklama geldi.
Kesikbaş, Eskişehir’de ulaşım ve trafik problemi olduğunu, söz konusu problemlerin kronikleştiğini ve bu iki sorunu ESO olarak tartışmaya açmak istediklerini söyledi.
Ardından şunu ekledi:
Tüm sanayi bölgelerine metro ve tramvay talep ediyoruz!
*
Peki, Kesikbaş, metro ve tramvayı hangi kurumdan ya da kişiden talep ediyor?
Bu soruyu sormamın nedeni şu: Kesikbaş, kişi ya da kurum ismi kullanmamış.
Niye kullanmadığını bilemiyorum.
Ancak metro ve tramvayı hangi kurum ve kişiden talep ettiğini biliyorum, siz de biliyorsunuz.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından talep edecek hali yok ya...
Büyükşehir Belediyesi ve Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’den talep ediyor!
*
Peki, Yılmaz Büyükerşen, Kesikbaş’ın talebi karşısında ne diyor?
*
Büyükerşen’le, konuya ilişkin görüştüm.
“Şimdi kendisine Hoca olarak bir şey söyleyeceğim, ama neyse” diyerek sözlerine başlayan Büyükerşen, “metro istiyormuş. Ben, fakir fukaranın işine yarayacak ve Eskişehirli hemşerilerimin tümünü kapsayacak projeler için para harcarım. Belediye para harcayacak, hemşerilerimin büyük kısmı faydalanamayacak, ama birileri para kazanacak öyle mi” diye konuştu.
*
Eskişehir sanayisi için birçok öneride bulunduğunu, ancak bu önerilerin reddedildiğini aktaran Büyükerşen, şöyle devam etti:
OSB’YE TRAMVAY GÖTÜRMEK İSTEDİ
“Biraz geçmişten başlamam gerekirse, ama özetle, şunu söylemek isterim. 70’li-80’li yıllarda, ‘Nasıl Bir Eskişehir Olmalı’ isimli seminerler yapmıştık. Öyle güzel fikirler çıkmıştı ki ortaya. Zaten kısım kısım kitaplaştırdık bu seminerleri. Ve bunun devamı olarak, 1999’dan sonra ‘Ortak Akıl Toplantıları’ düzenledik. Toplumun tüm kesimlerinin şehre ilişkin görüşlerini aldık. O günlerden başladı tramvay fikri, daha rektörken vardı aklımda. Hatta Sanayi Odası’na şunu önerdim: Borsa’dan Organize Sanayi Bölgesine (OSB) kadar bir tramvay hattı yapalım ve tramvay oraya da çalışsın. Hatırladığım kadarıyla, o dönemlerde 300 küsur servis otobüsü çalışıyordu OSB’ye. Hem servis otobüsleri, hem şehirlerarası seyahat yapan özel yolcu otobüsleri, hem de kişisel otomobiller Ankara yolunda içinden çıkılmaz bir trafiğe neden oluyordu. İşte tramvay sayesinde, servis otobüsleri azaltılabilecek ve işçiler tramvay aracılığıyla OSB’ye gidebileceklerdi.
SANAYİ ODASI TRAMVAYI İSTEMEDİ
Bu anlamda dedim ki: Siz, servis otobüslerine vereceğiniz parayla Ereğli Demir Çelik Fabrikasından ray alın. Demiryolu raylarını desteklemek için kullanılan traversleri çimento fabrikasından alın. Bozüyük’ten kablo alın. -Hatta o zamanlar ESTON ve ENTİL şirketleri vardı, bu işler ucuza halledilebilirdi.- Ve ben de tramvayları tahsis edeyim. Zaten asıl maliyet tramvaylar, onu da tahsis edeceğimi söyledim. Sanayiciler de servislere verecekleri parayı diğer işler için harcayacaklardı, yani aslında ceplerinden pek de para çıkmayacaktı. Ancak ne oldu biliyor musunuz? O dönemin ESO Başkanı Savaş Özaydemir ile EOSB Müdürü Ali İhsan Karamanlı bu projeyi reddettiler.
BANLİYÖ, LOJİSTİK MERKEZ VE LİMAN BAĞLANTISI
Ama ben, bu proje reddedildi diye şehrin menfaatlerine olacak düşünceleri saklayacak değilim. Zira başka bir önerim de şuydu: Eskişehir’e bir lojistik merkez lazım. Bu anlamda hükümete bastırılabilir ve Devlet Demir Yolları tarafından bir banliyö tren işletmesi kurulabilirdi. Ve lojistik merkezden bir makasla, OSB’nin tam ortasına kadar Devlet Demir Yolları hat yapabilirdi. Aynı hattın üzerinde Bozüyük var, Bilecik var... Böylelikle Eskişehir’den Bilecik ve Bozüyük’e gidecek, Bilecik ve Bozüyük’ten de Eskişehir’e gelecek işçiler banliyö hattını kullanabilirlerdi. Bu proje de, tıpkı tramvayda olduğu gibi, Ankara yolunu bir hayli rahatlatır, sanayicinin servis giderini azaltır ve işçilerin daha konforlu seyahat etmelerini sağlardı. Ayrıca lojistik merkez ve tren hatları sayesinde, üretilen mallar demiryolu marifetiyle kolaylıkla dağıtılabilir, EOSB’ye hızlı ve pratik şekilde getirilebilirdi. Hatta Gemlik’e bağlantı yapılıp, limana açılabilirdik. Şimdi mesela, bütün girişimlere rağmen Eskişehir’e otomobil fabrikası niye yapılamıyor? Çünkü limana bağlantımız yok. Ama işte bu önerilerim de ne yazık ki reddedildi.
KARGO MERKEZİ VE YANINA SERBEST BÖLGE
Daha neler neler önerdim. Mesela o dönem Anadolu Üniversitesinin işlettiği, şimdi ise Eskişehir Teknik Üniversitesi’ne ait olan havalimanının yeri ‘aynı zamanda ‘kargo merkezi’ olarak da kullanılsın’ dedim. Yani uçaklar İstanbul’a geliyorlar, iniş yapabilmek için havada bir hayli sıra bekliyorlar; bu durum hem yakıt maliyetlerini arttırıyor hem de zaman kaybına neden oluyor. Ama kargo merkezi Eskişehir olsa, uçaklar rahatlıkla inip kalkabilecek. Taşıma maliyeti düşecek, zamandan tasarruf edilecek. Ve indirilen mallar, demiryolu aracılığıyla rahatça ülkeye dağıtılacak. Aynı zamanda tren yoluyla kargo merkezine gelen mallar, Türkiye’den yurtdışına kargo uçaklarıyla gönderilecek. Kargo merkezine entegre olabilecek bir de ‘serbest bölge’ kuralım dedim, Muttalip civarına.
BÜYÜKERŞEN KOMPLEKSİ
Ama gelin görün ki bu önerilerimin her birini teker teker reddettiler. Hâlbuki anlattığım tüm projeler, Eskişehir’in menfaatine olan projelerdi ve şehrin çok uzun yıllarını kurtaracak projelerdi. Peki, niçin reddettiler? Kerametin ve aklın yalnız kendilerinde olduğunu zanneden sanayici ve iş insanlarının bazıları ile yereldeki sağ partilere mensup siyasetçiler, hem rektörlüğüm döneminde hem de belediye başkanıyken şehrin menfaati için ne öneri sunduysam ‘kompleks’ yapıp reddettiler!
3 ADAYLIK NEDENİ
Aslında biliyor musunuz, benim 5 dönemdir belediye başkan adayı olma nedenlerimden birini aktardım size. Aday olmamın üç nedeni var. Bir tanesi, partim ısrar ediyor. Diğeri, Eskişehirli hemşerilerim ısrar ediyor. Bir diğeri ise, işte biraz önce anlattıklarım. Aklımdan hep şu geçti: Yahu ben aday olayım, belki mensubu olduğum parti iktidar olur ve iktidar imkanlarıyla aklımdaki projeleri hemşerilerim için hayata geçiririm. Veyahut siyasi ağırlığı olan birileri gelir -iktidar ya da muhalefet milletvekili fark etmez-, hükümete projelerimizi anlatır ve yapmamıza yardımcı olur. Ancak ne yazık ki olmadı. Ha, Yılmaz Büyükerşen pes eder mi? Etmez tabii, benim hala inancım tam. Şunu da söyleyeyim, vatandaşımız her şeyin farkında. Söz konusu projeleri reddedenlere şimdiye kadar dersini verdi, bundan sonra da vermeye de devam edeceğine inanıyorum.
BÜYÜKERŞEN’LE KAVGA EDEN AK PARTİ
Bir örnek daha vereyim. Bu sefer önerim kabul edildi, fakat basiretsiz siyasetçiler nedeniyle eksik kaldı. Tren yolunun yer altına alınmasından bahsediyorum. DSP, MHP, ANAP koalisyonu… Başbakan ise Bülent Ecevit. Koalisyon ortakları bakanlıkları paylaşıyorlar ve Ulaştırma Bakanlığı MHP’ye düşüyor. Prof. Dr. Enis Öksüz Ulaştırma Bakanı oluyor. O dönem MHP’nin genç Eskişehir Milletvekili Süleyman Sazak, şehrin demiryolu sorununa ilgi duyuyordu. Şehrin Kuzeyi ve Güneyi arasında kalan tren geçitleri vardı. Bazen trenler manevra yapacağı zaman geçitlerdeki bariyerler kapanıyordu. Haliyle trafik duruyordu. Benim önerim şuydu: Tren yeraltına alınsın; Hava Kuvvetlerinin oralardan girsin, Çamlıca’dan çıksın. Tabii bu öneriyi yaparken işin uzmanı bilim insanlarının görüşlerini aldık, araştırdık, soruşturduk. Bu öneriden sonra Süleyman Sazak devreye girdi. Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz projeyi beğendi. Öksüz’den sonra gelen Ulaştırma Bakanı Oktay Vural da beğendi. Sonrasında Bülent Ecevit de projeyi onayladı ve proje, yatırım programına alındı. Bununla beraber koalisyon hükümeti kredi buldu. Projenin çalışmalarına kağıt üzerinde başlandı. O sırada AKP gelince, söz konusu projeyi ve krediyi kucağında buldu. Ve her zaman yaptıklarını o günlerde de yaparak benimle kavga etmeyi tercih ettiler. Kavga ede ede, o güzelim projenin yarısını yaptılar. Tren Muttalip’ten giriyor, istasyondan çıkıyor. Peki, projenin yarısını yaptılarsa, diğer yarısı için harcanacak paranın akıbeti ne oldu? O parayla, muhtemelen, Konya-Eskişehir hattını yaptılar. En azından ben öyle tahmin ediyorum.”
*
Yılmaz Büyükerşen’in, Celalettin Kesikbaş tarafından yapılan “sanayi bölgelerine metro ve tramvay talep ediyoruz” şeklindeki çıkışına karşı aktardığı görüşleri okudunuz.
*
Anlaşıldığı üzere Büyükerşen, uzun yıllar, Eskişehir sanayisi için büyük uğraşlar vermiş ancak bu uğraş karşılığında ne yazık ki çeşitli
engellemelere maruz kalmış.
*
Tüm bu engellemelerle beraber, ekonominin kötüleştiği, belediye gelirlerinin yarıdan fazla azaldığı, muhalefet belediyelerine kredi verilmekten imtina edildiği bir dönemde, Celalettin Kesikbaş tarafından ‘sermaye öncelikli’ bir talebin olması, gerçekten hayret verici doğrusu.
İşte, bu nedenle Büyükerşen diyor ki: “Ben fakir fukara için para harcarım, bütün hemşerilerimi kapsayacak projeler için para harcarım!”
*
Ha, Kesikbaş şunun sözünü veriyorsa ne ala…
Ulaştırma Bakanlığı, nasıl ki şaibelerle anılan ve istifa ettirilen Melih Gökçek’e omuz verip Ankara metrosunu yaptıysa, buyursun, namı ülke sınırları dışına taşan Yılmaz Büyükerşen’e de destek versin ve Eskişehir’in sanayi bölgelerine aynı metrodan yapsın.
Bence Kesikbaş, bunun da fizibilitesini hazırlayabilir ve bakanlığa sunabilir.
*
Şunu da söyleyeyim ki, yanlış anlaşılmasın.
Tabii ki sanayi bölgelerine metro ve tramvay yapılsın.
Ama bu işin bir mantığı, bir zamanı ve bazı koşulları var.
Konunun, böylesine olağanüstü şartlarda gündeme getirilmesini, samimi bulmak güç.
*
Her neyse…
Bitirirken şunu ifade etmek istiyorum.
Kesikbaş’ın söz konusu açıklaması, alelade bir açıklama değil.
Bir sinyal veriyor.
Adaylık sinyali.
Ve ‘sanayi bölgelerine metro ile tramvay yapılsın’ çıkışı da, bir nevi adaylık vaadi.
Ne adaylığı diye sorarsanız?
Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı!
Konjonktür ne olur, zaman neyi gösterir bilemem.
Ancak bildiğim şu: Kesikbaş’ın hedefinde Büyükşehir Belediyesi kesinlikle var.