Prof. Dr. Alper Çabuk yazdı
2014 yılından bu yana konuşulan fakat bugüne kadar geçen dönemde etkileri çok hissedilmeyen, Facebook’un 50 milyon kullanıcı verisinin Cambridge Analytica şirketine verilmesi hadisesi, bugünlerde sosyal medya devi Facebook’u ciddi anlamda sarstı. The Guardian tarafından ilk kez paylaşılmış olan habere göre Cambridge Analytica şirketi 50 milyon kişiye ait bilgileri Facebook üzerinden ele geçirmekle, Facebook da bu verilerin güvenliğini yeteri kadar etkin sağlamamakla suçlanıyordu. Bu suçlanmaların ardından #deletefacebook - Facebook'u sil kampanyası başlatıldı. Hatta bu süreçte gazetelere bir Türk kullanıcının, dünayada yaşayan gerçek bir süper kahraman olarak gördüğüm SpaceX ve Tesla’nın sahibi Elon Musk’a, “adamsan Facebook hesabını silersin” demesinin ardından, Elon Musk’ın şirketlerinin Facebook hesaplarını sildirdiği haberi düştü. Facebook tarafında bu şimdilik 50 milyar dolarlık bir değer kaybı yaşanmasına yol açtı. Dile kolay 50 milyar dolar... Ekmeğin bir milyon liraya satıldığı dönemdeki yılların alışkanlıklarıyla zihinlerinde altı sıfırı silememiş okurlarım için rakamın büyüklüğünü vurgulamak amacıyla söylemek gerekirse, 50 milyar dolar ülkemiz merkez bankasındaki döviz rezervinin yaklaşık yarısı. Çok büyük para yani...
Facebook sonuçta bir sosyal medya aracı. Ne kadar etkili olabilir ki dünya düzeni üzerinde. Neticede genellikle kim ne yaptı, ne yedi, kim kiminle arkadaş oldu, kime ne oldu gibi sıradan paylaşımlar yaptığımız sosyal medya aracı. Emin olun, çok etkili olur. Ben sıklıkla şunu söylüyorum. Aktif sosyal medya ve bilgisayar kullanıcıları için genellersek, örneğin Facebook ya da Google bizi birçok konuda genellikle eşlerimizden bile daha iyi tanıyor. Şöyle ki, sadece sizin bu paylaşımlarınızı, beğenilerinizi, ziyaret ettiğiniz web sayfaları gibi verilerinizi toplamıyor, bunları analiz ediliyor. Ön planda bunları genellikle size bir şeyler satmak gibi masum gözüken amaçlarla için kullanıyor. Ziyaret ettiğiniz alışveriş sitelerine dair reklamları sizin önünüze getiriyor ve inanılmaz reklam gelirleri elde ediyor.
Sadece Facebook’un 1.7 milyar kullanıcısı olduğu düşünülürse bunun geri planında toplanan bu büyük veriyi toplayan, sunan muazzam bir sistem var. Bu sistem sadece veriyi toplamak ve sunmakla kalmıyor; aynı zamanda analiz de ediyor. Örneğin Google, Google Harita kullanan kullanıcılar üzerinden tüm dünyadaki yollardaki trafik yoğunluk bilgilerini anlık olarak kullanıcılarına sunuyor. Eş zamanlı olarak dünyanın farklı yerlerindeki belki de milyonlarca kullanıcıya ulaşmak istedikleri yere en kısa yoldan ve en kısa zamanda nasıl ulaşabilecekleri konusunda yönlendirmeler yapıyor. Bunu özellikle belirttim, çünkü bu, yazımda gelmek istediğim coğrafi bilgi sistemlerinin önemi için çok güzel bir örnek.
Sosyal medya bilgilerinin dünya düzenini nasıl değiştirebileceğini iki örnekle belirtelim. Bunlardan birincisi Trump’ın başkan seçilmesini sağlayan son Başkanlık seçimleri, diğeri ise Brexit – İngiltere’de yapılmış İngiltere’nin Avrupa Birliğinden çıkması referandumu. 2014’de ortaya çıkan 50 milyon kullanıcı verisinin paylaşılması hadisesi o günlerde çok önemsenmemiş olsa da, şimdi bu kullanıcı bilgileri yardımıyla seçmenlerin Cambridge Analytica tarafından manipule edilmiş olması iddaasıyla olay oldu. Ayrıca bu iddia, Cambridge Analytica’nın İngiltere’deki Brexit seçimlerini de benzer şekilde manipüle ettiği iddiasıyla perçinlendi. Aklıma yıllar evvel Brüksel’deki bir toplantıda Amerikalı bir strateji uzmanın sosyal medyada paylaşılan veriler yardımıyla Sudan’daki ayaklanmanın nasıl önüne geçildiğini anlattığı konuşması geldi. Sonrasında Arap Baharı sürecinde, hatta ülkemizdeki Gezi olaylarında sosyal medya üzerinden kim bilir nasıl manipülasyonlar yapıldığı konusunda şüphelerim olmuştur. Gerçekten de sosyal medya, takip etmek ve yönetmek ya da yönlendirmek istediğin insanların analiz edilmesi için çok etkili bir veri toplama aracı. Zaten bu nedenle Facebook ilk çıktığı günden beri, bu mecranın üniversiteli bir kaç gencin elinde bu kadar büyümüş olmasına da şüpheyle bakarım. Aynı şüpheyi Google ve Rusların Google’a karşı çıkardıkları Yandex için de taşırım. Bu iş inanılmaz büyük bir sermaye gücü gerektiren bir iş. Dünyanın verisini toplayacaksınız, depolayacaksınız ve analiz edeceksiniz.
Konu benim akademik alanımla ilgili olunca lafı toparlamak pek de mümkün olamıyor, ama toparlamam gerekiyor artık. Sonuçta veri önemli, veri olmadan karşı karşıya kaldığınız sorunlara ya da çözüm üretmek istediğiniz konulara çözüm bulamazsınız. Bu anlamda Dünya devi ülkeler, dünyayı ve dünya düzenini anlamak için büyük veri analizi konusuna oldukça fazla yatırım yapıyorlar. İşte en azından biz de, Anadolu Üniversitesi olarak Türkiye’nin ilklerini yapma arayışı içerisindeyiz. İlk Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Yüksek Lisans Programı, ilk Coğrafi Bilgi Sistemleri Önlisans Programı, ilk Uzaktan Öğretim Coğrafi Bilgi Sistemleri Yüksek Lisans Programı, ilk online CBS sertifika programları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğüyle Türkiye genelinde ortak yapılan online CBS eğitimleri, ulusal CBS uzmanı ve CBS operatörü meslek standartları ve yeterliklerinin hazırlanması sürecine katkılarımız ve şimdi de en son gençlerimizi emanet ettiğimiz Türkiye’nin 81 ilinden gelen en seçkin coğrafya öğretmenlerimizin coğrafi bilgi sistemleri konusunda eğitilmesi. Geçtiğimiz hafta sonu yazımı da yazamama sebep olan 8 günlük yüzyüze eğitim oldukça yorucuydu, ama değdi. Coğrafi bilgi sistemleri konusunda farkındalık yarattığımız öğretmenlerimiz, bu farkındalığı diğer öğretmenlerimize aktaracak ve öğretmenlerimiz dünyamızı anlamak için yönetmek zorunda olduğumuz verinin ve bu verinin analizi konusunun önemini geleceğimiz olan öğrencilerimize aktaracak.
Eğer teknolojiyi üreten değil, başkalarının sana sunduklarıyla yetinen, tüketici konumdaysan tam bağımsız değilsindir. Bağımsızlık düzeyin sahip olduğun teknoloji geliştirme düzeyinle ölçülebilir. İşte tam da bu yüzden biz sadece teknoloji geliştirme süreçlerine katkı sağlama arayışı içinde değiliz, aynı zamanda bunu yaygınlaştıracak insanları da eğitme arayışı içindeyiz. Zira atmamız gereken daha çok adım var ve zamanımız oldukça az.
Herkese iyi haftalar dilerim.