Âdil Karaismailoğlu'nu ziyaret eden heyetin içinde üç önemli Milletvekilimiz de bulunuyordu.
Âdil Karaismailoğlu'nu ziyaret eden heyetin içinde üç önemli Milletvekilimiz de bulunuyordu. Siz milletvekili olmayı kolay mı zannediyorsunuz?.. Milletvekili olmak demek, insanın karısıyla (Veya kocasıyla) kavga etmesi demektir. Milletvekili olmak demek çocuklarının yüzünü doğru – dürüst görememek demektir. Milletvekili olmak, cebinden tomarla para harcamak, gece rüyalarında bile birileriyle kavga etmek demektir. En büyük darbeleri kendi partinin içinden almak demektir. Milletvekili olmak demek, başınızı kaşıyabilmek için iki gün öncesinden kendi kendinize randevu almak demektir. Kısaca milletvekili olmak için, feleğin çemberinden üç kere ters takla atmış bir politikacı olmanız lazım. İşte parlamenter sistem zamanında Ulaştırma Bakanı gibi önemli isimler, bu milletvekillerinin içinden gelen, politikanın kitabını yazmış kişiler olurdu. Ve o bakanlar "Tek Adam"a değil, bütün bir parlamentoya hesap verirlerdi. Dolayısıyla karşılarına Eskişehir'den veya Türkiye'nin herhangi bir yerinden bir heyet gelip, "Sayın Bakanım; teşkilat olarak bir istihramımız var" denildiği zaman o bakanlar, daha karşıdakiler "Leb" bile demeden leblebiyi anlar, sorunları da "Şıp diye" çözerlerdi. Peki Sayın Âdil Karaismailoğlu'nun politik kariyeri nedir biliyor musunuz? Cevap: Sıfır (Rakamla 0)... Kendisi İBB'de bir ara Trafik Müdür Yardımcısı olmuş. Daha sonra Ulaşım Dairesinde Başkan olmuş. En sonunda da TOKİ'de orta düzey bir görev olan İstanbul Emlak Dairesi Başkanlığı yapmış. Muhtemelen bir kere bile seçmenin kapısını çalıp oy istememiş, bir kere bile köşebaşında vatandaşa AK Parti'nin broşürlerini dağıtmamış... Bir kere bile mahalledeki dükkana kafasını uzatıp, "Selamünalelküm Ahmet ağbi. Daha dönmedi mi senin küçük oğlan askerden?" dememiş bir kişi. İşte biz bu yeni düzene "Türk Tipi Başkanlık Sistemi" diyoruz. İşte bu yüzden iki yakamız bir araya gelmiyor...
"Havalar ne güzel" deseler...
Nisan ayı Odunpazarı Belediye Meclis toplantısı gerçekleştirildi. Her zaman olduğu gibi ve olması da gerektiği gibi AK Partili üyeler Kazım Kurt yönetimini eleştirmiş. Her zaman olduğu gibi de belediye yönetimi eleştiriler karşısında kendini savunmuş. Buraya kadar her şey normal. Fakat faaliyet raporlarına itiraz eden AK Partili Murat Özcan'ın aldığı yanıt biraz sıra dışı olmuş. Kazım Kurt muhatabına, "Daha dün havalimanını siz kapattırdınız" ifadelerinde bulunmuş. Şimdi Hasan Polatkan Havalimanı'nın kapatılması elbette AK Parti'nin eleştirileceği bir konu ancak, belediyelerin faaliyet raporlarına itiraz edilmesiyle bu konunun arasında bir bağlantı kuramadım. Ancak AK Partililer "Biz belediyeyi eleştiriyoruz, siz cevap olarak Hasan Polatkan meselesini getiriyorsunuz" demesinler. Çünkü bu tip karşı ataklara alışsalar iyi olur. Sayın Âdil Karaismailoğlu Eskişehir'deki AK Partililere öyle bir gol attı ki, şimdi AK Partililer, "Havalar da pek bir güzelleşti" deseler, konu oradan Hasan Polatkan Havalimanı'na gelecektir. Hele ki Sayın Murat Özcan'ın da bulunduğu heyet Ulaştırma Bakanlık yetkilileri tarafından atlatıldıktan sonra, CHP'li belediyelere ne kadar haklı eleştiriler getirirlerse getirsinler, sıkıntı yaşayacaklar. Aslını ararsanız AK Partililer CHP'den veya İYİ Parti'den gelmeyen darbeyi, kendi genel merkezlerinden yediler. O yüzden başkalarına da hiç kızmasınlar