Prof.Dr. Alper Çabuk

Bunu biz yaptık

Bilgisayarımda sık kullanılanlar çubuğunda bahar aylarında yer imi koymuş olduğum, İngiltere’de yayınlanan Guardian gazetesinde yer alan, Nisan ayında yazılmış bir habere rastladım

7 Eylül 2020 08:42
A
a
Sütiş Eskişehir
Bilgisayarımda sık kullanılanlar çubuğunda bahar aylarında yer imi koymuş olduğum, İngiltere’de yayınlanan Guardian gazetesinde yer alan, Nisan ayında yazılmış bir habere rastladım. Haber, dünyadaki tanınmış bir grup biyoçeşitlilik uzmanının yaptıkları bir çalışmadaki açıklamalarını içeriyor ve uzmanların açıklamalarına göre “Son dönemdeki salgınlar, insan faaliyetlerinin, özellikle de her ne pahasına olursa olsun ekonomik büyümeye önem veren küresel mali ve ekonomik yaklaşımlarımızın doğrudan sonuçları. Yaygın olarak ormanların yok edilmesi, tarımın kontrolsüz genişlemesi, yoğun çiftçilik, madencilik ve altyapı gelişimi ve vahşi türlerin zarar görmesi, hastalıkların yayılması için mükemmel bir fırtına yarattı. Diğer taraftan bu faaliyetler, daha çok sayıda insanı, insanlarda görülen hastalıkların çok yüksek oranda kaynağı olan hayvanlarla karşı karşıya getirerek, insanlarda yeni hastalıkların yayılmasına yol açtı. COVID-19 pandemisi de, kentleşme ve küresel hava seyahatlerindeki hızlı büyümeyle, Asya'da vahşi yaşam türlerinde görülen zararsız bir virüsü insanlarda hızla yayılarak, görülmemiş bir acıya dönüştüren ve dünya genelindeki toplumları ve ekonomileri durduran bir örnek. Bugün yaptığımız seçimlerin olası etkileri konusunda çok dikkatli olmazsak, gelecekteki pandemiler büyük ihtimalle daha sık olacak, daha hızlı yayılacak, daha büyük ekonomik etkileri olacak ve daha çok sayıda insanı öldürecek. Ancak yine de şu anda yaşanan krizin zorluklarını aşmak ve ileride yaşanabileceklerden kaçınmak için bir fırsatımız var. Dünya genelinde ülkelerin trilyonlarca dolarlık ekonomik canlanma paketlerini, çevre korumanın güçlendirilmesi için de kullanılması gerekiyor. Şu anda ekonomileri canlandırmak için çevre standartlarını gevşetmek ve yoğun tarım, hava yolu, fosil yakıt bağımlı enerji sektörlerini güçlendirmek faydalı gözükebilir, ancak bunu acil ve köklü değişiklikler olmadan yapmak, gelecekteki pandemilerin ortaya çıkmasını teşvik eder, çünkü insanların sağlığı, vahşi yaşamın, besi hayvanlarının ve çevrenin sağlığıyla çok yakından bağlantılı durumda. Pandemi riskinin ön saflarındaki ülkelerde gözlem ve sağlık hizmetlerinin gelecekteki küresel salgınları önlemek için yaşamsal önemde ciddi bir yatırım şeklinde fonlanması gerekmekte.  Bu fonlar, belki yılda on milyarlarca dolara mal olacak ama bir yüzyılda sadece bir pandemi bile yaşasanız, bu trilyonlarca dolara mal oluyor ve aslında yatırımınızdan çok iyi bir geri dönüş almış oluyorsunuz. İşlerin böyle devam etmesini umanlar, bir aşının bulunmasını bekliyor. Bu iyi bir strateji değil. Altta yatan nedenlerle mücadele etmeliyiz aksi takdirde işlerin böyle devam etmesi mümkün değil.”
COVID-19’a neden olan virüsün morfolojik özellikleri açısından en az dirençli zarflı tipte bir virüs olduğu ve bu virüs tipiyle mücadelede bile ne derece etkisiz kaldığımızı düşündüğümüzde, ileride karşılacağımız farklı tipte bir virüste, belki de insan ırkının büyük ölçüde yok olması riskiyle karşı karşıya kalabiliriz. İşte tam da bu yüzden, Nisan ayındaki yazılmış makalede yer alan uyarıyı tüm dünya liderlerinin dikkate alması gerekiyor. İnsanlık, acilen yaşadıklarımızdan dersler çıkarıp, salgından sonra daha sürdürülebilir ve dayanıklı toplumlar yaratmak ve daha iyisini inşa etmek için çabalamak zorunda. Yaşamakta olduğumuz ve önümüzdeki günlerde daha da etkili hale gelecek krizden, çevreyi koruyacak ve böylece çevrenin bizi korumasına yardımcı olacak yaklaşımlarla, her zamankinden daha güçlü ve dayanıklı çıkabiliriz. Her zaman dediğim gibi “çevreyi tehdit etmeyen, çevrenin tehdit etmediği insan yerleşimleri için çalışmak zorundayız”. 1980’de “biyolojik çeşitlilik” terimini bulan ünlü akademisyen Prof. Thomas Lovejoy da söylediği gibi “Pandemi doğanın intikamı değil, bunu kendi kendimize biz yaptık”. Daha fazlasını yapmamak için hep birlikte çalışmalı ve ortak akılla sürdürülebilir yaklaşımlar içeren çıkış yolları bulmalıyız. İşte bu arayışın bir parçası olan 2. Uluslararası Dirençlilik Kongresini Ekim ayında Eskişehir Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştireceğiz. Daha fazla bilgi için www.idrcongress.org adresini ziyaret edebilirsiniz.
 
 
 
 
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi