Geçtiğimiz günlerde TÜİK tarafından güncel nüfus oranları açıklandı. Buna göre Eskişehir’in nüfusu sadece 1300 kişi artarak 888.828 kişi olarak güncellendi
Geçtiğimiz günlerde TÜİK tarafından güncel nüfus oranları açıklandı. Buna göre Eskişehir’in nüfusu sadece 1300 kişi artarak 888.828 kişi olarak güncellendi.
Nüfus artışını şehrin yapısı adına tehlikeli bulanlar veya göç almasına taraftar olmayanlar için bu rakamlar gayet memnuniyet verici olabilir.
Ama madalyonun diğer tarafından bakıldığında bu rakamlar Eskişehir için ciddi bir uyarı niteliği de taşıyor diyebiliriz.
Zira Cumhuriyet’in ilanından itibaren göçlerin şehri olan Eskişehir artık göç almıyor ise, var olan nüfus yaşlanıyor ve Türkiye ortalamasının üstüne çıkıyor ise ve en önemlisi zaten zayıf olan kırsal nüfusta azalmaya devam ediyor ise orada düşünmek ve bazı çıkarımlar yapmak gerekiyor.
Belki kültürel anlamda herhangi bir tehlike, kayıp veya riskten bahsedemeyiz. Gel gelelim nüfus artış hızının düşmesi ekonomik olarak kocaman bir soru işaretidir.
Özellikle Büyükşehir kimliği olmayan Afyonkarahisar’ın nüfusu bizden 5 kat daha fazla artış gösterdiyse.
Bu oranlar bize uzun vadede cazibenin yer değiştirdiğini söyleyebilir. Yatırımların, istihdam alanlarının, tarımsal üretimin zayıfladığına delalet olabilir.
Bu oranlar bizim ekonomik kalkınma modellerini değiştirmemiz ve çeşitlendirmemiz gerektiğine işaret edebilir.
Bu oranlar daha fazla iş gücü ihtiyacımız olacağına ve bunu sağlamakta zorlanacağımız için sanayi yatırımlarının eksilebileceği anlamına gelebilir.
Bu rakamlar her yıl artış gösteren yapı stoklarının karşılık bulmayacağı, ticari plansmanın azaldığı anlamına da gelebilir.
Yine bu rakamlara göre Eskişehir’e göç edenlerden ziyade Eskişehir’den göçenlerin çoğaldığını, nitelikli insan göçünün hızlandığını ve şehrin gelecek vizyonunun daraldığını falan da düşünebiliriz.
Çünkü nüfus azaldıkça insana dokunan her şey azalmaya mahkumdur.
Sadece özel değil kamusal yatırımlarında ana kaynağı insandır. Nitelikten ziyade nicelikle işleyen bir hizmet sistemi var. Yapılan yol, hastane, baraj, metro aklınıza gelen ne varsa hepsinin odak noktası toplu insan sayısıdır.
Belki 1300 kişilik artışın yetersizliği üzerine çok abartılı, çok olağanüstü ve yanılgı ihtimali de yüksek öngörüler sıralamış olabilirim. Nihayetinde teknik olarak konunun uzmanı değilim.
Ama kırsal nüfusun şehre koştuğu, göç alan şehrin nüfusunun azaldığı bir süreci olumlu karşılamak içinde uzman olmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
Üstelik ayağımızı kışa göre uzatmak ve tedbirli olmakta fayda var.
Belki bu kaygılar tabu gibi karşı durduğumuz bazı şeyleri esnetir, belki merkezi iktidar temsilcilerini ve yerel yöneticileri daha işbirliği içinde olmaya iter. Belki bazılarında bitmeyen ataleti bitirir.
Boşuna dememişler umut fakirin ekmeğidir diye.