çalıştırdığı hangi takımlarda nasıl bir performans sergilediğini araştırma ihtiyacı duymadılar.
Alman Teknik Direktör Skibbe ile 1,5 yıllık sözleşme imzaladılar. Skibbe’de ligden düşme tehlikesi ile karşı karşıya olan Siyah-Kırmızılı kulübü 2014-2015 sezonu sonunda süper ligde tutmayı başardı!
Başkan Mesut Hoşcan, Skibbe’nin bu başarısını! 1,5 yıllık olan sözleşmesini 3 yıla uzatarak ödüllendirdi.
Skibbe’nin Eskişehirspor’a geldiği tarihten beri gerek Mesut Hoşcan’ı gerekse Eskişehirspor yöneticilerini hep uyardım.
“Skibbe yanlış tercih. Takıma korkak futbol oynatıyor. Sezon sonunda düşersek Skibbe’nin umurunda olmaz. Çeker gider biz yine baş başa kalırız. Düşersek bir daha süper lige çok çok zor çıkarız. Bakın Adanaspor’a, Adana Demirspor’a, Sakaryaspor’a, Kocaelispor’a, Altay’a, Göztepe’ye. Eskişehirspor’u tanıyan yerli bir teknik adamla sözleşme yapın”.
Ama Başkan Hoşcan, tıpkı futbolcularda olduğu gibi yerli teknik adamlardan daha ucuza imza atmayı kabul eden Skibbe’yi tercih etti.
Keşke haklı çıkmasaydım.
Keşke Eskişehirspor ligde sıralamada daha yukarılarda olsaydı.
7 haftada alınan sonuç ortada.
7 maçta 1 galibiyet, 1 beraberlik.
4 puanlı Eskişehirspor sondan ikinci.
Bugünkü içerisinde bulunduğu duruma Eskişehirspor süper lige çıktığından beri hiç düşmemişti.
Başkan Mesut Hoşcan’ın, “Eskişehirspor’u gırtlağına kadar borca soktu” diye eleştirdiği Halil Ünal’ın başkanlık yaptığı yıllar içerisinde siyah-kırmızılı takım sezon sonunda hep ilk 10 içerisinde kaldı. Sportif başarısızlığa düşmediği gibi yıllar sonra Eskişehirspor’a Avrupa Kupasında mücadele etme başarısının önünü açtı.
Skibbe ile Eskişehirspor’un yolları ayrıldı. Oysaki çok değil daha üç hafta önce yenilenen ‘Alt Yapı Tesisleri’nin açılışında Mesut Hoşcan, yollarını ayırdığı Skibbe’ye övgüler yağdırmıştı.
Övgüler yağdırdığı Skibbe maalesef arkasında tamiri çok zor bir enkaz bıraktı gitti.
Şimdi “bu enkazı kaldır” diye İsmail Kartal’ı getirildi.
Bu yıkımın tamir edilmesi kolay değil. Enkazı kaldırıp yapıyı en azından oturulacak hale getirmek her babayiğidin harcı değil.
Şahsen ben İsmail Kartal’ın bu enkazı kaldırıp, çöken yapıyı onarıp oturacak hale getirmesini zor olarak görüyorum.
İlk günden eleştirmek veya “başarılı olamaz” demek doğru değil. İnşallah zoru başarır.
Ayrıca İsmail Hoca’nın başarılı olmasını canı gönülden isterim. Ben bu kulübün 45 yıllık sevdalısıyım.
Eskişehirspor yönetimi kulübün süper ligde kalabilmesi ve Skibbe’nin yarattığı harabeyi onarmak için en az bu takımda direk oynayacak 5-6 futbolcunun transfer edilmesi gerekir. Bunun içinde transfer döneminde para bulamayarak ikinci ligde top koşturacak futbolcuları transfer eden yönetim, devre arasında parayı nereden bulacak?
Geçtiğimiz günlerde çekilen krediden herhalde 5-6 milyonunu devre arasında yapılacak transferler için ayırmışlardır diye düşünüyorum.
Çekilen 25 Milyon TL’lik krediyle yöneticilerin bugüne kadar kulübe verdikleri paralar ödenmiş. Bir tek yöneticinin kulüpten alacağı kalmamış. Futbolcuların zamanı gelen transfer bedelleri ödenmiş. Piyasaya olan borçlar sıfırlanmış. Teminat olarak federasyondan gelecek maç başı, sponsor, lig TV ve reklam gelirleri gösterilmiş.
Doğru ise bu kredi 10 yıl vade ile alınmış. Halil Ünal’ı 10 yıl başkanlık yaptığı süre içerisinde kulübü 80-90 Milyon TL borca soktu diye eleştiren Mesut Hoşcan, dün Serdar Hoca’dan duydum. ES TV’deki programda da söyledi.
Son çekilen kredi ile Eskişehirspor yönetimi iki yıla yaklaşan dönemde, satılan futbolculardan ve Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı’ndan gelen paralara rağmen diğer borçlarla birlikte kulübü 50 Milyon TL borca sokmuş. Bu iddialarının doğru olup olmadığını Sayın Mesut Hoşcan’a soruyorum.
Kendilerinin göreve geldikleri tarihten bugüne kadar bankalardan veya özel finans kurumlarından ne kadar para çekildi? Ne kadar borç yaptınız? Eskişehirspor’un bugün itibariyle ne kadar borcu var?
İki damla gözyaşı
Erzurum'da teröristlerle girdiği çatışmada şehit düşen Eskişehirspor aşığı, birçok arkadaşımın yakını Jandarma Uzman Onbaşı 24 yaşındaki Şükrü Şahin gözyaşlarıyla toprağa verildi.
Cenazenin kaldırıldığı Pazartesi günü Reşadiye Camiinin önündeydim. Yaşananları uzaktan izledim. Tabutun başında Sefa Şen’in başkanlığını yaptığı Seyyar Tuhafiyeciler Odası’nın muhasebecisi ve sekreteri olan Funda Şahin’i görünce şaşırdım.
Sefa Başkana telefon ettim.
“Şehit odanızın sekreterinin nesi oluyor?” diye sordum.
“Ablası” dediğinde üzüntüm bir kat daha arttı.
Bütün şehitler için üzülüyorum.
Vişnelikteki şehitliğin yanından geçerken bütün şehitler ve ölmüşler ile ölmüşlerim için mutlaka Fatiha okurum.
Ama şehit yakın tanıdığınızın yakını ise üzüntünüz bir kat daha artıyor.
Funda kardeşim başına kardeşinin asker şapkasını takmış, Türk Bayrağına sarılı tabutunun başında ‘asker selamı’ vermiş vaziyette dikiliyordu. Acısına rağmen ayakta duruyordu. Kardeşi için akıttı gözyaşları tabutun üzerine yağmur damlaları gibi damlıyordu.
Bu acıya dayanmak kolay değil. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Bir anne ve bir baba için bu acı kat kat oluyor.
Bir tokat bile vurmaya kıyamadığı, yemeyip yedirdiği, içmeyip içirdiği, üşüdüğü zaman üzerindeki ceketini, hırkasını üzerine örterek ısıtmaya çalıştığı evladına bu vatanın parçalanması için mücadele edenler kıymıştı.
Oğlunun ve kardeşinin bu vatanın bekası uğruna hayatını kaybetmiş ve ‘şehitlik’ mertebesine ulaşmasının verdiği manevi güçle, bu tarifi mümkün olmayan acıya rağmen babası, annesi ve kardeşleri ayakta durabiliyorlardı.
İşte o anda bu acıya dayanamayan gözlerimden iki damla yaş aktı. Ağlamamak için kendimi zor tutum ve caminin önünden hızla uzaklaştım.
Bu vesile ile bu güzel vatanımızın bölünmemesi, topraklarımızın korumak, milletin dirliği için gecesini gündüzüne katan, günlerce gözüne uyku girmeden, aç susuz, soğuk-sıcak demeden korumak uğruna canlarını vererek şehit olan tüm güvenlik güçlerimize, bu uğurda hayatlarını kaybeden sivil vatandaşlarımıza Allah’tan bir kez daha rahmet diliyorum.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...