Yenigün Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Seda Uçar Kale, Eskişehir'de çok konuşulan meselelerden biri olan ve Yeşiltepe Mahallesi'ndeki imar değişiklikleriyle ilgili bir yazı kaleme almış
Yenigün Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Seda Uçar Kale, Eskişehir'de çok konuşulan meselelerden biri olan ve Yeşiltepe Mahallesi'ndeki imar değişiklikleriyle ilgili bir yazı kaleme almış. Her zaman bir diğer meslektaşımın köşe yazılarını değerlendirmem. Ekleyeceklerim, katılmadığım noktalar olursa, yanlış anlaşılmaktan korkarım. Beğendiğim yazılara bile övgü dolu cümleler kurduğum azdır. "Kıskanıyor Kerem Akyıl" demesinler diye. Ancak Kale'nin yazısına – açıkça – imrendiğimi belirteyim. Büyükşehir Belediyesi tarafından halka anlatılan projeleri, tanıtım toplantısına katılan mahallelilerin dinlemeye bile tenezzül etmediğini belirtmiş Sayın Kale... Ben o toplantıya gitme fırsatı yakalayamadım. Ancak meslektaşım Hilal Köver'in "Dinlemediler bile" sözüne inanırım. Milletçe birbirimizi dinlememek gibi bir huyumuz var. AK Partililere "Ağır bir ekonomik kriz var" dediğiniz zaman, sizi dinlemek yerine, 1941 yılında ekmeği karneyle aldığımızdan bahsediyor. CHP'lilere "Kardeşim milletin derdine merhem olacak projeler geliştirmiyorsunuz. 'AK Parti şeriat getirecek' diye oy topluyorsunuz, 17 sene geçti ve şeriat getirilmedi" dediğiniz zaman onlar da sizi dinlemiyor. İYİ Partililer MHP'yi dinlemiyor, MHP'liler İYİ Parti'yi dinlemiyor. HDP'lileri ise kimse dinlemiyor... Gerçi Büyükerşen'i dinlemeyenlerin 'Organize işler' içinde olması mümkün. Ancak sıradan insanların da birbirini dinlemediğini biliyoruz. Hazır 'Organize işler'den bahsetmişken, Yılmaz Büyükerşen'in "Rantilecilere pirim vermeyeceğiz" sözlerini de hatırlamakta fayda görüyorum. Ankara'nın 'Parsel parsel'
rantiyecilere satıldığı, İstanbul'da haftada bir kere sapasağlam bir binanın – durup dururken – çöktüğü bir ülkede yaşıyoruz. Aslında çöken binalar değil, 'Rantiyeci Belediyecilik'tir. Eskişehir ise sapa sağlam ayakta. Memleketin dört bir yanından gelen vatandaşlarımız imrenerek dönüyor şehirlerine. Kendi şehirlerindeki 'Organize' işlere bakıp, bir de Eskişehir'in güzelliğine bakıp dönüyorlar memleketlerine. Biz ise parklarımızda kuş cıvıltıları içinde yaşıyoruz. Sanırım en doğrusu kimseyi dinlemeyip, bildiğimiz yolda devam etmek. Halk için ve halkçı belediye olmaya devam etmek...
Ne oldu bizim çevre yolumuz?
CHP Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer ve Jale Nur Süllü Kuzey Güney Çevre Yolu Projesini gündeme getirdi. Öncelikle her iki Milletvekilimize de teşekkür dederiz. Bize Kuzey – Güney Çevre yolu projesini hatırlattıkları için. Maşallah o kadar seçim vaadimiz var ki, çoğunu unutuyoruz. Mesela İstanbul'a çılgın bir boğaz daha eklenecekti. 2006 yılındaydı sanırım. Ayrıca yerli ve milli yolcu uçağımız, babayiğit yerli otomobilimiz olacaktı.
Hep hayal etmişimdir; önce yerli ve milli arabama binmek, kuzey – güney çevre yolundan geçerek İstanbul'a gitmek, oradanda çılgın ikinci boğazdan geçmek nasıl olur diye. Sonra yerli ve milli yolcu uçağımıza atlayarak ve bedava kekleri de miğdeme indirerek Hasan Polatkan Havaalanına inerdim. Her neyse... Eskişehir’de halk otobüsü ile tırın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında bir kişinin yaşamını yitirdiğini de hatırlatan Çakırözer ve Süllü, “Artık bu tür kazaların yaşanmaması için yıllardır sözü verilen ama bir türlü yatırım projesi bile başlatılmayan Kuzey Güney Çevre Yolu Projesi artık başlatılmalı ve siyasi mücadele konusu yapılmadan Eskişehirlilerin hizmetine sunulmalıdır” çağrısında bulunmuşlar. Yetkililere ben de bir çağrıda bulunmak istiyorum; Allah aşkına şu çevre yolunu yapıverin. Söz; bir daha bedava kek hatırlatmasını yapmayacağım...
Zihni Çalışkan o kadar emin olmasın
AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan, ES TV'de yayınlanan Vaziyet Programına konuk olarak Ali Baş ve Arif Anbar'ın sorularını yanıtladı. Sayın Çalışkan program boyunca genel olarak rahattı. Sayın Çalışkan program boyunca ne gazetecilere çattı, ne rakiplerine aşırı yüklendi. Kendisinin rahatlığı, AK Parti'de morallerin yerinde olduğu şeklinde yorumlanabilir. Gerçekten de AK Parti uzun süredir ilk kez seçimlerde bu kadar çatışmacılıktan uzak bir görünüm sergilememişti. Elbette AK Parti'nin önümüzdeki seçimlerde dezavantaj ve avantajları var. "Bize kan değişimi lazım, yeni bir heyecan lazım" söylemleri işlerine yarıyor. Öte yandanyaşanan ekonomik kriz de aleyhlerine. Kendileri açısından bir diğer olumlu gelişme de İYİ Parti'nin Odunpazarı'nda aday çıkartması. Nitekim merak edilen sorulardan biri de İYİ Parti'nin durumuydu. Sayın Çalışkan bu yöndeki sorulara, "Rahatsız olan biri varsa, kime fayda sağladığı açık. Ben İYİ Parti’ye başarılar diliyorum. Başta il başkanımız Ramis Bey olmak üzere, Odunpazarı Belediye Başkan Adayımız Salih Bey’e başarılar diliyorum" diye cevap verdi. Aynı soruyu CHP hakkında sorsalar, Sayın Çalışkan muhtemelen "CHP bizim karşımızda aday çıkartmış. Olmaz öyle şey. Allah onları nasıl biliyorsa öyle yapsın" demezdi. CHP ve Kazım Kurt'a da başarılar dilerdi. Sonuçta bir siyasetçiden başka türlü açıklama bekleyemezsiniz. Şimdi birileri "Gördünüz mü İYİ Parti AKP için çalışıyor. İşte ispatı, adamların il başkanı kendilerine başarılar diledi" diyebilir mi? Böyle düşünenler, İYİ Parti'nin alacağı bütün oyların CHP'den geleceğini var sayanlar. Bu isimlerin arasında Sayın Çalışkan'ın olacağını zannetmiyorum. Ancak eğer Sayın Çalışkan da böyle düşünüyorsa, kendilerine o kadar da emin olmamalarını nasihat ederim. İYİ Parti bu seçimlerde kendi partisinin oylarını en az kayıpla kapatıp, üzerine CHP, MHP ve AK Parti'den oy alma potansiyeline sahip bir parti. Bence bu işten CHP, AK Parti'ye göre daha zararlı çıkacak. Ancak AK Partililer de çok rahat olmasınlar...