Bizimkiler karınca gibi çalışıyor

Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri, 40 ayrı bölgeye kırmızı karınca taşımaya karar vermiş. Bilindiği gibi karıncalar, ormanlarımıza musallat olan böceklerle mücadele etmede biz insanların dostu. Bu sebeple Orman Bölge Müdürlüğümüz zaman zaman belli bölgelere karınca toplulukları bırakıyor. Öncelikle 'karınca' gibi çalışan Eskişehir Orman Bölge Müdürü Recep Temel ve arkadaşlarını tebrik ederiz. Eskişehir Orta Anadolu'nun en önemli orman kaynaklarına sahip ve Recep Temel gibi çalışkan isimlerin ormanlarımıza bakıyor olması içimizi rahatlatıyor. Kırmızı Orman Karıncalarının yerlerine alışması için iki ay boyunca şekerle besleneceklerini de öğrendik. Karıncalar yerlerine alışır mı bilemem. Fakat akıllılarsa Eskişehir ormanlarından başka bir yere gitmezler. Doğrusu Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri iki ay boyunca beni şekerle beslese, ben de yerime alışırdım. Anlayacağınız karıncalarımız bile şanslı... Şakayı bir yana bırakırsak, bu yeni mücadele yöntemlerinin kamuoyunda takdirle karşılandığını belirtelim. Bir zamanlar ormanlara böcekler dadandı mı, hemen kimyasal ilaçlara başvurulurdu. Sonuç olarak ormanlarımız gereksiz yere zehirle dolar, kimyasal ilaçlar ise zararlılardan çok, zararlılarla beslenen canlıları etkilerdi. Ancak şimdi işler değişti. Biz insanlar başımıza gelen bütün felaketlerin sebebinin doğal dengeyi bozmamızdan kaynaklandığını idrak ettik. Şimdi böceklere karşı karınca, yaban domuzlarına karşı bozkurt gibi yöntemlerle mücadele ediyor. Açıkçası kendi elimizle bozduğumuz tabii dengeyi, yine kendi elimizle kurmaya çalışıyoruz. Recep Temel ve mesai arkadaşlarını tekrar tekrar kutlarım. Başarılı çalışmaları dikkatimizden hiç kaçmıyor..

Kurt'tan güzel bir jest 

CHP'ye üye olan bir grup öğretmeni ziyaret eden Kazım Kurt, güzel bir davranışta bulundu. CHP üyesi emekli öğretmenlerin kendisini ziyaret edeceklerini öğrenen Odunpazarı Belediye Başkanı, "Öğretmen bizim ayağımıza gitmez, biz öğretmenlerimizin ayağına gideriz" diyerek, emekli eğitimcilerle Alaaddin Parkı'nda buluştu. Böyle güzel jestleri unutalı çok oldu. Şimdilerde siyasetçiler birbirlerine hakaret etmekten, toplumumuzu bir araya getiren hasletlere değinmeye fırsat bulamıyor. Öğretmene saygı duymak da bu unutulan hasletlerden biri. Bir zamanlar öğretmen olmak en kutsal meslek olarak kabul edilirdi. Ancak şimdilerde öğretmenlerimiz ay sonunu getirmekle meşguller. Sanırım bir toplumu çürütmenin en kolay yolu, eğitimini çökertmekmiş. Her neyse... Sayın Kazım Kurt ve bu organizasyonu ayarlayan Özel Kalem Müdürlüğüne teşekkür ederiz. Öğretmenler toplumumuzun önderleridirler. Onların önünde ayağa kalkmak, tıpkı Kazım Kurt'un yaptığı gibi ceketinin düğmelerini iliklemek, bizi biz yapan değerlerin başında geliyor sanırım. CHP'li Kurt'un bu tutumunun bütün politikacılarımıza örnek olmasını dilerim
 

Mülakat krizi büyüyor 

CHP Milletvekili Utku Çakırözer, seçimlerden önce ETİ Maden Bor tesislerinde yaşanan 'Mülakat krizi'ni Meclis gündemine taşımıştı. Kırka'da bulunan ve dünyanın sayılı bor mineral yataklarından birini çıkaran işletmede, siyasal kadrolaşma yapıldığı öteden beri iddia ediliyordu. Anlaşılan seçimler hiçbir şeyi değiştirmemiş... aralarında 10'larca defa mülakat sınavına girip, her defasında reddedilen vatandaşlarımızın olduğu Kırkalılara bu zulüm yapılmaz, daha doğrusu vicdan sahibi yöneticiler böyle bir şeyi yapamaz. Ancak vicdan ve namus gibi kavramlar, tıpkı liyakat gibi unutulup gidiyor. Artık vicdanların kanayan yarası hâline gelen bu meseleyi yine gündeme getiren Çakırözer, "İş, aş, ekmek meselesini siyasete kurban etmeyin' dedik. Artık yeter. Bu ayrımcılığa son verin, bu insanların ekmekleri daha fazla oynamayın" ifadelerinde bulunmuş.
Sayın Çakırözer'in 'Artık Yeter!' isyanını Türkiye'de söylemeyen kalmadı sanırım. Her neyse... Çakırözer ayrıca, "Ferdi Çakmak 24'üncü kez, Kurtuluş Hoş 19'uncu kez, Özcan Koyun ise 8'inci kez elendi. Bu yapılan bu insanlara zulümdür. Elenmelerinin tek gerekçesi, daha önce de olduğu gibi bu insanların muhalif olmaları. Bir tek onlar da değil. Süleyman Şakar, Yüksel Bütün ve Metin Duru gibi onlarca kardeşimiz yine elendiler. Bir işçi 24 kez elenir mi? Nedir bunun gerekçesi?" ifadelerinde bulundu. Sayın Çakırözer'e kelimesi kelimesine katılıyoruz. Ekmeğinin peşinde koşan insanlara siyasi sebeplerden dolayı ayrımcılık yapmak zulümdür. Lafa geldiği zaman, "Allah! Kitap! Peygamber!" diye kükreyenler ne yaptıklarının farkındalar mı? Haydi kuldan korkmuyorlar diyelim; zalimlerin mazeretlerinin hiçbir yarar sağlamayacağı güne de mi inanmıyorlar?