1 Kasım 2015 seçimlerinde hem Eskişehir’de hem de Türkiye genelinde MHP umduğunu bulamadı. 40 milletvekili kaybetti.
Eskişehir’de 2011 ve 7 Haziran 2015 seçimlerinde milletvekili çıkan Ruhsar Demirel, 1 Kasım seçiminde bu kez sandıkta kaldı.
“Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar. Üçüncüsünde yakayı ele verir” diye bir söz var. İşte Ruhsar Hanım’da bir sıçradı, iki sıçradı. Üçüncüsünde yorulduğundan sıçrayamadı!
1 Kasım seçimleri öncesinde karşılaştığım pek çok MHP’li dost,”Ruhsar Hanım aday olmasından dolayı bu kez MHP’ye oy vermeyeceğiz. İki dönem seçtik. Eskişehir’de varlığı yokluğu belli olmadı. Teşkilatlar karıştı sessiz kaldı. İlçe Başkanları tek tek istifa ettiler. Neden istifa ettiniz diye sormadı. Partililer arasında birçok sorunlar, kırgınlıklar, küskünlükler yaşandı. Bunları barıştırmak için adım atmadı. Bizde kendisinin bu dönem dinlenmesi için elimizden ne geliyorsa yapacağız” demişlerdi.
Bu şekilde düşünenlerin sayısı hızla artıyordu. Homurtular şehrin en uç mahallesinden bile duyuluyordu.
Daha doğrusu bu homurdanmaları sağır sultan bile duymuştu. Ancak duymayan bir tek Ruhsar Demirel’di!
Seçim öncesi gazeteye ziyarete geldiklerinde ben bir parça çıtlattım. Ama her nedense beni kendisine muhalif partili gibi gördü.
Ne sorularıma cevap verdi. Ne de anlattıklarımı kulağına küpe yaptı.
Kendisiyle birlikte ziyarete gelen milletvekili adayları bile,”Anlattıklarınızda gerçeklik payı çok fazla. Ama bunu maalesef Ruhsar Hanım duymuyor veya duymak istemiyor. Söylediklerinizde yüzde yüz haklısınız” demişlerdi.
Dün Hamamyolu Caddesinden Köprübaşına doğru yürürken bir grup MHP’li dost ile karşılaştım.
“Sadi Bey bizi bir tek siz dinlediniz. Bir tek siz bize inandınız. Yazılarınızı takip ettik. Eskişehir’de AK Parti 3, CHP 3 olur diye yazdınız. Belki o günlerde bu yazınızdan dolayı size gülenler oldu. Bu adam Eskişehir’de yaşamıyor herhalde diye eleştirildiniz. Ancak o günlerde size günlerler, bu adam rüya görüyor diyenler 1 Kasım akşamı ‘Biz inanmıyorduk. Böyle bir tabloyu rüyamızda görsek inanmazdık’ demişlerdir. Siz kafanızdan atıp yazmadınız. Bizimle istişare içerisindeydiniz. Bize inanmıştınız. Bizde sizin bu inancınızı boşa çıkarmadık. Bizim partimiz ile bir sorunumuz yok. Bizim sorunumuz Ruhsar Hanımdı. Sorunun çözülmesi için bir formül gerekiyordu. Biz de formülü bulduk. Gereğini yaptık” dediler.
“Bugün Pazar. Bugün seçim olsa Ruhsar Hanım tekrar aday. Ne yaparsınız?” diye sordum.
“1 Kasım’da ne yaptı isek bugünde aynısını yaparız” diye cevap verdiler.
Bugün seçim olsa, birinci ve ikinci sıradaki milletvekili adayları tabanın ve teşkilatın istediği adaylar olsa MHP Eskişehir’de yeniden bir vekili geri alır. Hatta ikinciyi kazanması zor. Ancak zorlayacak oy da alır.
Bunu MHP’li dostlara söylediğimde,”Sadi Bey biz bunu Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’ye anlatamadık. Ruhsar Hanımda ısrar etmemiş olsaydı durum bugünkü gibi olmazdı. Biz kendimize göre doğru olanı yaptık” diye beni tasdiklediler.
MHP’nin 1 Kasım seçimlerindeki milletvekili kaybı tüm partilere mesaj olmalı. Hatta AK Parti’ye de. Onlarda ikinci sıradaki adaylarını değiştirdiler. 7 Haziran’da iki de kalmışlardı. 1 Kasım’da ikinci sıradaki aday listeye alınmayınca, Eskişehir’de herkesin kucakladığı-sevdiği isim yazılınca 5 ay sonra kaybettiği milletvekilini yeniden kazandı.
Demek ki listeye tabanın ve şehir halkının istediği isimler yazılırsa, seçmende doğru isimleri gördüğünde tercihi ona göre yapar.
1 Kasım seçimlerinin üzerinden 22 gün geçti. Sandıktan çıkamayan Ruhsar Demirel Eskişehir’e ayak basmadı.
En azından seçimde ellerinden gelen gayreti gösteren teşkilatlara teşekkür etmeliydi. Her ne kadar kendisine oy vermemişte olsa, Eskişehirli seçmenlerle helalaşmalıydı.
Oy verdiklerinde güzel, vermediklerinde ‘tü kaka’ olmamalı.
*-*****
Ne sakat ne de cezalı ama kadro da yok
Hafta içerisinde Lawal’ın Eskişehirspor ile olan sözleşmesini fesih ettiğini yazmıştım. Kaynak sağlamdı. Lawal’ı noterde gören bir arkadaşım noterdeki işlemlerini bitirip ayrıldığında noterdeki işlem yapan memura “Lawal ne işlem yaptırdı?” diye sormuş.
Noterdeki memur,”Eskişehirspor ile olan sözleşmesinin fesini yaptırdı. Alacaklarını alamadığı için Futbol Federasyonuna başvurmuş. Federasyon Eskişehirspor’a alacaklarının ödenmesi konusunda ihtar çekmiş. Eskişehirspor yönetimi de Lawal’ın alacaklarını ödeyecek para bulamayınca karşılıklı anlaşarak sözleşme fesini tercih etmişler” demiş.
Bu kaynağı veren arkadaşım şunu da eklemişti:
“Şehirde sansasyon yaratmasın diye yönetim Lawal’a ilk yarının sonuna kadar Eskişehir’de kalmasını rica etmiş. Lawal da kabul etmiş. Antrenmanlara çıkacak ama maçlarda oynamayacak.”
“Lawal Eskişehirspor’dan ayrıldı mı?” diye yazmıştım. Bu yazımın yayınlandığı gün Eskişehirspor Basın Sözcüsü Mehmet Arı telefon ederek,”Hayır iddia ettiğin gibi bir durum söz konusu değil. Lawal bizim sözleşmeli futbolcumuz” demişti.
Ancak dün Konya’ya giden 18 kişilik futbolcu kadrosunun içerisinde Lawal yok. Acaba ben mi yanılıyorum diyerek sevgili Murat Dağtekin’e sordum.
“Abi Lawal 18 kişilik kadroda yok” dedi.
O zaman soruyorum.
1-Sakatlığı yok. Disiplinsiz hareketlerinden dolayı kendisine ceza verilerek alt yapıya gönderilmişti. Samet Aybaba Teknik Direktör olduktan sonra affedilmişti. Hatta A takımla antrenmanlara çıkmıştı. Lawal neden Konya’ya götürülmedi?
2-Sakatlığı ve cezası olmayan Lawal’a, Konyaspor karşısında ihtiyaç yok mu?
3-Golcü futbolcu Gekas ile bir yıllık sözleşme yok muydu? Her futbolcu kafasına göre istediği zaman çekip gidebilir mi?
4-Sözleşmesinde ‘canı sıkıldı mı, kafası esti mi Eskişehirspor’u terk edecek” diye bir madde mi var?
5-Şu anda kendisinin atacağı gol veya gollere ihtiyaç varken, takımda başka bir golcü de yokken sezonun ilk yarısının ortasında bir futbolcunun sözleşmesi nasıl iptal edilir?
Bu soruları çoğaltmak mümkün.
Ancak Salı günü ne bırakıyorum.
Konyaspor’u yenerlerse bir sorun yok. Ama tersi olursa artık Eskişehirspor’u ilahlar bile kurtaramaz. Bu gün mutlak galibiyet bekliyoruz. Ama galibiyeti getirecek iki önemli ayak bu maçta yok. Bakalım ne olacak?
*-*******
FIKRA:
ŞEYTAN VE ZAMPARA
Fazlası ile zampara olan bir adam tövbekâr olmak istemiş.
Ne yapayım ne edeyim derken '40 gün 40 gece bir mağaraya kapanıp dua etmesi' söylenmiş.
Adam mağaraya kapanmış.
1 gün 2 gün 3, 4, 5 derken 39 gün olmuş.
39'uncu gün dışarıda bir yağmur bir yağmur, ortalığı sel götürüyor.
Bir bakmış ki mağaranın kapısında yağmur iliklerine kadar islemiş bir bayan...
Güzel mi güzel...
Bayan hemen içeriye girmiş.
Adam, bayanın üstünü kurutmak için ateş yakmış.
Fakat bayana hiç yaklaşmamış.
Bayan üzerindekileri kurutmak için çıkartınca, kendisinin korktuğunu söylemiş ve adamın kendisine sarılmasını istemiş.
Adam sarılırken tövbesini bozmak istemiyormuş, fakat bayan cilvelenince 'tövbe' diye şey kalmamış ve iş bitmiş!..
Sevişmenin ardından kadın kahkahalar ile gülmeye başlayınca merakla sormuş:
- Neden gülüyorsun yahu?
Kadın:
- Ben şeytanım... Senin tövbeni bozmak için geldim ve başardım!
Bu sefer adam kahkahalarla gülmeye başlamış, kadın-şeytan sormuş:
- Niye gülüyorsun?
Adam: Bu dünyada becermediğim bi şeytan kalmıştı.
Onu da becerdim ya; boş ver gerisini!