Taraftarlarımızın sosyal medyadan desteği ile bir hedefe ulaştık...
"Eyfel Kulesi kırmızı-beyaza boyandı..."
Günlük de olsa onur verici...
"2016'da varız ya..."
Hırvat'lara yenilmişik, önemli mi?
Ne diyor Fatih Terim?
"Biz daha başlamadık..."
Sıradaki gelsin "
“İspanya mı, fark etmez!"
…………………..
Futbolun güzelliği Fransa'da sergileniyor...
Yıllardır değişmedi ya, ülkelerin adını da futbolcular simgeliyor...
Hırvatlar'dan haşlayalım:
"Subaşıc, Strinıc, Brozovıc..."
Bitmedi :
"Modrıc, Rakıtıc, Perısıc..."
Kısaca..
"Ic oğlu Iç işte"
Rusya:
"Yakov, Zirkov, Rokov, Hakov..."
Kısaca..
"Ov gitsin Ov!"
İsveç:
"İsaksen, Olssen, Carssen, Sevensen..."
Kısaca..
"Yersen!"
Portekiz:
"Petriko, Kovarto, Veleso, Ronaldo..."
Kısaca, "Porto...
" Ukrayna: “Ko-ko-ko”
"Nazarenko, Yarmolenko, Yalamenko..."
Polonya: “Szczesny, Zielinski, Lewandoswski…”
Kısaca , "Jet Ski..."
………..
Diğerleri biraz karışık...
Ya Türkiye?
"Volkan, Gökhan, Hakan, Oğuzhan..."
Kısacası: "Pardon..."
"Biz bitti demeden, bitmez!"
Hem sonra...
“Biz daha başlamadık ki!...”
----------------------------------------------------------------
"Yılmaz Büyükerşen "bir Büyücüdür!"
-Eskişehir'le ilk tanışmam 60'lı yılların ortalarında, Dormen Tiyatrosu ile yaptığımız turneler sayesinde oldu.
"0 yıllarda Eskişehir bir kasaba görünümündeydi..."
Kenti ayakta tutan tek şey, Hava Kuvvetlerimizin oradaki varlığıydı...
"Hiçbir özelliği olmayan alelade bir kasaba duygusu ve görüntüsü veriyordu..."
…………
Bu satırlar, "Haldun Dormen"in yeni çıkan kitabı "Nerde Kalmıştık?" ta Eskişehir'i anlattığı giriş bölümüydü...
Haldun Bey, kitabında son gelişini ise şu satırlarla dile getiriyor:
- Asistanlarımla Eskişehir'in yolunu tutmuş, arabayla şehre girer girmez resmen apışıp kalmıştık. Bir kasabaya gelmeyi beklerken fevkalade uygar görünen bir kentte bulmuştuk kendimizi. Tabii işin başındaki ve arkasındaki kişi belediye başkanı "Yılmaz Büyükerşen"den başkası değildi. Sonraları "Büyücü" adını taktığım Büyükerşen, sanki sihirli değneğiyle bu kente dokunmuş ve Eskişehir birdenbire bu hale gelmiş,
"Porsuk Nehri'nin rengi bile değişmiş..."
Anlatılmaz, “Büyülü bir kent” olmuş Eskişehir…
Oysa, Eskişehir'e giderken "Acaba bu işten vaz mı geçsem" diye düşünüp uykularım bile kaçmıştı bazı geceler...
"Büyücü Büyükerşen'e teşekkürler..."
--------------------------------------------------------------------
Günün Şiiri
Yasak türkü
Siz mi geldiniz "bir sarnıç dolusu çığlıkta
İki servi vardı bilirdiniz bir de şadırvan
Güvercinler dağıldılar dört bir yana
Yüklendiriniz acıyı anlamadan
Sayısız çemberlendi görünürdü şadırvan
Tesbih satarlardı, yem atarlardı, söylenirdi musluk
Taş avlularda ezansız minareler gölgede
Söylenmesi yasak türküydü burada yoksulluk...
Memed Erkan (Varlık-1968)
--------------------------------------------------------
Uçan Kuştan
"Rahmi Emeç", neden bizim için de bir şiir yazmıyor abi!..
Kedilere "Miyav be yav" demesini biliyor!
"Uçmaktan tırsmasın artık!"
-----------------------------------------------------
Kıssa-dan
Kimden çıktı bilmiyorum ama "aydın"ın Batı dillerindeki karşılığı "entelektüel"den yola çıkıp "yarım aydın" anlamamında "entel" sözcüğü kullanılıyor.
-------------------------------------------------------------------------------------------------
Günün Sorusu
6 yaşındaki kız çocuğunun evlenebileceğine ilişkin fetva veren ve hâlâ ortalıkta din alimi diye dolanan zata ne denir?
Aydın Engin
-----------------------------------------------------------------
Gerilim
Avcı, elindeki silahın güzelliği ile övünür.
"Bir de avına sorsalarî"
Cuk
Puro, prostat yapıy rmuş. "Purostatdır oI.."
-------------------------------------------------------------------
Günün Balı
Devlet adamı koyun gibi kırpar, politikacılar derisini yüzer...
Austin Q’Malley
---------------------------------------------------------------
Özdeyiş
Haksız olanlar çoğunluktaysa, emin olun haklı olan onlardır...
Hanri Benazus
------------------------------------------------------------------
Günün İncisi
Yabancılar da kaçağa alışmış...
"Yabancılık çekmemeleri içindir!"
Balthör
----------------------------------------------------------------------------
Fotoğraf altı girsin lütfen
Foto: Orhan Kesikoğlu, Haldun Dormen ve Prof. Dr. Ayten Kesikoğlu...
"Shakespeare harikaydı...”
Eskişehirli İşadamı "Orhan Kesikoğlu", evlendikten sonra eşi Prof. Dr. "Ayten Hanım"la İstanbul'da yaşamaya başladı... Ama Eskişehir'i unutması mümkün mü?
"ES ES Kongresi'ne geldi ve oyunu kullandı..."
Orhan Bey, Ramazan'dan önce eşi ile birlikte "Haldun Dormen"in Kadıköy'deki Halk Eğitim Merkezi'nde gösterimde olan "Kibarlık Budalası" adlı oyuna gitmiş...
Çıkışta da "Haldun Bey"i bulup, "Beni tanıdınız mı?" diye sormuş...
"Shakespeare'den, değil mi?" demiş Haldun Bey :
"Orası Türkiye'nin harika mekanlarından biriydi, yazık olmuş..."
Kesikoğlu ve eşi Ayten Hanım'la başlayan sohbet, sonrasında "Eskişehir"in bugünkü durumuna dönüşmüş ve uzunca bir biçimde sürüp gitmiş....
--------------------------------------------------------------------
Zaman nehrinde
90'lık "Aydın Boysan"m yeni kitabı "İnsan suyu zaman nehrinde akıyor" adını taşıyor.
1921 yılında doğmuş Aydın abi...
60 yaşında yazarlığa başlamış…
"Yani, ömrü uzun, yazıları kısa..."
Bu son kitabından bir alıntı:
- Mezarcı eve hava karardıktan sonra geliyor.
Karısı meraklanıyor :
"Neden bu kadar geciktin?"
Adam, "Bugün bir tiyatrocu cenazesi geldi" diyor:
"0 kadar çok konuşma yapıldı, gözyaşı döküldü ve alkışlandı ki...
Cenazeyi çıkarıp bir kez daha gömmek zorunda kaldı..."
-------------------------------------------------------------------
"O kürk var ya, o kürk"
Adamın burnu havada, çalımından geçilmiyor.
Oysa birkaç yıl öncesinin kılkuyruğu!..
Cebi para görünce şımarmış...
"Bektaşi", böyle birine çatmış...
Adamın sırtında samur kürk dolaşıp duruyor.
Fiyakasından da yanma yaklaşılmıyor.
Adamı çevirmiş Bektaşi:
"Bana bak! O sırtındaki kürkle dolaşarak caka yapıp durma" demiş:
"O kürk var ya, o kürk! Bir zamanlar asıl sahibini bile hayvanlıktan kurtaramadı!"
----------------------------------------------------------
Belki evlenirim
Adam hasta yatağında "Ölürsem evlenir misin?" diye sormuş karısına... Kadın, biraz düşündükten sonra, "Belki çocuklar ortada kalmasın" diye yanıtlamış.
Adam, "Peki ona da mantı yapar mısın?" diye sorunca, "Hayır" demiş kadın:
"Mantıyı hiç sevmezi"
-----------------------------------------------------------------
Günün Olayı
Türkiye'deki üniversitelerin onca "Hukuk Fakültesi" varken, tepkiler "Liseli Gençler" den çıkıyor...
Şaka değil...
"Gençlik, duvarları yıkıyor..."
--------------------------------------------------------------
Günün Biberi
Ülkemizde kimi üniversite rektörlerinin Cumhurbaşkanı’na şeref doktorası vermeleri son zamanlarda iyice yaygınlaşmış bulunuyor. Uygulamanın birçok açıdan sorgulanması gerekiyor...
Yakup Kepenek