Eğitim Bir-Sen Eskişehir 1 nolu Şube Başkanı Muammer Karaman,”Karma eğitim kaldırılmalı. Karma eğitim dayatmasını demokratik anlayışa uygun bulmuyoruz. Bu dayatmanın sona erdirilerek, velilere ve öğrencilere seçme hakkı tanınmasını istiyoruz” demiş.
Ben 1955 doğumluyum. Ablam 1954. Evimizin bitişiğindeki komşumun kızı da 1950 doğumlu. Ben ilkokula başladığımda komşumun kızı 5. Sınıftaydı. Onların sınıfı da karmaydı.
Bu yazıyı yazmadan önce de biraz araştırma yapma gereği duydum. Karma eğitim uygulaması Türkiye’de kaç yılından beri uygulandığını öğrenmek adına.
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 3 Mart 1924 tarih ve 430 Kanun Numarası ile Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası) kabul edilmiş ve ülkedeki bütün eğitim kurumlarının Maarif Vekâleti’ne (Milli Eğitim Bakanlığı’na) bağlandı.
Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitimin temel kanunu kabul edilmiş ve daha sonra çıkarılan kanunlara esas teşkil etmiştir. 1982 anayasasında 174. maddeyle koruma altına alınmış “inkılâp kanunlarından” bir tanesidir.
Türkiye’de eğitim alanında reform yapabilmek; millilik, laiklik, modernlik esaslarını uygulayabilmek için eğitim kurumlarının birleştirilmesine ihtiyaç duyulması sebebiyle hazırlanan kanun; ülkenin eğitim işlerinde çok başlılığın kaldırılmasını sağladı.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu ayrıca tekke ve zaviyelerin kapatılması; dinsel olduğu düşünülen Arap harflerinin kaldırılıp Harf Devrimi’nin yapılması gibi diğer bazı Atatürk devrimlerinin gerçekleşmesi için de altyapıyı oluşturmuştu.
1924 yılından beri Türkiye’de karma eğitim, yani okullarda, sınıflarda kızlı-erkekli eğitim-öğretim uygulaması var.
Eskişehir’de bildiğim kadarıyla Süleyman Çakır Kız Lisesi ve Erkek Sanat Enstitüsü okulları vardı. Bu okullarda sadece kız ve erkek öğrenciler eğitim öğretim görüyordu. Daha sonra bu okullarda karma eğitime geçti.
KİMİ RAHATSIZ EDİYOR?
Bu yaşıma geldim, bir tek komşum, arkadaşım veya çevremden karma eğitimden rahatsızlık duyduğunu haykıran bir tek kişi bile duymadım.
Sadece Muammer Karaman ve Karaman gibi düşünenler son yıllarda bunu yüksek sesle dillendirmeye başladılar.
İddia ediyorum, Eğitim Bir-Sen’e üye olan öğretmen veya eğitim çalışanlarının çoğunun da Muammer Karaman gibi düşünmüyor. Çünkü adı geçen sendikaya üye olan çok sayıda eğitimci arkadaşım var. Onlarla bire bir görüştüğümde hepsi “karma eğitim”den yana olduklarını ifade ediyorlar.
Eğitim Bir-Sen, “karma eğitim kaldırılmalı” diyerek İzmir’de 2-6 Aralık 2014 tarihlerinde yapılan Eğitim Şurası’nda da gündeme getirdi. Ancak bu teklif kabul görmedi.
Eğitim Şurası’ndan geçiremedikleri “karma eğitime son verilmeli” görüşünü Eğitim Bir-Sen Genel Merkezi herhalde bu kez hükümete baskı yaparak, TBMM’den kanun olarak çıkarılmasının hesabını yapıyor.
HAREMLİK SELAMLIK MI UYGULANSIN
“Biz bunu asla demokrat anlayışa uygun bulmuyoruz. Amerika ve Batı ülkelerinin bazılarında karma eğitimden vazgeçildi ve okula devamsızlığın azalması, başarı oranının artması ve okulda şiddetin azalması gibi olumlu sonuçlar elde edildi” diyorlar.
İnsanları yanlış bilgilendirilmeyelim. ABD ve bazı batı ülkelerinde bazı okullarda özel sınıflar açılmış. Yoksa karma eğitim kaldırılmamış.
Amerika, Rusya, hatta Çin geliştirdikleri teknolojilerle uzay’a çıkarken, geliştirdikleri makinelerle dünyaya hâkim olurken, birçok ülkeye yetişmiş beyin gönderirken, biz hala “karma eğitim kalkmalı” ile uğraşıyoruz.
Haremlik, selamlık uygulamasına mı geçilmeli? Hükümet bir taraftan Avrupa Birliğine üye olmak için yüzlerce kanun değiştirirken, kanunlarımızı AB’ye göre uyarlarken, birileri ise “karma eğitim kaldırılmalı” diyor.
Biz yüzümüzü geliştirdikleri teknolojilerle dünya ekonomisine hâkim olmaya çalışan batıya mı? Yoksa teknolojik olarak Türkiye’den bile geride olan Arap ülkelerine mi? dönelim.
Eğer Avrupa ülkeleri ile teknolojik olarak yarışacaksak, Türkiye’yi de sanayisi ve teknolojisi gelişmiş ülkeler arasına sokacaksak ki hedef bu olmalı. O zaman bırakalım “eğitim karma mı olmalı” yoksa “erkek veya kızlar ayrı ayrı olmalı” tartışmasını.
“İçinde yaşadığımız bu cennet vatanımızı nasıl daha geliştirebilir, nasıl batıyla yarış eder hale getirebiliriz, batıya mahkûm olmaktan nasıl kurtulmalıyız” bunun mücadelesini yapalım.
Eller aya giderken, biz hala otomobil, bırakın otomobili bir tren veya tramvay rayı bile yapamaz, Avrupa’dan ithal ederken okullardaki sınıflarda “kızlar ayrı, erkekler ayrı” olsun tartışmasıyla ömür tüketiyoruz.
‘CHP’DE ÖN SEÇİM OLMAZ’
Çarşamba günü bir mekânda oturuyoruz. Tanıdık iki CHP’li arkadaşta hemen bizim masamızın yanında kendi aralarında sohbet ediyorlar.
Onlar beni fark etmediler. Daha sonra yanlarına tanımadığım iki kişi daha geldi. CHP’nin yeni oluşan il yönetimi hakkında tartışıyorlar. Her ikisi de, “tüm partiyi kucaklayacak, her kesimi temsil edecek, kırgınlıkları, küskünlükleri giderebilecek bir yönetim oluşturulmadı. Bu nedenle seçimde CHP’nin işi zor” diyerek bir birlerinin anlattıklarını desteklediler.
“ÖN SEÇİM OLMAZ”
Masaya sonradan gelen iki kişi kişiden uzun boylu, esmer, gözlüklü olanı, “arkadaşlar bir konuda çok iddialıyım. Ön seçim yapılacak diyor yeni yöneticiler. Ben iddia ediyorum. Sana açık senette verebilirim. Bu yönetim de olsa, Nihat Çuhadar’ın başkanlığındaki yönetim de iş başında olsaydı ön seçim olmazdı. Ön seçim beklentisinde olanlar hayal kırıklığına uğrayacaklar. Ön seçim Eskişehir’de yapamazlar. Çünkü delege yapısı belli, bu delegelerle ön seçim yapacak olurlarsa, farklı bir milletvekili sıralaması ve isimler sandıktan çıkar. Bunu da bugünkü yönetim istemez. Yine birilerinin istediği isimler milletvekili adayı yapılacak. Genel Merkez de bir kontenjan koyar iş biter” diye iddialı konuştu.
Sonradan gelen iki kişiden sesi soluğu çıkmayan ikinci kişi ise, “O zaman CHP Eskişehir’de ancak bir milletvekili çıkarır. AKP 4 olur. Birini de MHP alır” diyerek son noktayı koydu.
CHP tabanında ön seçim beklentisi had safhada. Gerçekten sağda solda konuşulduğu gibi, ön seçim yerine adaylar genel merkez tarafından belirlenir bir de üstüne kontenjan ilave edilirse Eskişehir’de tarihin en büyük yenilgisini alabilir.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...