*
Yukarıda okuduğunuz başlıklar, geçen hafta MIH sütunlarında atılmıştı.
Eskişehir’de görev yapan bir sağlık çalışanının, Mayıs’ın ortasına kadar almış olduğu Covid-19’a ilişkin notları, bu başlıklar altında ve özet halinde siz değerli okurlarımıza aktardım.
*
Peki, söz konusu sağlık emekçisi,
‘Korona Günlüğü’ne yazdığı bu notları niçin Mayıs’ın ortalarına doğru sonlandırma gereği duymuş?
Birazdan detayını okuyacaksınız, ama ben şimdiden söyleyeyim.
Diyor ki sağlıkçımız:
Madem ülkemiz normalleşiyor, o halde bu notlara da gerek kalmadı!
*
Neyse, uzatmayayım…
Sağlık çalışanının Covid-19 sürecinde aldığı notların son bölümünü aktarıyorum ve yazı dizisine bugün son veriyorum.
Okuyoruz…
İSTİKLAL MARŞI CAMİLERDEN OKUNSA KÖTÜ MÜ OLURDU?
“23 Nisan… Egemenliğimiz 100 yaşında. Atmosfer muhteşemdi. Camlar, evler, apartmanlar ve tabi ki çocuklar süslendiler. Sokaklarda korna sesleri, balkonlarda müzikler, şiir okuyan, şarkı söyleyen çocuklar. Tüm ülke sözleşmişti saat 21.00’e. Sözünde durdu. Saygı duruşunu, İstiklal Marşını, 23 Nisan şarkısını, Eskişehir Marşını, İzmir Marşını hep bir ağızdan söyledi ülkemiz. Tabii ki tepki de vardı. Kime? Her konuda açıklama yapan, ‘bakan’ gibi davranan diyanete! İstiklal Marşımız cami hoparlöründen okunsa kötü mü olurdu?
GEVŞEME İKİNCİ DALGAYI GETİRİR
29 Nisan 2020’deyiz… İşler iyi gidiyor gibi görünüyor. Ama çok rahatladı insanlar, tedbirleri salmaya başladı. Toplam vaka sayısı 114 bin 653, toplam vefat sayısı ise 2 bin 992, günlük vaka sayısına bakarsak 2 bin 392. Şunu çok net söyleyeyim: Ben iyileşeni ciddiye almıyorum. Önemli olan günlük vaka sayısı. 500’ün altına düşmeden diken üstündeyiz. Hatta böyle giderse çok güçlü bir 2. dalga gelir, benden söylemesi. Bu arada toplum sıkılmaya başladı. Yöneticiler, yasakların kalkmasını tartışıyor. Genel kanı, Mayıs sonu yasaklar kalkar. Mayıs sonuna kadar bazı alanlarda gevşeme olur. Evde oturan, işten atılan, izne çıkarılan, dükkanı kapatandan çok hesap-kitap yapanlar patronlar. Otelleri ne zaman açacağız, uçaklar ne zaman çalışacak, iller arası yasaklar ne zaman kalkacak? Bu gevşeme ikinci dalgayı getirir mi? Ya eğitim? Net açıklama Milli Eğitim Bakanından geldi. Öğrenciler, ilk dönem notu ile sınıfı sorumlu olarak geçecek. EBA sistemiyle, ekrandan canlı ders anlatımı 31 Mayıs’a kadar devam edecek. Bence olay bitmiştir. Sonra yaz tatili ilan edilir ve okullar açılmaz. Açılmamalı da. Risk büyük. Çocuklara kıyamayız.
İSTANBUL’DA ÖLÜMLER ORTALAMA 80-100 ARTTI MI?
Şimdi sansasyonel haberler! Ağrı Belediye Başkanı, Amerika’daki sporcu ve sanatçılara yardım gönderiyormuş. Hükümet de, 54 ülkeye yardım göndermiş. İsveç’e de uçak gönderdik, hasta getirdik. Algı iyi gidiyordu ama iş bozuldu; çünkü Sağlık Bakanının köylüsü, partilisi çıktı. Bir de adam çok zengin ve Covid-19’lu diye getirildi, ama kalp hastası çıktı iyi mi? Bence en sansasyonel haber şu: Ekrem İmamoğlu, ‘mezarlıklar bize bağlı, kayıtları ve sayıları tutuyoruz. İstanbul’da günlük ortalama ölüm sayıları ile Covid-19 salgın dönemi ölüm sayıları arasında 80-100 artış var’ dedi. Başka bir haber daha… Bakan, uzun süre sonra 7 bin 428 sağlık çalışanının virüs kaptığını açıkladı. Ciddi bir rakam. Bu arada tartışma büyüyor. Günlük vaka sayıları hala 2 binin üstünde. Ne zaman normalleşeceğiz? Ekonomi allak bullak. Sermaye bastırıyor, hükümet normalleşmeye hazır gibi…
BİZ ABD’YE, ABD İSE TERÖR ÖRGÜTÜ YPG/PKK’YA!
Tatil uzun, siyasetçiler hala tartışıyor. Bu arada ülkemizden Amerika’ya giden ikinci yardım uçağı, arkasından ABD’nin YPG’ye tıbbi yardım yaptığı haberleri, tartışmayı iyice alevlendirdi. Biz ABD ye, ABD YPG ye yardım ediyor. Ama Türkiye’de yaşayan halk maske bulamıyor!
54 ÜLKEYE MASKE GÖNDER, KENDİ ÜLKENDE MASKE KRİZİ YARAT!
Mayıs’ın 4’ü… Şu an için bizim iyi gittiğimiz söylenebilir. Dünyada 3,6 milyon vaka var. Durdurulamıyor! Bu arada Sağlık Bakanı uyarıyor: Bu virüs kalınlığını bilmediğimiz bir buz tabakası gibi, dikkatli olalım! Derken, Cumhurbaşkanından da önemli açıklamalar geldi: Lise ve üniversite sınavları yapılacak, sadece tarihleri değişti. Altı şehre ulaşım serbest. Üniversiteler 15 Haziran’da açılacak. Gençler ve ihtiyarlara belirli saatlerde sokak serbest. Kuaför ve AVM’ler in açılması gündemde açılacak. Maske para ile satılacak, fiyatı en çok 1 TL olacak! Hükümet, vatandaşları yavaş yavaş normalleşmeye alıştırmaya çalışırken bir taraftan da tartışmalar devam ediyor. Sahil boyları açıldı, haydi tatile! Oteller hazır olun, geliyoruz! Milyonlarca üniversiteli yer değiştirince neler olacak neler! Yürüme mesafesi ne kadar? Camiler ve adliyeler açılmıyor da, niçin AVM’ler açılıyor? Tabi ki insanın aklına Napolyon geliyor. Tartışılanlar arasında benim favori konum maske krizi! Bedava olacak, E-Devlete gir, PTT dağıtacak, eczane dağıtacak, iş yeri dağıtacak, kod gelecek, mesaj atılacak derken para ile satılacağı duyuruldu! Akıldaki soru şu: 54 ülkeye maske gönder, kendi ülkende ücretsiz maske dağıtımını beceremeyip para ile sat! Hey Allah’ım ya!
Bundan sonra kendi önlemimizi almak zorundayız. Mesafeyi koruyacağız, maske takacağız ve özellikle el hijyenine dikkat edeceğiz
PARANIN BABASI BEKLER Mİ?
Mayıs’ın 7’si… Rahatlamayı tartışıyoruz, ama rakamlar aynı seyrediyor. Toplam vaka sayısı 131 bin 744, günlük test sayısı 30 bin 303, günlük vaka sayısı 2 bin 253, toplam vefat sayısı 3 bin 584. Şu normalleşme hazırlıklarına bakınca endişeleniyorum. Bence durum iç açıcı değil. Bu rakamlarla, bu kadar rahatlamak çok erken. Mayıs ayı çıkmalıydı. Ve hatta Haziran’ın ortalarına doğru normalleşme tartışılmalıydı. Öyle gözüküyor ki Haziran başında her yer açılacak; ikinci dalga gelebilir! Ama dinleyen ki? Paranın babası bekler mi? Elbette beklemez! Ligler başlıyor. Sağlık Bakanı sorumluluğu üzerinden attı ve ‘Federasyonun sorumluluğunda’ dedi. Ben anlayamadım; her şeye Cumhurbaşkanı karar veriyor da, liglere nasıl federasyon karar veriyor? Bir de tehlikeli meslek grubu olan berberler ve kuaförler çok şaşalı açılacak! Tek kullanımlık önlük, havlu, maske, dezenfektan, randevu… Her halde saç tıraşına 100 TL veririz. Ben evde tıraş olmaya devam edeceğim.
MUHALEFETİ SUSTURMAK MI İSTİYORLAR?
Muhalefet deyince, akla sadece siyasi partiler gelmesin. DİSK, KESK, TMMOB, barolar, Türk Tabipleri Birliği de var. Bazen herkesin önüne geçerler. Bu da tabii ki yönetenleri kızdırıyor. Durum böyle olunca Cumhurbaşkanı talimat verdi, odalarda seçim yasası değişecek!
HAFTA İÇİ VİRÜS BULAŞMIYOR SANKİ!
Bugün, 11 Mayıs 2020… İşler iyi gitmiyor. İkinci dalga gelirse şaşırmam. Artık yazmaya gerek duymuyorum. Bu saatten sonra ‘Korona Günlüğü’ tutmayacağım. Hani normalleştik ya, o bakımdan, o halde günlüğe de gerek yok! Aslında sermaye normalleştirdi ülkeyi! Mücadele varmış gibi yapıp, hafta sonu yasaklarla idare et! Olur mu böyle bir şey? Hafta içi virüs bulaşmıyor sanki!
Neyse…
MANDIRA FİLOZOFU’NUN TESPİTLERİ
Televizyonlara o meşhur, her şey den anlayan adamlar çıkmaya devam ederken, dün gece Müfit Can, yani namı diğer ‘Mandıra Filozofu’ çıktı. Onun tespitleri ile tamamlıyorum Korona Günlüğümü...
- Evde sanata, bilime, kültüre ve ailemize döndük. AVM’siz, futbolsuz da yaşanabileceğini anladık.
- İnsanın çok olduğu büyükşehirlerin tehlikeli olduğunu ve bize bir şey katmadığını gördük. İstanbul’da hala denizi görmeyenler var! Köyün, kasabanın risksiz, daha yaşanabilir ve üretim yapılabilir yerler olduğunu fark ettik.
- Yeni kahramanlarımız oldu. Bu dönemde kendi hayatını hiçe sayıp, yaşatmaya çalışan sağlık emekçilerini gördük.
- Bu Bilim Kurulu güzel bir şey; tek adam ve tek bakan yok. Sevdik vallahi, özlemişiz. Keşke Kültür Bakanlığının da böyle bir kurulu olsa; içinde sinemacı, sanatçı, yazar, gazeteci, şairler olsa. Çalışma Bakanlığının da olsa; sendikalar, odalar, dernekler olsa kurulda…
- Kapitalist politikalar başarısız, kamucu-sosyal devlet anlayışı başarılı.
- 2009 krizi, kapitalizmin sürdürülemez olduğu uyarısını yapmıştı. Covid-19 salgını ise kapitalizmin bittiğini net olarak gösterdi.
Sağlıcakla…”
*
-SON-
----------
NOT: Söz konusu sağlık emekçisinin notlarını yayınlamamla birlikte, pek çok sağlık çalışanı daha pandemi sürecinde kıyıya köşeye aldığı notları toparlayıp göndermeye başladı. İçlerinde ‘enteresan’ denilecek ve hatta ‘skandal’ olarak nitelendirilebilecek iddialar var. Ama insanın içini ısıtan hikayeler de bir hayli fazla. Zaman içerisinde o notları da aktarmayı düşünüyorum.